Rezvan Usta'yı kaybettik. 20.yy ve 21. yy bu dönemlerine kadar, sosyal, siyasal, ekonomik pek çok olaya tanıklık eden ve yurdumuzda yaşanan pek çok sürecin etkilerini üzerinde his eden, bunları taşıyan, binlerce devrimciden biri idi Rezvan Usta. .
Okul mokul bitirmedi. Köy çocuğu ve delikanlısı olarak hayvancılık,çiftçilik yaparken, işçi olarak ter döktü, emek harcadı.Yoksulluğu yaşarken kimseye minnet göstermedi.
Kendini yetiştirdi. Kıbrıs'ta sol hareketin emek hareketinin içinde genç yaşta yer aldı.PEO'nun aktif üyelerinden oldu. AKEL'le genç yaşında tanıştı.
Daha sonra ENOSİS ve Taksim hareketlerinin tüm evrelerini yaşadı.
Emeğin haklı mücadelesinde yer aldı. İşçilerin sosyal güvenlik, daha iyi yaşam ve çalışma koşullarında var olması için mücadelelerinin içinde oldu.
Yalnız sendikal mücadele ile sınırlı kalmadı. Barış, demokrasi ve adalet mücadelesinde sosyalist değerler temelinde yer aldı.
Rahmetli Mustafa Konti ile dostluğu arkadaşlığı, yoldaşlıkları hiç bitmedi.
Bütün bu çalışmalar içinde anti -komünist histerilerin doruğa çıktığı, bir yandan soğuk savaş ortamı, öte taraftan da ENOSİS Taksim heflerinin yol açtığı Elen ve Türk milliyetçiliğinin ortasında kaldı.
Ama bağnaz milliyetçiliğe hiç boyun eğmedi. Baskılara karşın toplumundan da kopmadı.
Kıbrıs Türk Toplumunun, 1963-74 arasında yaşadığı, bir yandan Rum bağnazlığının, öte taraftan da Kıbrıs Türk toplumunun kendi içinde yaşadığı, BEY faşizmi döneminde de bu olaylara boyun eğmeden, barış, demokrasi ve emek değerlerini hep savundu.
Ben onu esas olarak 1973 yılında, Cumhurbaşkanı Yardımcılığı Seçimleri döneminde CTP Genel Başkanı Ahmet Mithat Berberoğlu'nun aday olduğu dönemde tanıdım.
Ergin İlktaç'tan dinlediğim Rezvan Ustayı, o günlerde Mağusa da ve daha sonra Lapatoz köyünde gördüm.
Naci Talat'ın, Ergin İlktaç'ın, onunla, Mustafa Konti ile kurduğu bağı, dostluğu, hep yaşadım. O gün tanıdığım bu insan, beni çok etkiledi.
Konuşması, olayları yorumlaması ve ışıltılı gülen gözleri, ama illa da elleri, kalınlaşmış derisi, emekçi eli ve yüzü, ama dünya,Türkiye ve yurtta yaşanan olayları, günceli içinde değerlendirmesi ve takip etmesi, yorumlaması ve yorumlarını da sizinle tartışıp, sentezleşmesine yaptığı katkı, beni çok etkilemişti.
CTP'nin o zor günlerde ayakta kalmasını sağlayan inanç ve değerlere bağlılık, işte o zor ve çetin günlerde, Rezvan Konti ve benzeri tüm insanların, her şeye rağmen yaşamlarında bunu özveri ile bir unsur haline döndürmeleri bunu sağladı.
Bu yalnız ayakta kalmayı değil, gelişip büyümenin de dinamiğini sağladı.
1973 fırtınalı seçim döneminden sonra, Türkiye'ye gittik.Yaz tatilini iple çektik. O yaz Erdoğan'ın Yeşilırmak'ta (Limnidi’de) düğünü vardı. Oraya gittik.
Aman aman ne olaylar yaşadık. Türkiye'de 12 Mart Faşizminin dorukta olduğu dönemdi.
Köyde, Ülkü Ocaklarının Komando ekipleri eğitimde idi. Askeri yönetim orda görevli askeri komutan bize olmadık davranışlar düzenledi.
Tebrik edip erken ayrılalım dedik. Köyden çıkarken çıkış barikatında yolumuz kesildi.Komutan ve yanında köyden bir ekip bizi alıkoydu.Bizi barikatın kenarında sıraya dizdi.Başladı kükremeye.
Artık başladı tantana.
Ama Eroğan'ın akrabaları bizi yalnız bırakmadı. Onlarda Mücahit. Sonra baktılar ki işler şarap saracak, bizi bırakmaya karar verdiler. Ama vakit çok geçti.Çıktık ve Lefkoşa'ya geldik. Ertesi gün, sabah sabah Rezvan Usta ile Lokmacı barikatının yanındaki kahvede buluştuk.
Endişeli idi. Gençler olarak bu olaydan yılıp yılmayacağımızı merak ettiğini anladım. Konuştuk ve mutlu olarak köyüne gitti. Artık onunla dostluğumuz, yoldaşlığımız hep sürdü.
CTP hareketinin her aşamasında gelişmesi için emeği ile düşüncesi ile güler yüzü, insancıllığı ve kararlılığı ile emek verdi.
Arkadaşlar onu YeniDüzen'nin isim babası olarak anıyorlar. Doğru. Ama o YeniDüzen'nin kurulmasında ihtiyaç duyulan mali katkıyı da ekonomik zorluklarına karşın ,koyanlardandır.
Dünya ve yurt olaylarına dair değerlendirmelerini hep saygı ile dinledim. Bilgiyi alıp değerlendirmesi ve sentezleştirmesine hep hayran oldum. Bilimsellikten hiç şaşmadı ve ayni zamanda sorgulamaktan da hiç kaçmadı.
Dünyadaki ve soldaki gelişmeleri hep izledi. Asla tutuculuğa düşmedi, ama değişimlerde de özün korunmasına özen gösterdi.
Savrulmalara karşı hep dik durdu.
Mustafa Konti ile tartışma ve değerlendirmelerini hep zevk ve keyifle izledim.
Naci Talat'ın ona ve Mustafa Konti'ye dönük, Nazım Hikmet'e atıf yaparak ifade ettiği söz önemli idi. "Topraktan ve alın teri üniversitesinden öğrendi ama öğretmen ve öğrenci olmayı da ayni anda hep birlikte sürdürdüler" derdi.
Mütevazı kişiliği, sevecenliği, değerlerine bağlılığı ve vefa duygusu, devrimci hareketin temeli olduğunu, o yaşamı ile gösterdi.
Esprili bir insandı. Unutmam.
KÖGEF olarak askerliğin18 aya düşürülmesi ki o zaman iki yıldı ve Üniversite mezunlarına Yedek Subay'lık hakkı verilmesi için kampanya açmıştık.
Afişler, bildiriler, toplantılar, eylemlerle bu talepleri içeren dövizler, her tarafı sarmıştı. Sonuçta bu hedefler yerine geldi.
İşte o günlerde heyecanla bu kampanyanın içinde iken Rezvan Usta bana bir espri yaptı.
"Vay be bizim sosyalist gençler askerliğin düşürülmesini istiyorlar, ama illa da zabit olmayı da istiyorlar." demişti. Güldük. Ama bana şunu da söyledi. "Be Ferdi Türkiye'de solculuk öğreniyorsunuz, ama dikkat edin de da siz da askeri darbe ile sosyalist düzen peşinden gitmeye kalkmayın ha" demişti.
Savaş Solmazcan, Dr Mehmet Salih, Mustafa Konti, Özker Hoca, Naci Talat, Ahmet. M Berberoğlu, Afet ablam ve daha niceleri, mücadele içinde kaybettiğimiz değerli insanlarımız.
Onların emek ve inançları bizi bu günlere taşıdı.
Vefanın, saygının, dostluğun, "borsa" da değer kaybettiği bu zamanda, bizler, "borsada " düşse de değerleri, bunlara yatırım yapmaktan geri kalmamalıyız.
Çünkü en yüce değer olan emek ve insan, ayrıca barış ile demokrasi ve sosyal adalet hala uğrunda ölünecek Leyla ise, bunlara "yatırım" yapmaktan geri kalmamalıyız.
Rezvan Usta rahat uyu, ne barış, ne demokrasi, ne emek mücadelesi asla yok olmayacak ve ilerleyecek...