Murat OBENLER
Uzun yıllardır avukatlık mesleğini icra eden İnanç Sakallılar’ın her zaman içinde olan sanata ilgisi pandemi döneminin özel şartları ve kendine hayatta yeni bir yol çizme isteği ile de birleşince resim yapmaya dönüştü ve 10-15 Mayıs 2022 tarihleri arasında gerçekleşen “Bir Delimavi” adlı sergi ile de bu yapılan çalışmalar sanatseverlerle buluştu. Kelebeğin özgürlüğe kanat çırpışı gibi içindekileri fırça darbeleri ile tuale aktaran Sakallılar 2 yılda 75 civarında resme imza attı. Bizler de kendisi ile hayatındaki bu yeni sanatsal heyecanı ve sergisini konuştuk...
“Ortaokulda resme ciddi bir merakım vardı. Üniversitede karakalem çizimler yaptım”
Resim ile ilgili serüveniniz ne kadar geriye gidiyor?
İnanç Sakallılar: Benim için iyi,güzel vakit geçirme aracı olarak başladı. İş dışında günün yorgunluğunu atmak için resime başladım. İlk karakalem çalışması ile başladım. Sonra kömür, dağıtma yöntemi, yansımalar ile sürdü ve sonra da ders alarak daha sağlam bir zemine oturdu. Aslında ortaokulda resme ciddi bir merakım vardı ama aile baskısı(meslek sahibi olma meselesi) ile daha popüler alanlara yönlendirildim. Kitap okumayı çok severdim,hala daha severim. Spor hayatımda önemli yer tutar. Üniversitede de çizimler devam etti. Avukatlık mesleğine başladığımda bu karakalem çalışmalarını renklendirme ihtiyacı doğdu.
“Sanata girince ve icra da edince seni çekiyor, uzak duramıyorsun.”
Avukatlık kıyafetinden davranış tarzına, suçla alakalı bir alan olmasından polisle bağlantısına, savunma hazırlamaktan hakimin karşısında savunma yapmaya kadar çok ağır ve tek renkli(şahsen iç karartıcı ) bir meslek. Bu resimleri renklendirme ihtiyacı hayatınızın da renklendirilmesine bir kapı açmak anlamına da geliyor mu?
Evet elbisesinden ortamına kadar takım elbiseli dolaştığın ve çok da neşeli olmayan bir çalışma alanı yargı,mahkeme ve avukatlık mesleği.Bu kaos senin de içini karartıyor. Ben de gardrobun renklenmesi,hayatın renklenmesi derken resimlerin de renklenmesi bunlara paralel olarak gündeme geldi. Ciddi anlamda resimle uğraşmam 2019 yılında başladı ve pandemi süreci de resme daha fazla zaman ayırmama sebep oldu. Aslında gerçek aradığım,arzuladığım heykel yapmaktır ama ülkemizde heykel eğitiminde tam da oturan bir sistem yok(yavaş yavaş bazı üniversiteler heykel eğitimini müfredata ekliyor) . Dışarıda da özel eğitim veren sayısı çok değildir. Aslında sanat eğitimi veren bir üniversiteye kayıt aşamasına da gelmişken dövizdeki hareketlenme ile birlikte onu ertelemek zorunda kaldım. Kendi kendime pişme yöntemine yöneldim ve ilk yağlıboya tablomu 2020 karantina sürecinde yaptım. Uzun süren kapalılık döneminde whatsupp üzerinden eğitimler aldım. Zamanı bilgilenmek ve bunu üretime çevirmekle geçti. Sanata girince ve icra da edince seni çekiyor,uzak duramıyorsun. O esnada ressam çift Faruk Oktay Aksoy ve Canan Olcay Aksoy’dan eğitim aldım. Daha öncesinde bu çifti tanıyordum ve sergilere gidip eserlerini inceliyordum.
Sanatseverliğe sanat icrasını da eklediğin bir döneme geçiş yaptın yani.
Evet, öyle oldu. Bir nevi kelebek etkisi oldu bende. Galerilere gide gide, sanat ortamlarında geze geze adeta kelebeğin kanat çırpışı gibi beni de o alana çektiler. Şimdi resmin güzel dünyasına aktif olarak girdiğim bir dönemi yaşıyorum.
“Kelebek, melek, at, deniz gibi doğal alanlar ve canlılar ruhumun tatmin olmasını, bende huzuru ve sevgiyi simgeliyor”
Kesinlikle sanat alanları sanatçı olunmasa da insan hayatına çok şeyler katıyor ve insanın vazgeçilmezleri arasına girebiliyor. Sen daha yolun başındasın. Sanat yolculuğunun nasıl evrileceğini zaman ve sen belirleyeceksin. İlk üretimlerinde birkaç tür etrafında resimler yarattığını görüyorum. Bu bir yönelendirme mi yoksa senin seçimin midir?
İnanç: Sanatın hayatıma çok olumlu katkıları olduğunu söyleyebilirim ve daha da olacağını hissediyorum. Ben yaptıkça daha farklı resimler de deneyim,boyutlarını büyüteyim,portre de deneyim gibi çeşitlemelere yöneldim. Faruk ve Canan hocam bende bir cevher olduğunu düşündüler ve benle özel olarak ilgilendiler. Bu yeteneğimi bilgi ve eğitimle de pekiştirerek çalışmalarımızı sürdürdük ve sergi aşamasına geldik. 2020 Şubat ayında başlayan resim üretimlerim 2021 yılında daha da sistemli bir şekilde sürdü.Hayatımda mümkün olduğu kadar az bir şekilde hırpalanma alanlarında(özellikle iş) bulunmaya karar verdim. Tek başıma sosyalleşeceğim alanlar arayışı resimle cevap buldu.
Ben kelebekler ve melekleri çizmeyi seviyorum. Denizi ve dalgaları çok seviyorum. Karakalem zemin oluşturmayı seviyorum. Hocaların yönlendirmesi ile çeşitlendirme(mekanlar,kapılar vs.) üzerine gittik. Farklı şeyleri çizip çizemeyeceğim üzerine çalıştık. Daha çok sanata zaman ayırmayı isitiyorum.Bu arada bol bol fotoğraf çekimleri ile o da bir hobi alanına dönüştü.
Sergi açılışına karar verdiğimde bir kampa girmiş gibi olmuştum. Öğleden sonra başlayıp gecelere kadar uzayan uzun çalışma dilimlerinde resim yaptım. Resim sonrası televizyon gibi alışkanlıklardan da uzaklaştım. Televizyonu güzel bir müzik için kullanıyorum. Bu müzik ile resim çizmeye daha fazla konsantre oluyorum. Zaten kelebek,melek,at,deniz gibi doğal alanlar ve canlılar ruhumun tatmin olmasını,bende huzuru ve sevgiyi simgeliyor. Mesleğimden dolayı adalet temalı birkaç resmim de var. Surlariçi’ndeki hoş kapıları çektim ve çizdim. Bir de Atatürk portremiz var. Büyük saygım ve sevgim olan çok değerli bir insan, inkılapçı ve önder. Kadın vücudundaki ana temaları ortaya çıkaran resimleri çok seviyorum ve onlardan da resmettim. Elle resim yapabilirmiyim diye denedim ve parmaklarımla başladım,fırçayla düzelttim,spatulayla şekil vererek bitirdim.
Serginin adı olan “Delimavi” nereden geliyor?
Yıllar önce meslekte kariyer yapmak için İzmir Barosu’na kaydolmak gibi bir çılgınlık yaptım. Baroya kaydolmak için bir yeni mail hesabı oluşturmam gerekiyordu. Kıbrıstan çıkıp tek başına gelmiş, çılgın bir genç avukat profilim üzerinden(buna bir de maviye olan tutkum eklenince) delimavicyprus diye bir hesap açtım. Sonra burdakini iptal ettim ve o günden sonra onu kullanır oldum. Sergi adını da benle bütünleştiğini düşündüğüm için “Bir delimavi” resim sergisi koydum. 10 Mayıs tarihini de annemin doğumgünü olduğu için seçtim ve bu sergiyi ona adıyorum.
“Kelebek kozadan çıkıp kanatlanıp özgürlüğe uçuyor. Zordan iyiye bir dönüşüm hayatları”
“Bir Delimavi” adlı tabloda koskocaman mavi bir kelebek var. Sanıyorum en çok da kelebekler seni etkiliyor.
Kelebekler beni çok mutlu ediyor,özgürlük ve ihtişamlı hayatı ifade ediyorlar ve kelebekleri çizmeyi seviyorum. Hayatı uzun yaşamak değil mesele, kısa ve yaşanası da olabilir. Kozadan çıkıp kanatlanıp özgürlüğe uçuyorlar. Zordan iyiye bir dönüşüm hayatları. Gecenin kraliçesi de mavi kelebek tablomdur.
Bundan sonrası için resim ile yolculuğunuz nasıl ilerleyecek?
Çizime biraz daha öznelleşerek devam edeceğim. Kendi tarzımı yaratmak istiyorum. Heykel ile de ilgilenmek istiyorum. Bir de kitap yazma isteğim var ama o da zamanla olacak bir hedef gibi duruyor.Yine de belli olmaz.