ÇEVRE BAKANI, ‘özel bir şirketin’ misafirliğinde YURT DIŞI gezisi yaptı.
Yanlış... Bunun tartışılır tarafı yok.
İşin “yasal” boyutuna hiç girmiyorum.
Çünkü bu ülkede “yasaları” ezim ezim eden on binlerce insan var.
Herkes, işine geldi mi “yasa dışılığı” kendi pratiğinde normalleştiriyor...
İşin aslı “yasa dışılık”, “kuralsızlık” ve “keyfilik” Kıbrıs’ın kuzeyinde artık KURUMSALLAŞMIŞTIR.
***
‘Şekil’e değil ‘öz’e bakıyorum ben...
Biliyorum ki, herhangi bir ‘siyasetçi’ ya da ‘yetki sahibi’, son derece ‘dört dörtlük’ görünerek, istediği ‘pisliği’ yapabilir.
Minare çalanların “kılıf” ustası olduğu bir ‘ucube’ diyarı burası...
Örneğin ilgili bakan makamında otursa, Marsilya’ya falan gitmese... Ve ‘rüşvet’i alsa, imzayı atsa ne olurdu yani?
O nedenle ‘öz’ önemli, yani ‘sonuç’...
“Birilerine ayrıcalık sağladı mı, kendine ya da ailesine haksız kazanç elde etti mi, kamusal kaynakları özel amaçları için kullandı mı?”
Bu soruların yanıtı araştırılmalıdır.
Öyle laf ola değil, ciddi ciddiye ve bağımsız kişilerce...
Böylesi bir bağımsız araştırmayı ilgili bakan bizzat talep etmelidir, eğer “temizim” derse...
Başsavcılık ve Sayıştay da ‘suç duyurusu’ kabul etmelidir, onca tartışmayı...
***
Bakan’ı Marsilya’ya uçuran As-Mad Alçı Şirketi, ilk iznini 1 Eylül 1995’te almış...
Ürettiği alçı taşını iç piyasa ihtiyacını karşıladıktan sonra ‘yurt dışına’ ihraç ediyor.
‘İhraç’ izni tümden yanlış ya!
Yani bizim dağları oyuyor, bir de yurt dışına mı satıyor?
Dağlarımız delik deşik bu nedenle...
2006’da bir ara ‘ihracat’ yasaklanmış...
Sonra bir yıl geçmeden ‘ön izin’le yine onay verilmiş.
Daha sonra “250 bin tonu aşmamak şartı” konmuş, ihracat için!..
Bu şirketin izni de hep uzatılmış...
En son ‘uzatılma’ tarihi 19 Eylül 2013, bir yıl önce... 2017’ye kadar uzatılmış izin.
Ocak 2014’te de ‘ihracat izni’ uzatılmış.
Velhasıl, ilgili şirkete verilen izinler 20 senelik bir öykü anlayacağınız...
***
BAKAN, kendi özel hesabından ‘Marsilya’ ziyaretinin tüm parasını ilgili şirkete ‘geri’ ödeyerek, ‘şekli’ kurtarabilir.
Ama meselenin ‘öz’ü önemlidir ve mutlaka araştırılmalıdır.
‘Özel-kamu al gülüm ver gülüm’ ilişkilerine gelince..
GÜMRÜKTEKİ ek mesailerin ‘özel işletmeler’ce ödendiği bir organizasyon yapısında, derdimiz çok daha büyüktür (!)
Devletin ‘adı’ vardır sadece...
Yoksa neresini tusan ‘eğri’dir...