Ren geyikleri!

Serhat İncirli

Geyik muhabbeti nedir?

Efendim, Türkçe argoda geyik muhabbeti, “… saçma sapan, gevezelik düzeyinde söyleşme, uzun uzadıya gevezelik ederek zaman öldürme” olarak tanımlanır…

 

-*-*-

 

Bazı iddialara göre, erkek Ren geyikleri bir araya toplanıp, saatlerce birbirlerinin yüzüne nefes vererek ısınıyormuş…

“Geyik muhabbeti” de “bundan kaynaklanarak” kullanılan bir “tanım” halini almış…

 

-*-*-

 

Vikipedi’ye göreyse Geyik Muhabbetleri aslında bir mizah tarzı olarak 80'li yılların başında Türkiye’de mizah yazarı ve çizer Cihan Demirci tarafından başlatılmış… Cihan Demirci, 1990 yılında "Geyik Muhabbetleri"ni kitap olarak yayınladı. Bu kitabı birkaç kez okudum… Çok hoş…

 

-*-*-

 

Bizim ülkemizde siyasette “geyik muhabbeti” çok sık yapılır hale geldi…

Mesela Fikri Ataoğlu’nun geçtiğimiz gün söylediği bir lafa bayıldım…

Sevgili bakan ve aynı zamanda başkan diyor ki; “… Pahalılığı bitirmek boynumuzun borcudur…”

Bu bir geyik muhabbetidir…

Saçmadır, sapandır…

Çok üzgünüm ama tam bir gevezeliktir…

Boş yere zaman harcamaktır…

 

-*-*-

 

Çünkü sayın bakan ve başkana, “nasıl?” diye sorsanız, Kıbrıslı deyişiyle kesinlikle “içinde kalacaktır!”…

Cevabı yoktur!

 

-*-*-

 

TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin son derece gereksiz bir toplantıda geçtiğimiz gün yaptığı konuşma da tam anlamıyla “geyik muhabbeti”dir…

Ekselansları özetle demiştir ki, “Politika üretmek için veri lazım, KKTC’de veri yok…”

Ne yani, TC, bu ülkeyi yönetirken sıfır veri ile mi yönetiyor?

Mesela, “Sayın Büyükelçim, UBP Genel Başkanı’nı hem başbakanlıktan hem de partisinin genel başkanlığından elinizde hiç veri olmadığı için mi aldınız?” dersem; “vatana ihanet” rütbemde artış olur mu?

Maksat geyik muhabbeti olsun!

 

-*-*-

 

Ama hakkını yemeyelim, son günlerin hatta son yılların en ciddi geyik muhabbeti örneğine, UBP İskele Milletvekili Emrah Yeşilırmak adını yazmıştır…

Ve demiştir ki, “… Belediyeler Yasası’nın iptal olması ve seçime 28 belediye ile gidilmesi halinde iktidarın enerjisi kaybolur…”

Başbakan ve cumhurbaşkanının aralarındaki espri her neyse; aşırı dozda kahkaha attıkları o meşhur fotoğrafta, çok yakınlarında Emrah Yeşilırmak da vardı… Acaba diyorum, Tatar ve Üstel’in nefesleri, Yeşilırmak’ı çok mu ısıttı!

Abi, iktidarın enerjisi nerede?

Ne tür bir enerjisi var ki bu iktidarın?

Doğrudan akaryakıt alımı enerjisi mi?

Yüzde 170’lerde enflasyonun yarattığı bir enerji mi?

 

-*-*-

 

Başbakan mı?

Abi Başbakan Üstel, bence “geyik muhabbeti virtüözlüğünde”, Tatar ve Zorlu Töre ile ilk üç için yarışır durumdadır…

Ne mi demiştir?

“Hafta sonuna kadar ülkeyi düşmüş olduğu durumdan kurtaracağımıza inanıyorum…”

Başbakan değil resmen “Ulu Manitu!”…

Ruhlar aleminden gelecek güçle, KKTC’de üç gün içinde, bilemediniz beş günde tek bir sıkıntı kalmayacak!

 

-*-*-

 

Töre mi?

Oturduğu yerden geçen gün dedi ki, “… Ne mutlu Türküm demek herkesin asli görevi olmalı…”

Ve ekledi; “KKTC, her Türk’ün şerefi olmalıdır”…

Geyik muhabbetleri tarihine adını altın harflerle yazacağız!

Sadece merak ediyorum; “Cepte hem British hem de Cypriot pasaportlar dururken mi yoksa onlar olmaksızın mı KKTC’den gurur duyma görevini ifa edeceğiz?”

 

-*-*-

 

Ve gelelim, “Geyik Muhabbetleri Tanrısı” sıfatının verilmesi gerektiğinden emin olduğum Ersin Tatar’a…

Tatar diyor ki, “… Turizm, ülkenin lokomotif sektörüdür… Kıbrıslı Türkler 1974 öncesinde turizmde hak ettikleri yeri alamadı… 1974 öncesinde Maraş, turizm alanında ekonominin yarısını teşkil edecek paya sahipti… Maraş toprağı, Kıbrıs Türk Vakıfları’na aittir…”

Daha ne yazayım!

Tam bir geyik muhabbeti!

Boşuna masraf bir çalıştay!

Dostlar alış verişte görsün!

Buluşalım, sohbet edelim, gülüşelim!

Haaa bir de hep erkekler, bir birimizin yüzüne üfürelim!

Ren geyikleri gibi!

 

 

El mülküyle gerdeğe girmek olmaz ki!

Bir gazetemizin ön sayfasında geçtiğimiz günlerde bir haber vardı…

Haberde deniliyordu ki; “Devlet malı deniz…”

Efendim neydi bu haber?

Bu habere göre, bir otelimiz var ve devletin malı olan bu oteli bir şirket kiralamış…

Sonra da bu kiralayan şirket, başka bir şirkete kiralamış!

Ve fahiş kar elde etmek bir yana, devlet zarardaymış!

-*-*-

Aslında haberde devleti yönetenlere ya da yönetme iddiasında olanlara verilmek istenen mesaj şu: “Siz en iyisi bu oteli onlardan alın ve bize verin…”

-*-*-

Kiracının kiralaması meselesinin KKTC yasalarına göre bir engeli olup olmadığı bir yana; eğer gerçekten engeli varsa; bu ülkede benzer suçu işleyenlerin haddi ve hesabı yok demektir…

-*-*-

Daha da kötüsü, “hava parası” denen bir sistem var bu ülkede; bazı vatandaşlar, kendi kiralarındaki devlete ya da bazı durumlarda Evkaf’a ait mülkleri, başka birine devrediyor - kiralıyor…

-*-*-

Ancak bundan da kötüsü veya önemlisi; gazetemizin bahsettiği otelle birlikte, KKTC sınırları içerisindeki tapulu arazilerin çok ama çok büyük kısmının “yasadışı” olarak kullanıldığı, alınıp – satıldığıdır.

-*-*-

Nasıl mı?

Çünkü Kıbrıs’ın Kuzey coğrafyasındaki tapulu mülklerin yasal sahipleri ne yazık ki üzerinde oturanlar değildir…

-*-*-

Kıbrıs sorunu elbette çözülmelidir de çözülse bile “bireysel anlamda çözülmesi gereken” mülkiyet meselesi; çok ciddi bir kangrendir…

-*-*-

Haliyle, “devletten kiralayıp başkasına kiralayana” eleştiri getireceğiz getirmesine de bu konuda asıl önemli olan, gerçek mülk sahiplerinin de haklarına sahip çıkmak olmalıdır.

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Yani elin mülküyle virrra gerdeklere giriyoruz!

Oysa mülk bizim değil ki!

Önce bunu bir anlayalım, sorunu çözmek için uğraşalım, el mülküyle gerdeklere girmekten vaz geçelim çünkü bir gün el mülkü elimizde patlayabilir…

Sonucunu düşünmek bile istemiyorum!

Ben Jennings… İngilizlerin ünlü gazetesi The Guardian’ın kadrolu karikatüristlerinden… Geçenlerde, bu kışın çok zor geçeceğini anlatan muhteşem bir karikatüre imza attı… Adam karısına, “Canım, yazın geriye kalanından keyif almaya bakalım; çok zor bir kış olacak” diyor… Bu mesaj, hepimize!