Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, Genç TV’de Baykan Gürses Özdağ’In konuğu oldu, vatandaşlık konusuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu
Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, UBP- DP Hükümetinin ‘HUKUKA AYKIRI’ şekilde ‘yurttaşlık’ verdiğini belirterek, vatandaşlık çerçevesinde ‘RÜŞVET’ iddialarının havada uçuştuğunu, bununla ilgili bazı verilerin kendilerine ulaşmaya başladığını açıkladı.
Rüşvet iddialarının ispat aşamasına doğru gittiğini vurgulayan Erhürman, “kanıt kavramı içerisine sokabileceğimiz veriler elimize ulaşmaya başlıyorsa, zannedilmesin ki iktidar olduğumuzda bütün bunları unutacağız, görmezden geleceğiz” dedi.
Genç TV’de Baykan Gürses Özdağ’ın programına konuk olan Tufan Erhürman, Hükümetin icraatlarıyla ilgili eleştirilerde bulunarak, vatandaşlık konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Hükümetin, ahbap çavuş ilişkisiyle, partizanca vatandaşlık dağıttığını söyleyen Erhürman, Bakanlar Kurulu kararıyla verilen ve ‘gerekçe’ gösterilmeden Resmi Gazetede yayınlanan vatandaşlıkların, İyi İdare Yasası’na aykırı olduğunun altını çizdi.
UBP- DP Hükümetinin bir nüfus politikası bulunmadığının altını çizen Erhürman, Hükümetin vatandaşlığı kişilere elde ettikleri ‘hak’ üzerinden değil, kendilerince ‘lütuf’ görerek verdiğini ifade etti.
“Hukuka aykırı”
Tufan Erhürman, CTP’nin vatandaşlık konusuyla ilgili gündeminin çok net olduğuna dikkat çekerek, Hükümet tarafından verilen ve basına da yansıyan vatandaşlıkların ‘hukuka aykırı’ olduğunu açıkladı. Vatandaşlıkların hukuka aykırı olduğunu hem Meclis’te hem de medyada söylediklerini ancak bu söylediklerinin karşılığını bulmadığını aktardı.
11 Eylül tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla 27 vatandaşlık verilerek, Resmi Gazetede yayımlandığını anımsatan Erhürman, bu vatandaşlıkların bir hükümden hareketle verildiğini kaydetti.
Erhürman, “Hüküm şu; vatandaş olması Bakanlar Kurulu tarafından zorunlu görülenler, vatandaş yapılır, yasadaki hüküm bu. Peki Bakanlar Kurulu tarafından birisinin vatandaş yapılması ne zaman zorunlu görülür” diye sorarak, İyi İdare Yasası’nın bu desteklediğini belirtti.
UBP- DP Hükümetinin bir nüfus politikası bulunmadığının altını çizen Erhürman, Hükümetin vatandaşlığı kişilere elde ettikleri ‘hak’ üzerinden değil, kendilerince ‘lütuf’ görerek verdiğini ifade etti.
“Zorunlu görülen vatandaşlıkların gerekçeleri Resmi Gazetede yazılmalıdır”
Erhürman, şöyle devam etti: “İyi İdare Yasası der ki; ‘Yapılan her idari işlemin bir gerekçesi olur ve gerekçesi de açıklanır’. Resmi Gazeteye bakıyorsunuz; örneğin Ali Mustafa’nın vatandaş yapılması Bakanlar Kurulu tarafından zorunlu görüldü diyor. Neden zorunlu görüldü? İddia ediliyor ya 2 yaşında bir çocuktu da annesi, babası öyle ya da böyleydi ki bu çocuğa vatandaşlık verdik. Ben de CTP olarak diyorum ki; Ali Mustafa o, 2 yaşındaki çocuk ise ki annesi babası zor durumdadır, bu çocuk da vatandaşlık almak zorundadır ve başka da hüküm yoktur, o yüzden Bakanlar Kurulu tarafından vatandaşlığa alınması zorunlu görülmüştür diye gerekçesini yazın. CTP olarak en başta ben destekleyeceğim. Veya mülteci bir çocuk vardır. Mülteci bir çocuğu vatandaş yapmak istiyorsunuz ve Bakanlar Kurulu tarafından zorunlu gördünüz, o zaman oraya gerekçesini yazın. Mülteci bir çocuğu korumak, kurtarmak için böyle bir vatandaşlık verdiniz diye, bırakın eleştirmeyi, tebrik edeceğim. Ama defalarca çağrı yapıyorum; zorunlu gördük diye vatandaş yaptığınız insanları, neden zorunlu gördüğünüzün Resmi Gazetede gerekçeleriyle yazın. Ben istiyorum diye değil, İyi İdare Yasası’na göre yazmak zorundasınız. Yazmamanız tek başına zaten hukuka aykırılık anlamına gelir. Bunu hiç takmıyorlar, basın da bunu hiç dikkate almıyor. CTP’nin sadece vatandaşlıklar konusunda değil hangi konuda idare hukuka aykırılık yapıyorsa ki bunları söylüyoruz. Bu çok geniş bir alandır. Hukuk devletini idareyi yüklediği bir görev var. Hukuka aykırı bir işlem tespit ettiğin anda, o idari işlemi geri almakla yükümlüsün, geri alma hakkına sahipsin değil.
“Rüşvet iddiaları havada uçuşuyor”
Erhürman, “kanıt kavramı içerisine sokabileceğimiz veriler elimize ulaşmaya başlıyorsa, zannedilmesin ki iktidar olduğumuzda bütün bunları unutacağız, görmezden geleceğiz” dedi.
“Eğer mevcut yasalara hükümetler aykırı davranıyorsa bu neye yol açar” sorusu üzerine ise Erhürman, vatandaşlık çerçevesinde rüşvet iddialarının havada uçuştuğunu, bazı verilerin ellerine ulaşmaya başladığını söyledi. Erhürman, şunları vurguladı:
“Bu kadar rüşvet iddiaları vatandaşlık çerçevesinde havada uçuyorsa ve bununla ilgili veriler bize yavaş yavaş gelmeye başladıysa, bunlar ispat aşamasına doğru gitmeye başladıysa, çünkü o kadar çok geliyor başka başka kanıt kavramı içerisine sokabileceğimiz veriler elimize ulaşmaya başlıyorsa, zannediliyor mu ki biz iktidar olduğumuzda bütün bunları unutacağız, görmezden geleceğiz. Rüşvet iddiasından bahsediyorum; elime verinin geçebilmesi için elimdeki verileri, gerçekten polis huzurunda ispata ulaştırabilecek verilerle destekleyebilmem için, evet, Polis Genel Müdürüne talimat vermem lazım. ‘Rüşvet’ denilen şeyin ispatı olmaz diye bir kanı vardır ya, bunun ispatı vardır. Ama bunun ispat edebilmen için Polis Genel Müdürlüğü’nün elindeki yetkileri kullanabilmen lazım, bunun için Başbakan olman lazım çünkü talimat verebilmen lazım. Yani ben ana muhalefet parti başkanı olarak; ‘şu kişiyle çok ciddi iddialar var, şunu yaparak şu kişiyi takibe alın’ diyemem, böyle bir yetkim yok. Ama bununla ilgili, ilgili makamlara bilgi verdiğimde de o ilgili makamlar bu talimatları vermiyorlar ki bunlar ortaya çıkmıyor”
Vatandaşlıkla ilgili ‘rüşvet’ iddialarının havada uçuştuğunu, bununla ilgili bazı verilerin kendilerine ulaşmaya başladığını söyleyen Erhürman, rüşvet iddialarının ispat aşamasına doğru gittiğini söyledi.
“Hukuka aykırılıkları yutup kalacağımızı zannediyorlar”
29 yıldır çalışma izinli olan, 29 mühürle bu ülkede vatandaş olmak için başvuru yapan insanlar olduğunu söyleyen Erhürman, Hükümetin bu kişiler yerine daha az süre ülkede bulunan kişilerin vatandaş yapılmasına tepki gösterdi. Erhürman, Hukuka aykırı işlemler açısından da tekrar söylüyorum. 29 yıldır çalışma izinle, 29 mühürle bu ülkede kalan insan var, vatandaş olmak için başvuruyor. Çok ilginç, enteresan şeyler yaşanıyor bunları açıklamayacağım. Çünkü bunların hepsini dosyalıyorum ve gerekli mercilere postalıyorum ama iktidara geldiğimiz takdirde, bunlar gerekli mercilere ulaştırmakla kalmayacak, dosyalar için gereken yapılacak. Sonuç itibariyle 29 mühürlü kişiyi vatandaş yapmıyorsun, 90 günlük turist vizesiyle geleni, sadece 2 yıldır adada olanı, vatandaş olmayan UBP’de bilmem hangi işi yapan kişiyi, gözümüzün içine baka baka vatandaş yapacaksın, ondan sonra da biz bütün bu hukuka aykırılıkları, yutup oturmak zorunda kalacağımızı zannediyorlar” şeklinde konuştu.
“Hükümetin nüfus politikası olduğu kanaatinde değilim”
Vatandaşlardan gelen “Hükümetin nüfus politikası nedir” sorusuna cevaben Erhürman, sorunun kendi içerisinde çok doğru olmadığını çünkü Hükümetin bir nüfus politikası olduğu kanaatinde olmadığını aktardı. Nüfus politikasının bir taşıma kapasitesi üzerinden şekillendirildiğini aktaran Erhürman, “örneğin şimdi 2017’deyi 2030 yılında aşağı yukarı şu kadar nüfus öngörüyoruz dersiniz. Bütün hazırlıklarını bu öngörüde yaparsınız. Bütün okullarınızı, hastanelerinizi de buna göre değerlendirirsiniz hatta trafiğinizi de buna göre değerlendirirsiniz. Ama bugün ortada bir nüfus politikası yok. Nüfus politikası olmaması bu hükümetin 17 aylık dönemi içerisindeki bir sorun değil. Nüfus politikası olmaması özellikle 1980’lerden sonra çok açık bir şekilde bir problem olarak ortaya çıktı, göstere göstere geldi. Bugün trafikte kaçış yolları gündeme geliyorsa hepsi bununla ilgilidir. Bugün ülkede nüfus politikası yoktur ve olmalıdır. Bu doğru. Hükümet bunu neden böyle yapıyor sorusunu bence şöyle okumamak gerekiyor; Hükümet, ne kadar çok insan vatandaş olursa o kadar çok iyidir gibi bir yaklaşımdan gidiyor, o yüzden bunu yapıyor. Öyle değil” dedi.
Hükümetin, ahbap çavuş ilişkisiyle, partizanca vatandaşlık dağıttığını söyleyen Erhürman, Bakanlar Kurulu kararıyla verilen ve ‘gerekçe’ gösterilmeden Resmi Gazetede yayınlanan vatandaşlıkların, İyi İdare Yasası’na aykırı olduğunun altını çizdi.
“Hükümet seçme vatandaş yapıyor”
Hükümetin vatandaşlıklarla ilgili ‘tutarlı bir hükümet’ olduğunu söyleyen Erhürman, seçme vatandaşlıklar yaptığını belirtti. Erhürman, Hükümetin vatandaşlığı ‘hak olarak değil, ‘lütuf’ olarak verdiğini vurguladı. Erhürman, şöyle konuştu: “Hükümetin tutarlılığı şu noktadadır; Bu Hükümet, bu ülkede hak kavramını ortadan kaldırır ve menfaate dönüştürürse ve gayri adil dağıtılan bir menfaate dönüştürürse, kendisinin şahikası olduğu bu sistemi devam ettirmesi mümkün olacak ve vatandaşlığı bu şekilde kullanıyor. Çünkü eğer bu hükümet gerçekten, birilerinin iddia ettiği gibi bu memlekette nüfus artsın da nasıl olursa olsun artsın. Ya da Türkiye’den talimat geldi de ne kadar çok vatandaş yaparsak yapalım üzerinden sadece bir vatandaşlık politikası yürütüyor olsaydı, daha önce söylediği 29 yıllık mührü, 23 yıllık mührü olan kişiler de vatandaş yapılırdı. Bu hükümet seçme vatandaş yapıyor. Neye göre seçtiğini bütün memleket biliyor. Bu hükümet seçimi yaparken ya ahbap arkadaş üzerinden ya iş insanları talebi üzerine ya partizanlık ya da aile üzerinden yapıyor. Burada temel mesele şu; Hükümet vatandaşlığı lütufa çevirdi. Zaten böyle yapıyordu da bu dönemde bunu şahikasını gösterdi. Yani ‘vatandaşlık sizin için hak değildir. Yasadan kaynaklanan bir şey değildir. 29 sene de olsa seni yapamam ama burada 2 yıldır kalan kişiyi vatandaş yaparım’. Bu neyi gösterir? ‘Sizin hakkınız falanı değil, bu ben lütuf edersem sizin elde edebileceğiniz bir olanaktır’ mesajını veriyor. Kırsal kesim arazileri konusunda da aynı mesajı veriyor, yatırımcılara bile aynı mesajı veriyor. X’e bu bakı veririm, Y’ye bu hakkı vermem mesajını veriyor. Bu bir sistemdir, bir mantıktır ve bu hükümet bu mantığı 17 aydır tutarlı bir şekilde sergiledi. Sadece vatandaşlıkta sergilemedi. Bizim insanlarımız bunu farklı bir yerden okumaya çok daha meyyal görüyorlar. ‘Önlerine geleni vatandaş yapıyorlar’ diyorlar. Hayır! Önlerine geleni vatandaş yapmıyorlar. 29 yıllığım deyip dosyasını önlerine gönderen kişi vatandaş yapmıyorlar. Neden yapmıyorlar?”
“CTP dava açmazsa bunun şerefi bende…”
“Hükümete mevcut çerçeve ne çiziyor? Dilediğini vatandaş yapabilme zemini, bir kısıtlama var mı” sorusuna ise Erhürman, “hukuken var” dedi. “Buna uyulmuyor oluşunu, bu kadar gözümüzün içine sokmayı neyle ilişkilendire biliriz” diye yöneltilen soruya ise Erhürman, şu yanıtı verdi: “Mantık şu; bugüne kadar kim ne yaptıysa yanına kaldı, bundan sonra biz ne yaparak zaten yanımıza kalacak. Sadece vatandaşlık konusu değil her yerde böyle. Açtığımız davaların mantıkları şu; Ben 50 kişiyi vatandaş yaptım. CTP dava açmazsa 50 kişiyi vatandaş yaptım, bunun şerefi bende. CTP dava açar da bu 50 kişiyi iptal ettirirse, çıkacağım köy köy gezeceğim ve ‘CTP TC kökenlileri sevmiyor, istemiyor, sizin vatandaş olmanızı istemiyor, bak dava açıp iptal ettiriyor. Bunun şerefi de bende. Bu Hükümet bunu sadece burada yapmıyor. Bir yatırımcı ile ilgili hukuka aykırı işlem yapıyor, orman arazisi veriyor. Yatırımcılara şunu söylüyor; ‘CTP dava açmazsa orman arazisini peşkeş çektim, şerefi bende’, oy benim. CTP dava açarda iptal ettirirse televizyonları gezeceğim CTP yatırımcıyı sevmiyor, CTP bu ülkeye yatırım gelmesini istemiyor, bunun da propagandasını yapacağım, bunun da şerefi bende. ‘Yani her durumda kazanırım çünkü sizi aptal yerine koyuyorum. Ben hukuka aykırı işlem yapacağım, CTP dava açmazsa, ‘bak hukuka aykırı olsa da yapacağım diye gerileceğim, CTP dava açmazsa milliyetçilik sosunu hukuka aykırılığın üzerine dökeceğim ve köyleri gezip, ‘CTP Türkiyelileri sevmiyor, biz size söylemiştik, bak vatandaşlıklara karşı çıkıyor’ diyeceğim”
“Her zaman bildikleri hikayeyi okudular”
“Bu hala daha kırılmadı mı” sorusu üzerine Erhürman, “kırılmadı” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yatırımcılar ve çok da parası olan yurt dışında yatırımları bulunan kişiler bana ‘siz CTP olarak yatırımdan çok da hoşlanmıyorsunuz galiba’ diyor. Sen de bütün bu gördüklerinden bunu anladıysan, halk olarak vay bizim halimize. Yatırımcı olarak hukuka aykırı şeylere karşı çıkmak, yatırıma karşı çıkmak değildir, o zaman kim neyi anlayacak. Vatandaşlık konusunda da biz sürekli aynı şeyi anlatıyoruz. O yüzden bu 29 yıllık örneği bıkmadan usanmadan söylüyorum. Ben bu hükümete en az üç defa şunu söyledim; ‘10 yılı aşmış insanları İçişleri Bakanlığı kararıyla vatandaş yapın, sesimiz çıkmayacak, destek de vereceğiz’ dedim. CTP döneminde 12 yıla kadar inmiştik, 10 yıla kadar inmedik. Normal şartlarda ben inebilseydim inecektim ama inmemiş olmamıza rağmen siz inin dedim. Çünkü biliyordum ki bunlar bununla yetinemeyecekler, başka yollara tevessül edecekler. Derdim şuydu; 10 yıla kadar insinler, eşitlik olsun, herkese eşit bir şekilde versinler, bunu bir menfaat dağıtmaya çeviremesinler. Bunu siyasi rant elde etmek için kullanamasınlar. Ama bunu hiç duymamışlar gibi hiç dikkate almadılar, her zaman bildikleri hikayeyi okudular. Hala utanmadan Resmi Gazetede 20 vatandaşlık, 30 vatandaşlık ısrarla Bakanlar Kurulu kararıyla, ısrarla gerekçe göstermeden yayınlıyorlar. Bu ne demek? Israrla yılına bakmadan ısrarla çok daha uzun sürede burada kalmış olan insanların vatandaşlık hakkını tanımadan ve ısrarla gerekçe de koymadan vatandaş yapıyorlar. Yani ‘ben kimi istersem vatandaş yaparım’ şeklinde hem muhalefete hem de halka bunu söylüyorlar”