'RÜŞVET TEKLİF ETTİ, REDDETTİM, KÖTÜ OLDUM'

Ercan'ın işletmecisi Emrullah Turanlı'nın dünkü YENİDÜZEN'de yer alan iddialarına Dışişleri Bakanı, UBP Milletvekili Tahsin Ertuğruloğlu'ndan yanıt geldi

Ercan'ın işletmecisi Emrullah Turanlı'nın dünkü YENİDÜZEN'de yer alan iddialarına Dışişleri Bakanı, UBP Milletvekili Tahsin Ertuğruloğlu'ndan yanıt geldi. YENİDÜZEN'den Meltem Sonay ve Mert Özdağ'a konuşan Ertuğruloğlu, "Doğruyu yaptırtmayacaksınız. Çünkü yapılan yanlışta birileri menfaat sağlıyor. Yanlışın devamından nemalanıyorlar" diye konuştu.
 

"Önemli olan ona bu fırsatı tanıyan bizim kendi içimizdeki mekanizmadır, buna çanak tutan arkadaşlarımız. Bu işin içinde siyasette vardır, iş adamı da vardır, medya da vardır, hukukçu da vardır"

"Daha ne oyunlar var! Böyle bir insan burada maalesef kendisine destek olan bir çevre de buluyor. Ne acıdır. Acı olan bu"

"Sanki Tahsin Ertuğruloğlu  kendi para istedi, rüşvet istedi gibi bir algı yaratılıyor"

"Şok oldum söz konusu bile değildir, bu tam bir terbiyesizliktir. Asla böyle bir şey yok"

"Emrullah Turanlı’nın stili bu… Bana kaç defa ‘Emret Sayın Bakanım, ne arzu edersen, maddi, manevi’ diye konuşan bir adamdır bu… Eğer o hatayı yapıp beyefendinin söylediğini yapmış olsaydım bugün iyi çocuk olurdum belki…"

"Bütün olay bunların satın alamadığı bir kişi olduğum için"

"Emrullah Turanlı’nın sözünü ettiği paralar Ercan İhalesi’nin Şartnamesi’nde var olan mükellefiyetidir"

"Bunu sanki Ömer Elmas kendisinden rüşvet istedi gibi çarpıtarak bir algı yaratmaya çalışmasıdır çirkin olan"

"Hiçbir iddiası doğru değildir. Kendisinden hiçbir kişi rüşvet talep etmiş değildir, kendisi teklif etmiştir"

"Bana da başka bir aracıyla, ‘Bu para çok yüksek, ben 100-150 bin Dolar’ı bakana vereyim de bu konu kapansın’ diye teklif de getirtmiştir"

"Benim yaptığım hata şu, kendimi korumaya almadım"

"Ben her kavgamda yalnız kalırım. Ben bu göreve geldiğimde öyle bir ortam buldum ki, bu kavgada güvenebileceğim bir ortam yok. Kime güveneyim?"

" Ercan şimdi gerçekten denetimsiz gidiyor. Ercan denetlenmiyor."

"Bana yaptığı bütün teklifleri reddettim (Rüşvet teklifinden mi bahsediyorsunuz?) Evet!.. ‘Emret bakanım, maddi, manevi ne istersen’ diyen adam ne demek istiyor?"

"Bu ihale bağlandığı zaman ben hükümette olan birisi değildim. Hatta o dönem UBP'den de atılmış bir milletvekiliydim"

"Bu iş burada bitmez. Ercan İhalesi'ni Araştırma Komitesi'nin görev süresini doldurmamalı, görevine araştırmaya devam etmeli"

"Bu işin sorumluluğu bitmez. Bu sorumluluk gelecek elbet birilerini bulacak. Bu öyle basit değil"

 

Mert ÖZDAĞ-Meltem SONAY

Ercan İhalesi'ni kazanarak havaalanını işleten ve siyasetteki tartışmaların odağına yerleşen Taşyapı Group Sahibi Emrullah Turanlı'nın “benden tehditle para istedi” iddiasına Ertuğruloğlu'ndan yanıt geldi: O bana rüşvet teklif etti, reddettim, kötü oldum.
"Önemli olan ona bu fırsatı tanıyan bizim kendi içimizdeki mekanizmadır, buna çanak tutan arkadaşlarımızdır” diyen Ertuğruloğlu, “yalnız kaldığı” iddiasını da dile getirdi.
Meclis’teki Ercan Araştırma Komitesi'nin görevine devam etmesi gerektiğini anlatan Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu  "Bu işin sorumluluğu bitmez. Bu sorumluluk gelecek elbet birilerini bulacak. Bu öyle basit değil" dedi.

"Doğruyu yaptırtmayacaksınız. Çünkü yapılan yanlışta birileri menfaat sağlıyor. Yanlışın devamından nemalanıyorlar" diyen Ertuğruloğlu "Önemli olan ona bu fırsatı tanıyan bizim kendi içimizdeki mekanizmadır, buna çanak tutan arkadaşlarımız. Bu işin içinde siyasette vardır, iş adamı da vardır, medya da vardır, hukukçu da vardır" şeklinde konuştu.

İŞTE TAHSİN ERTUĞRUOLĞU İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJIN TAMAMI:

  • Meltem Sonay: Sondan başlayalım… Emrullah Turanlı, ‘Tahsin Ertuğruloğlu beni makamına çağırdı, tehditle para istedi’ dedi… Ne diyeceksiniz?
  •  Tahsin Ertuğruloğlu: İnanın cevap vermeye değmez ama o kadar bir uzun süreden beridir oynanmaya çalışılan bir algı operasyonu var ki, buna cevap vermediğinizde suçu kabul etmiş olursunuz diye suçlanacaksınız.
    Söz konusu değil… Kesinlikle A’dan Z’ye hepsi yalan. Haber bir kere gazetelere öyle bir yansıdı ki, sanki Tahsin Ertuğruloğlu kendi para istedi, rüşvet istedi gibi bir algı yaratılıyor. Yazının içeriğini okuyunca bakıyorsunuz benim de olduğum bir toplantıda bir başka kişi talep etmiş gibi bir yalan ortaya atılıyor.
    Böyle bir şeyin olması söz konusu değildir. Söylediği toplantıyı da çok iyi hatırlıyorum. O toplantıda kendisi ile birlikte gelen arkadaşları vardı, bu suçlamayı o zaman bu toplantı sonrasında beni ziyarete gelen avukatı bana o zaman söylemişti.
    ‘Emrullah diyor ki Ömer Elmas denen avukat benim talebim üzerine, bakanlığa yardımcı olsun diye Türkiye’den getirttiğimiz arkadaş kendisinden para istemiş’ doğru mu diye bana sordu. Şok oldum söz konusu bile değildir, bu tam bir terbiyesizliktir. Asla böyle bir şey yok. Döndüm o toplantıda kendisi ile birlikte gelen arkadaşları da aradım. Size göre bu toplantıda Ömer Elmas, Emrullah Turanlı’dan para mı istedi diye sordum, söz konusu değil dediler. Şimdi halen bu kişiler yanında çalışıyor. Bu kişilerin adını versem bu arkadaşlar ya gerçeği söyleyip işten olacaklar ya da gerçeği söylememe tercihini kullanacaklar.
    Emrullah Turanlı’nın stili bu… Bu şekilde çalışan bir adam. Türkiye’deki çalışmaları da böyle… Türkiye dışında da böyle. Bana kaç defa ‘Emret Sayın Bakanım, ne arzu edersen, maddi, manevi’ diye konuşan bir adamdır bu… Eğer o hatayı yapıp beyefendinin söylediğini yapmış olsaydım bugün iyi çocuk olurdum belki…
    Bütün olay bunların satın alamadığı bir kişi olduğum için ve bunları hiç yapmak istemedikleri işi  yapmaya mecbur bıraktığım için ilk günden, yeni değil bu saldırı… Hatırlayacaksınız bu saldırı Ombudsman’ın beyanatı ile gündeme geldi, o saldırı halen daha devem ediyor. Ve ne üzücüdür ki, Ombudsman halen daha aynı yanlışa devam ediyor. Ya olayı anlamıyor, ya da anlamak istemiyor.
    Emrullah Turanlı’nın sözünü ettiği paralar Ercan İhalesi’nin Şartnamesi’nde var olan mükellefiyetidir. Yani müşavir firmanın görevli şirket tarafından ödenmesi mecburiyetidir. Ercan İhale Şartnamesi’nde bu madde çok açık, net bir şekilde var. İhale sonrasında imzalanan sözleşmede de var. Burada önemli olan, müşavir firmanın tespit edilmesinde, görevli şirketin herhangi bir şekilde rol almamasıdır.
    ‘Denetleyeni, nasıl olur da denetlenen öder’ denir ya… Burada gündeme getirilen argüman bu… Bu argümanı gündeme getirenler olayla ilgili bilgileri yok. Bu uygulama Türkiye’de de, AB’de de var. Önemli olan denetlenecek olan işletmeyi, denetlenecek işletmenin tespit etmemesidir. Denetleyecek işletme devlet adına yapacak, parasını da denetlenen ödeyecek.
    Şartnameyi alıp Ercan İhalesi’ne teklif veren şirketler, o şartnamede nasıl mükellefiyetleri olduğunu görerek, onun hesabını yaparak teklif verirler. Şimdi hatanın başladığı nokta geçmiş dönemde EK SÖZLEŞME 1 denilen bir Ek Sözleşme ile Şartname ve ana Sözleşmedeki mükellefiyetin ortadan kaldırılmasına yönelik hamledir. Görevli şirketin müşavir firmayı ödeme mükellefiyetini, herhalde Emrullah Turanlı o dönem talep etmiştir, ‘beni bundan kurtarın, ben böyle bir şey ödemeyim, niye ödemeyim’ diye, o dönem Başsavcılığın da içinde olduğu bir çalışma ile ki Başsavcılık yetkilisi de inkar etmiyor, ‘Evet biz bunu bu şekilde yaptık, çünkü bir de karşılında bir şeyler kazandık’ diyor… Neyse devletin kazandığı… Ama o şekilde bir ek sözleşme yaptılar ki, görevli şirketin müşavir firmayı ödeme mükellefiyetini ortadan kaldırmaya yönelik öyle bir kelimelendirme yaptılar ki onu da beceremediler, o mükellefiyet halen duruyor. Bizim Başsavcılık’taki görevli bugün halen bunu kabul etmiyor, bu mükellefiyetin ortadan kalktığına inanıyor ve iddia ediyor. Biz de kimsenin böyle bir hakkı olamaz diyoruz. İhale Şartnamesi ve ihaleyi kazananla yapılan ana sözleşmenin koşullarını daha sonra ek sözleşme ile ortadan kaldıramazsınız, değiştiremezsiniz çünkü bu ihaleye katılan diğer firmalara yönelik bir haksızlıktır. Onlar böyle bir tadilatın geleceğini bilmeden teklif verdiler, siz nasıl bunu kendi başınıza değiştirirsiniz…
     
  • Meltem Sonay: Bugün olduğu gibi…
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Bugün olduğu gibi… Ben o yüzden, her ikisine de tavır aldığım için bu problemleri yaşıyorum. Çünkü burada öyle bir mekanizma var ve bunun içerisine maalesef Ombudsman’ı da kattılar, o da halen daha görevli şirketin inanıyor ki görevli şirketin ödeme mükellefiyeti yoktur. Bal gibi var! Hukuktan gelen, yargıçlık yapan bir Ombudsman’ın bu kadar bariz, net bir ifadeyi görememesi inanılır gibi bir şey değil.
    Emrullah Turanlı’nın sözünü ettiği meblağlar ödemesi gereken meblağlardır. Bunu sanki Ömer Elmas kendisinden rüşvet istedi gibi çarpıtarak bir algı yaratmaya çalışmasıdır çirkin olan. Ve kendisinin de ödediği…
    Yani Ömer Elmas oturdu bir toplantıda, benim de bulunduğum bir ortamda gizli bir şeklide para talep etti, böyle bir şey söz konusu olamaz. Benim olduğum bir toplantıda kimse böyle bir talepte bulunamaz. Böyle bir talepte bulunmuş olsaydı Ömer Elmas’ı odadan ben atardım. Olamaz böyle bir şey. Ömer Elmas’ın da gündeme getirdiği, bizim de resmi yazılarımızla kendisinden talep edilen ödemeler vardır. Resmi yazışmalarla bu mükellefiyetinin olduğu kendisine söyledik. Gizli bir şey değil. Bunu sen ödeyeceksin dedik. Kendisi de iki defa ödeme yaptı…
     
  • Meltem Sonay: Kendisi belirttiğiniz gibi iki defa ödeme yaptıktan sonra, bu olay nasıl patlak verdi?
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Durdu… Kendisine o güne kadar yardımcı olup bu mükellefiyeti kaldırmış olduğunu söyleyenlere yaptığı şikayetlerle, ‘hani de beni kurtarmıştınız, bunlar beni ödemeye  mecbur ediyor’ şikayeti üzerine bu bana yönelik saldırı gündeme geldi.
    Tahsin Ertuğruloğlu sanki devletin parasını, 11 milyon 250 bin Dolar diye diye sanki KKTC’nin ödeyeceği bir paraymış bu ve ben ihale komisyonundan geçmeden kendimin elden teklif alarak belirlediğim bir şirkete devlet ödeyecekmiş gibi… Devletin bir kuruşluk bir mükellefiyeti yoktur. Şartname, sözleşme gereği yoktur. Tek bir sent dahi…
    O sözleşmenin ortadan kaldırılmasını talep edenler, yani müşavir firma ile Ulaştırma Bakanlığı arasındaki sözleşmenin iptalini talep edenler, farkında değil ki o iptal yapıldığı takdirde devlet mükellefiyet altına girecektir. Çünkü o sözleşmenin içerisinde bir madde var, haksız fesihte devlet ödemek mecburiyetinde kalır.
    Bu konunun detayını bilmeyen, öğrenmeye zahmet etmeyen, sadece Tahsin Ertuğruloğlu’nu şu veya bu şeklide karalama, yıpratma hevesine bu işi koro haline katılan çıkarlarına çomak soktuğum için bu arkadaşların yaratmaya çalıştığı algı operasyonu bugün başlamadı.
    Emrullah Turanlı niye çıktı da bugün bunları söylüyor… Geçen gün Meclis’te benim kendisine yönelik eleştirim ve 4 yıl daha uzatılmasına eleştirim ve yazılarımla ortaya koyduğum tavır, kendisine yönelik samimiyetsizliğini, devleti hiçe saydığını ortaya koyan eleştirilerime karşılık aklınca bana cevap veriyor.
    Hiçbir iddiasını asla ve asla kabul etmiyorum. Bunları gündeme getirebilmesine çanak tutan, kendi içimizdeki, KKTC içerisindeki çeşitli görevlerde olan arkadaşlarımızı da en az Emrullah Turanlı kadar kınıyorum. Hiçbir iddiası doğru değildir. Kendisinden hiçbir kişi rüşvet talep etmiş değildir, kendisi teklif etmiştir Ömer Elmas’a ‘ben bu parayı resmi vermeyeyim, açıktan vereyim’ diye. Ömer Elmas’ın da cevabı kendisine ‘ne münasebet bu senin ödememen gereken bir para değil ki açıktan veriyor görünesin, resmi yollarla ödeyeceksin’ olmuştur. Ömer Elmas’ın kendisi ile yaptığı görüşmelerde, Ömer Elmas’ın duyduğu rahatsızlık neticesinde müşavir firmaya KKTC’de şirket kurdurmuştur, sırf o şirket burada mali denetime tabi olsun diye, KKTC’de şirket olarak tescil edilmiştir. Ödenen iki ödeme de bir hesapta dondurulmuştur, kullanılmamıştır.
    İstanbul’daki görüşmelerinde ‘Ben burayı resmi yollardan değil açıktan ödeyeyim, çünkü ortağım bana hesap soracaktır’ demiştir. Terminal Yapı yani…
    Bana da başka bir aracıyla, ‘Bu para çok yüksek, ben 100-150 bin Dolar’ı bakana vereyim de bu konu kapansın’ diye teklif de getirtmiştir.

Bakan Ertuğruloğlu:
'Benim yaptığım hata şu, kendimi korumaya almadım'

  • Mert Özdağ: Tartışma, ihaleyi neden İhale Komisyonu üzerinden yapmadığınızda başlıyor Sayın Bakan… Niye böyle bir yol izlemediniz?
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Devletin ödeyeceği bir para değil. Ben bunu dönemin Maliye Bakanı Birikim Özgür’e de defalarca sordum, kaç defa da Meclis Kürsüsü’nden izah ettim. Dedim ki ben sana gelsem, İhale Komisyonu üzerinden yapalım desem, ‘Benimle ne alakası var’ diyecektin. Devletin ödemeyeceği bir paranın ihalesini Merkezi İhale Komisyonu’nun yapmaya ne hakkı var… Bu hep göz ardı ediliyor…
     
  • Meltem Sonay: O dönem de çok tartışıldı, bugün de halen tartışılmaya devam ediyor… O dönem böyle bir denetim için adım attığınızı önceden açıklamadınız, günün sonunda ‘Tahsin Ertuğruloğlu  seçtiği bir kişiye denetim için 11 milyon verdi’ gibi oldu… Bugün baktığınızda bu konuyla ilgili sizin bir hatanız, pişmanlığınız yok mu?
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Benim yaptığım hata şu, kendimi korumaya almadım. Emrullah Turanlı’yı yapması gerekeni yapması adına istememesine rağmen yaptırma adına, aman bir şekilde beni suçlarlarsa, kendimi nasıl koruyacağım diye hiç düşünmedim…
    Ve ihalesiz yaptığım iddiasının da tamamen yalan olduğunu söyleyerek kendimi hep izah ettim. İhaleyi yaptım ben, elden teklif aldım, süratle aldım çünkü Emrullah Turanlı’nın bu konudan, hangi şirketler olduğundan hiç haberi olmaması gerekiyordu. 3 firmadan teklif aldım, biri teşekkür etti… Diğer ikisinden düşük verene verdik.
    Ercan şimdi gerçekten denetimsiz gidiyor. Ercan denetlenmiyor.

'Ben her kavgamda yalnız kalırım'

  • Meltem Sonay: Sanki çok yalnız kaldınız bu konuda…
  • Tahsin Ertuğruloğlu : Ben her kavgamda yalnız kalırım. Söyleyin bana bütün siyasi hayatım mücadelelerle, kavgayla geçti neresinde beraberdim birileriyle…
     
  • Mert ÖZDAĞ: Sayın Bakan niçin hukuki yolu seçmediniz? Sonuçta bir bakansınız… İcranın başındasınız.
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Ben bu göreve geldiğimde öyle bir ortam buldum ki, bu kavgada güvenebileceğim bir ortam yok. Kime güveneyim?..
    Göreve geldiğimde Emrullah Turanlı ile görüştüm. Kendisinin nasıl biri olduğunu ilk görüşmede anladım, arkasına ortağı geldi onların argümanlarını da gördüm. 3 yıl geçmişti ve ortada bir Ercan inşaatı da yok. Sesini çıkaran biri de yok ama… Var mıydı? Şimdiki gibi Ercan o günlerde medyada bu kadar ön planda bir konu muydu? Biri itiraz ediyor muydu? Niye yapılmıyor diye itiraz eden de yok. Siyaset sessiz, hukuk sessiz, medya sessiz, ben de ilgili bakan… Benim bütün derdim havaalanını bitirtmek. Ortağı gelip diyor ki ‘feshedin çünkü bu adam yanlış adam, bizi de attı dışarı, devleti de çalıyor’… Dedim ki siz aranızda kavga varsa gidin Türkiye’de çözün… Ben burada bu havaalanını bitirtmek isterim ama bitirirken de denetlenecek. Kime gidip yardım isteyebilirdim? Sessiz kalmış yapıya mı? Ercan’da bu oynanan oyuna gözünü kapayan yapıya mı? Gerek siyaset, gerek medya, gerek hukuk… Kimse sessini çıkarmıyordu…

'O kadar çok insan bu yapılan yanlışlıktan nemalanıyor ki'

  • Mert Özdağ: Üyesi olduğunuz kabineden ve Başbakanlık’tan bahsediyorsunuz…Bir bütünlükten bahsediyorsunuz ama icra makamında olan sizlersiniz…
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Sadece onlar değil, bütün yapı… Benim o dönem olduğum hükümetten hiçbir şikayetim yok. Bütün samimiyetimle söylüyorum, tam tersine o günkü hükümet bana aslında sahip çıktı. Benim böyle bir gaflet içerisine düşmeyeceğimi o arkadaşlar çok iyi bilirdi.
    Benim bu havaalanını gerçekten yaptırtma adına hareket ettiğimi, devlete bir kuruş ödetmeden ama çıkarılan Bakanlar Kurulu kararı da oydu, hatırlarsınız… Bana verilen yetki, kamu- özel ortaklığı çerçevesinde Maliye’ye herhangi bir külfet yaratmamak koşulu ile denetimi yaptırtmaktı. Dolayısı ile benim o günkü hükümetten bir şikayetim yok… Ama olay o günkü Hükümet’in boyunu da aşan bir olaydı. Düzenin genel yapısı itibarıyla… Halen da aynı sıkıntı gidiyor. O kadar çok insan bu yapılan yanlışlıktan nemalanıyor ki, buna çomak sokmaya çalıştığınız anda bir orkestra halinde üzerinize çullanırlar. Yaşanan budur… Kendini mağdur göstermeye çalışan bir adamdan bahsediyoruz. Bu adamın kim olduğunu herkes bilir, Türkiye’de de sorun, burada da sorun bilinir… Benim de kim olduğumu herkes bilir. Aslında başında da dediğim gibi cevap bile vermeye değmeyen biri ve iddiaları… Mecburen bunları tekrar, tekrar anlatmak durumunda kalıyorum. Birilerinin maksadı da bu… Birilerinin kişisel, siyasi, maddi çıkarları neyse, birilerinin hesabı da bu…

'Bir ön yargı ile vur!.. O uğraşsın…  İhale yanlış şirkete verildi'

  • Meltem Sonay:  Ortaya koyduğunuz bir itirazla konu yeniden bu kadar gündem oldu… Sözleşmede 4 yıllık bir uzatma söz konusu, siz Meclis Kürsüsü’nden ‘Bakanlar Kurulu’nda kriz’ gibi algılanmamasını istediğinizi söylediniz ancak bu konuyla ilgili Bakanlar Kurulu’nda sizin toplantıyı terkinize varan ciddi tartışmalar olduğu iddiaları var… Gelinen aşamada da sizin reddinize karşın alınan bir karar ve Hükümet’te, özellikle de Başbakan’da bir sessizlik var… Nedir Hükümet’te durum?
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Yok öyle bir şey yok… Önerge gündeme geldiği gün o gün karar altına alınmasına  itirazım olduğunu ve inceletmem gerektiğini söyleyerek konuyu beklettim. 2 Mayıs tarihli Bakanlar Kurulu... İncelettim ve 5 Mayıs tarihinde yazı yazdım Başbakana, bütün bakanlara ve Başsavcılığa denetim yaptım. 7 düzeltme yapılaması gerektiğini, bu düzeltmeler yapıldığı taktirde onay vereceğimi söyledim. 8 Mayıs’ta ayrıldım, 9 Mayıs’taki toplantıya katılamadım. 16’sındaki Bakanlar Kurulu toplantısına gittim, bana alınan karar verildi. Karar baktığımda talep ettiğim 7 değişiklikten sadece 3’ünün yapıldığını, ki o 3’ünün ben yazmasam da yapılması gereken teknik, bariz hatalardı, ama esas öze yönelik 4 önerinin hiç kaale dahi alınmadığını gördüm. Üstelik de karar alma tarihinin 2 Mayıs olarak gösterildiğini görünce dönüp tekrar bir mektup yazdım, 22 Mayıs tarihli. Dedim ki böyle bir karar alınmasında ısrar varsa, benim buna yasal ve ciddi itirazım var, hiç olmazsa bu kararın tarihini katılmadığım toplantı olarak düzeltin.
    Bu kimin bilerek hatasıydı bilmiyorum… Ama benim 2 Mayıs’ta bu karar alınmamalı diye beklettiğim bir realite. 5’indeki itirazım, sonra 9’unda ben olmadığım bir toplantıda geçiyor ama 2’sinde alınmış bir karar gibi geçiyor. Bunun düzeltilmesini istedim, düzelttiler de. Geçen şekli ile yine itirazım var çünkü esas düzeltilmesi gereken o 4 unsur duruyor.
    Sözleşmenin imzalandığını Meclis’teki tartışmalarda öğrendim, bu da çarpıtılıyor, bakan bilmiyor muydu böyle bir şeyi diye... Konuyu biliyorum, iki tane de yazım var ama bütün bunarın sonrasında sözleşmenin gerçekten imzalanmış olduğunu bilmiyordum. Ve gazetelerde T&T’nin Ercan Müdürü’nün ‘Ben bir şey imzalamadım’ diye beyanatını da okudum. Dolayısıyla imzalanmadığını zannediyordum. 
    Olay bunlar değil… Kimse maalesef işin gerçeği ile ilgilenmiyor, hep bir algı operasyonu ile birilerinin çıkarlarının beslenmesine katkı koyuyor, o kadar. Yeter ki bu arada da bu problem çıkaran insanlar da arada temizlensin, şaibelendirilsin. Üzücü olan bu… Böyle bir düşünce yapısı içerisinde olan insanların KKTC’de bu kadar etkili olması, üzücü olan bu. İşin gerçeği ile kimse ilgilenmiyor maalesef. Bir ön yargı ile vur!.. O uğraşsın…
    İhale yanlış şirkete verildi.

'Bana yaptığı bütün teklifleri reddettim'

  • Mert Özdağ: Bir kargaşa var, hukuki, siyasi yönü var… Ne olacak şimdi Sayın Bakan?
  • Tahsin Ertuğruloğlu : Bu kargaşa devam eder herhalde… Emrullah Turanlı hayatta en son istediği iki şeyi kendisine yaptırmaya çalışan biri olan beni hedefe koydu. Nedir istemediği iki şey, biri denetlenmek, diğeri de ödemek. Bu ikisini de kendisine yaptırmaya çalışan ben, bana yaptığı bütün teklifleri reddeden ben…
     
  • Mert Özdağ: Rüşvet teklifinden mi bahsediyorsunuz?
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Evet!.. ‘Emret bakanım, maddi, manevi ne istersen’ diyen adam ne demek istiyor. Sonra, ihale ile belirlediğimiz şirketin teklifinde olan para fazladır ben 100-150 bini bakana vereyim de bu iş kapansın diyen adam ne demek istiyor?.. Şimdi denetlenmiyor, para da ödemiyor… Tam tersine para kazanıyor Ercan’da.
     
  • Mert Özdağ: ‘Beni Türkiye Cumhuriyeti, Maliye Bakanlığı denetliyor’ dedi…
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Maliye Bakanlığı burayı nasıl denetliyor anlamadım… Bizim Maliye Bakanlığı mı?.. KKTC Siyaseti ve bürokrasisi benim cebimdedir diyen adamdan bahsediyoruz. Kim ne iddia ederse etsin, Ercan Havaalanı inşaatı da denetlenmiyor, mali yapısı da denetlenmiyor. Denetleniyor gibi gösterilmeye çalışılabilir. Ben sağlıklı bir denetim olduğuna inanmıyorum, çünkü Emrullah Turanlı’yı tanıyorum. Asla gerçek ciro üzerinden paylaşıma gitmemiştir.
     
  • Mert Özdağ: Bu da sözleşmeye aykırı değil mi?
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Ödememesi de aykırıdır… Önemli olan ona bu fırsatı tanıyan bizim kendi içimizdeki mekanizmadır, buna çanak tutan arkadaşlarımız. Bu işin içinde siyasette vardır, iş adamı da vardır, medya da vardır, hukukçu da vardır.
    Emrullah Turanlı şu anda da, benden önceki dönemde de istediği yapıdadır. Bir şikayeti yoktur, şikayeti benim dönemimde gerçekleşti, çünkü farklı yaklaşım gördü.
    Ben o dönemlerde gittim, Türkiye Ulaştırma Bakanı’na dedim ki buraya bir denetleme isterim dedim, Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nden bir ekip gönderin, burayı 24 saat gönderecek ama… Öyle bir ekibimiz yok, gönderemeyiz ama talebiniz üzerine arada bir göndeririz dediler, yeterli değil dedim.
    Büyükelçiliğe müşavir firmayı öder misiniz diye yazdım… Bu işle ilgili belgeler önümüze zaman içerisinde, özellikle Ömer Elmas’ın talep etmesiyle getirildi. Yazı yazdık kendilerine, parayı istedik, yine yazdık. Şimdi Ombudsman’da var diyor. Yazılar gizli saklı değildi. Ne var Ombudsman’da bizim yazılarımız mı var? Varsa var, yazılarda biz rüşvet mi istedik? Devletin tek bir sent ödemeyeceği bir mükellefiyetten bahsediyoruz.
    Konu başından beri hep çarpıtılmıştır.

'O dönem UBP'den de atılmış bir milletvekiliydim'

  • Mert Özdağ: Sayın Bakan, siz Türkiye'deki siyasetçilerle iyi ilişkileri olan bir siyasisiniz. Son bu yaşanan durumla ilgili Türkiye’dekiler ne düşünüyor, olumlu veya olumsuz bir tepki aldınız mı?
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Son yaşananlarla ilgili, sizin gazetenizde çıkan iddialarla ilgili olarak Türkiye’de birileri ile görüşmüş değilim. Görüşmem de gerekmez, çünkü daha önceki süreçlerden biliyorlar. Yani bakın bu ihale bağlandığı zaman ben hükümette olan birisi değildim. Hatta o dönem UBP'den de atılmış bir milletvekiliydim. Ve bu ihale bağlandığı zaman Türkiye’deki tanıdıklarım 'Nasıl oldu da bu ihaleyi bu adama verdiniz' diye tepki gösterdiler.  Tanıyor musunuz bu adamı diye sordular. Yani başından beri hep soru işaretleri olmuştur bu işletme ve bu kişiyle ilgili… Türkiye’den gelmiştir bu ikazlar bize!.. Kime verdiğinizin farkında mısınız diye sordular. Dedim ki benim hiçbir alakam yok, hükümet partisin vekili de değilim .
     
  • Mert Özdağ: Tabii sonradan önünüzde buldunuz konuyu…
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Evet önümde buldum. Doğruyu yaptırtmaya çalışınca kötü adam oldum. Doğruyu yaptırtmayacaksınız. Çünkü yapılan yanlışta birileri menfaat sağlıyor. Yanlışın devamından nemalanıyorlar. Bu yanlışı düzeltmeye kalktığınız anda birinin ayağına basmış oluyorsunuz. Ayağına bastığınız zaman da bütün kadroyu üzerinize saldırtıyorlar. Ve olayın detayını inceliğini bilmeden bir önyargıyla bütün orkestra üzerinize saldırıyor. Bütün olay bu.

'Bu ihale daha uzun yıllar araştırılması lazım'

  • Mert Özdağ: Peki Sayın Bakan, ne olacak şimdi?
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Bu iş burada bitmez. Geçen gün mecliste de söyledim. Ercan İhalesi'ni Araştırma Komitesi'nin görev süresini doldurmamalı, görevine araştırmaya devam etmeli. Bu ihale daha uzun yıllar araştırılması lazım. Bu arkadaş böyle bir arkadaş. Devamlı problem yaratır, davalaşır, problem yaratır, dava açar. Böyle bir tip. Ben kendisine sordum neden bu kadar dava açıyorsun diye… KDV'yi de ödemekten kaçıyordu. Diyorum ki 25 sene bizimlesin, neden bu kadar dava açıyorsun. Cevapla diyor ki 'Bakanım ben hakkımı aramak için PKK'ya mı başvuruyorum? Sizin mahkemelerinize gidiyorum. Böyle bir pişkinlik. Davayı da kaybetti. Ama adamın yapısı bu!. Şimdi bu 4 yıl uzatmayla ilgili davalarını geri çekecekmiş. Niye çekiyorsun? Git davaya! Kar kaybına sebep olmuşuz. Haklıysan git davaya, kazanırsın. Dava açmayla korkutuyor burayı… Dava açınca aman desinler. Aslında devlet de hatalı araziyi tam temiz vermeyerek. Asker kaldırılmadı, ağaçlar temizlenmedi, hangar, çiftlik yerinde falan filan… Ama bu Emrullah Turanlı'ya inşaata başlamama nedeni olamaz. Verilen arazi işe başlamasına yeterliydi. Ama fırsatçılık yaptı. Madem ki bana araziyi tam teslim etmediler ben de yatayım diye düşündü. Mevcut terminali kiralayarak hiçbir yatırım yapmadan para kazanayım, düşünce bu!.. Buna gelip çomak sokan ben! Ercan'ı bitirmemiz gerekir diyen ben. Ortağını da tersleyen ben. Ortağı da ihaleyi feshet diyor. O da bambaşka problemler yaratır, olayı uzatır. Benim derdim havaalanını bitirelim, ama olmuyor. Az mı uğraştı havaalanına müşteri bulup satıp kaçmak için… Ama bulamadı.  
    2016 Aralık'ında bitmesi lazımdı Ercan… Şimdi 4 sene daha uzattılar. 4 sene uzatıldığında ne kadar büyük bir meblağ olanak tanınmıştır kendisine, bunun hesabını yaptı mı birileri? Kaç para kazanıyor Ercan’da? Gelen giden yolcudan kazanacağını zor saklar, o bellidir. Ama o kiralarda gerçekten aldığı paraya göre mi ciro gösterir yoksa göstermelik bir kira parası üzerinden mi ciro gösterir? Bunu kim denetleyecek? Mümkün bunu denetlemek? Bizim burada birilerinin bunu denetlemesi mümkün mü? Daha ne oyunlar var! Böyle bir insan burada maalesef kendisine destek olan bir çevre de buluyor. Ne acıdır. Acı olan bu…
     
  • Meltem Sonay: Hükümet ve Bakanlar Kurulu ile ilgili sorumu yineleyerek sormak isterim ki; sizin çok ciddi bir tavrınız var. Ama Bakanlar Kurulu'nun da size rağmen bir kararı var. Bir de sessizlik var. Nedir, gerçekten bir sıkıntı yok mudur? Bu yönde de ciddi iddialar var. Sadece bir fikir ayrılığı mıdır bu?
  • Tahsin Ertuğruloğlu: Benim için sadece bir fikir ayrılığıdır. Benim için önemli olan bu yanlış kararın (Ercan Sözleşmesini 4 yıl daha uzatma kararının) altında imzası olan bir bakan olmamamdır. Ve itirazımı kayda geçirmiş olmamdır. Daha önceki süreçte kendimi korumaya almadan dalmıştım bu mücadele içerisine… Bu kez böyle bir konu önüme gelince kendimi güvenceye almak için itirazımı yazılı kayda geçirdim. Benim için önemli olan bu. Çünkü bu işin sorumluluğu bitmez. Bu sorumluluk gelecek elbet birilerini bulacak. Bu öyle basit bir mesele değil. O yüzden Ercan Araştırma Komitesi görevini sonlandırmamalı. Emrullah Turanlı bu işin içinde olduğu sürece Ercan her gün mercek altında olması lazım. Her gün… Yazık…

 

Fotoğraflar: Levent ÖZDAĞ

 

 

 

İlgili Haberler

Röportaj Haberleri