İlk kez bir KOALİSYON görüşmelerinde, bu kadar ciddi REFORMLARIN masaya getirildiğini görüyorum.
CTP’nin hem Demokrat hem de Ulusal’ın önüne koyduğu REFORMLAR, bu toplumun beklentilerini fazlası ile karşılıyor.
ÜSTELİK her iki partinin de, bu ‘değişim’ ve ‘dönüşüm’ önerilerine OLUMLU yaklaşması, son derece sevindirici...
Elbette, eğer SAMİMİYET varsa, salt ‘HÜKÜMETE GİRMEK ADINA’ söylenmiş “olur”lar değilse!..
***
ONCA ‘demokratikleşme’ adımına ve ‘reforma’ olumlu baktığını söyleyen Demokrat Parti’nin, MECLİS’le ilgili “anti demokratik” yaklaşımı ne peki?
İşte insanı bu düşündürüyor!..
MECLİS BAŞKANI’nın hükümet, BAŞKAN YARDIMCISI’nın ise “ana muhalefet”ten olması bir “demokrasi kültürü”dür...
Oysa DP diyor ki, “Başkan sen ol, yardımcı ben...”
Nerede “muhalefetin” temsiliyeti?
Bu MECLİS, nasıl DEMOKRATİK olacak o halde!..
***
“Ekonomi, sivilleşme, nüfus, yurttaşlıklar, Anayasa değişiklikleri konularında çok önemli önerilerimiz vardı, bu yüzden bizim için Maliye ve İçişleri bakanlıkları, makam mevki olmanın çok ötesinde bu programlamlarımızı gerçekleştirmek için anlamlar içerir” anlatımı çok önemli...
CTP, belirli bir program, proje ve reform yaklaşımıyla taleplerinin altını doldurdu.
Peki, DP’nin Meclis Başkan Yardımcılığı’ndan Kooperatif Merkez Bankası’na, Ticaret’ten Sanayi’ye, Turizm Pazarlama’dan Personel Dairesi’ne kadar uzanan ve tümü BAKANLIKLARIN paylaşımına yönelik taleplerinde ‘reform projesi nedir acaba?
***
REFORM hükümeti mi?...
PAYLAŞIM düzeni mi arzulanan?
Eğer olmazsa...
CTP yine açıklıkla topluma demelidir ki, “MUHALEFET yapacak, çalışmaya devam edecek, PROGRAMIMIZI uygulamak için sizden tek başımıza iktidar görevi bekleyeceğiz ...”
Ve evet... ‘Niyet’ varsa, olur...