Ruh sağlığım bozuldu mu?

Serhat İncirli

Girne’nin en pahalı arazilerinin, arsalarının bulunduğu bir bölge...

Askerden emekli komutanlarımız için site inşa edilecek olan bu arazilerden biri, bir kooperatife devredilmiş...

Arazinin fiyatı belki de 20 milyon Sterlin!

Abartmıyorum!

Gerçekten çok pahalı toprak satılan bir bölgeden söz ediyoruz...

-*-*-

Parasız bir devlet!

KKTC!

Kuruşa, meteliğe muhtaç!

-*-*-

Bu arazi veya arsalar, “özele” satılamaz mı?

Yoksa o kadar ağır sosyal bir devletiz ki, kooperatiflere ve kooperatifleşmeye büyük önem veriyoruz!

Stalin’in ruhu aşkına!

“Bu ne güzel bir kolektivizm sevgisidir ya Rab!”...

-*-*-

Kapitalizm açısından, bu değerdeki arsaların veya arazinin “kooperatife” bedavaya verilmesi mümkün değil!

Ama bunca yıldır, benzer durumlarda kimse ses çıkarmamış!

İlk defa bu şiddette gürültü kopuyor!

-*-*-

Çevre bilinci açısından; biraz geç kalınmış olsa da, muhteşem bir olay...

Her ne kadar ortalık tarumar edilmiş olsa da, en azından “beton” engellendi...

-*-*-

Ama kimse kusura bakmasın; bence bu işin arkasında başka bir iş olmalı!

Tamam; bu kadar pahalı arazi, beleşe gitmemeli çünkü devletin paraya ihtiyacı var...

Tamam, çevre korunmalı!

Ancak yine de pipiriklenmiş durumdayım!

Neden mi?

-*-*-

Bu ülkede, 1958 yılından beri “asker” dendi mi; yolsuzluk da usulsüzlük de olsa kimse gıkını çıkaramazdı!

Çıkaramazdı!

Çıkaran anında “vatan haini – Rumcu”ydu!

Oysa şimdi, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı dahi, bırakın “solcu – çevreci” haklı tepkileri; “milli kanattan” taraf bile eleştiriliyor...

-*-*-

Bu işin arkasında bir iş olmalı!

Birileri buraları korumak için, yeşil tutmak için, yedirmemek için uğraşıyor olabilir ama başka birileri bence “aganigi naganigi işlerin” peşindedir.

-*-*-

Ya da meslek aşkı!

Çünkü bu meslekte ve bizimkisi gibi ülkelerde; kokuşmuş – batak sistemlerde, her ihalenin, her kamu yatırımının altında karanlık işler aramak, bizim biraz “mesleki” ve tabii ki biraz da psikiyatrik deformasyonumuz olmuştur!

Paranoyağım anlayacağınız!

Şüpheleniyorum yahu!

Ruh sağlığım bozuldu mu?

Evet, hep bozuk!


Risk ve şov!

Yoğun bakım nedir?

Hangi doktora sorarsanız, bunun yanıtını alırsınız.

Bence sorun!

Hasta neden yoğun bakıma alınır?

“Hastanın hayatta kalmasını sağlamak için...”

Yoğun bakımın amacı nedir yani?

Hastanın bir veya birden çok organı sıkıntılıdır ve o organ ya da organlara gereken bakım – tedavi yoğun bakımda yapılır...

Peki hasta yakınları yoğun bakıma alınır mı?

“Alınmaması lazım ama bizde alınır!!!”...

Bizde derken?

Yani KKTC’de!

Hem de hastanenin başhekimi yoğun bakıma alınan kişiye eşlik bile eder!

-*-*-

Fotoğraf da çekilir!

Ve fotoğraf ertesi gün gazetelerde yayınlanır!

Yüzünde maske ile başhekim ve başkumandan (Cumhurbaşkanı) yoğun bakımdaki hastayı ziyaret edip, durumu hakkında bilgi almaktadır!

-*-*-

Diyelim ki, Cumhurbaşkanı, yoğun bakıma girilmeyeceğini bilmiyor...

Diyelim ki, başhekim de bilmiyor...

Hiçbir doktor buna müdahale etmiyor...

-*-*-

Hasta yakını veya görevi olmayan her hangi bir kişi neden yoğun bakıma alınmaz?

Hasta veya hastaların  enfeksiyon riskini önlemek için!

Şimdi Sağlık Bakanlığı da, Cumhurbaşkanlığı da, hastane yönetimi da sabaha kadar açıklama yapsın!

Bize insanlık, dürüstlük, doktorluk ve en önemlisi “hipokrasi” dersi verin!

-*-*-

“Enfeksiyon riski sıfır mıydı?”

Sordum!

Dedim ki, “başhekim ve başkumandanımızın ziyareti sırasında enfeksiyon riski yok muydu?”...

Dediler ki; “Vardı ama çok çok azdı...”

-*-*-

Az veya çok!

Var mıydı yok muydu?

Vardı!

Bu bir suç mu?

“Kural ihlalidir, laçkalıktır, şovdur, aptalca bir propagandadır!”

Bekle polis iyileşsin, servise ya da evine çıksın; git uzak mesafeden, kapıdan seslen, “geçmiş olsun çavuşum” de abi yahu!


Taliban da bizi tanıyacak mı?

Mali, Gambiya, Libya, Pakistan ve Azerbaycan...

Yetmedi...

Rusya ve İngiltere; KKTC’yi kesin tanıyacaktı!

Hatta, “KKTC eskidi, gelin yeni bir devlet kurup, adını Kıbrıs Türk Devleti koyalım ve böylece tanınsın” gibi dahiyane fikirler ortaya atıldı.

-*-*-

Şimdi Afganistan’da “bizim çocuklar” devleti devralıyor...

Taliban, “bizim çocuklar” değil mi?

Nasıl olur?

“Ayasofya’nın eski imamına bakın, işareti alın” der ve eklerim; “... yazıklar olsun hepinize, yalancılar!”

-*-*-

Ayasofya eski imamı Mehmet Boynukalın kim midir?

Profesördür...

Atatürk düşmanıdır...

Bunu hiç inkar etmemektedir...

Ve emperyalizm ile gericiliğin ürünü olan Taliban için, “... işgale karşı duran bir milli mücadele hareketi” tanımını kullanmaktadır...

-*-*-

Bastırın, Taliban KKTC’yi veya “yenisini” tanısın!