Ada’da İngiliz sömürgesi varken dahi Kıbrıslı Türkler “Atatürk Türkiye’sini” kutlardı.
Kendi bayramı gibi kutlardı, 29 Ekim’i…
Evine bayrak asardı, zorla değil, zora rağmen…
“Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur” sözleri yansırken Türkiye Meclisi’ne, Kıbrıslılar yine de kutlardı.
Şimdi Türkiye kutluyor Kıbrıs’ta kendi bayramını!
Elinde “bayracık” yürüsün diye de Cumhurbaşkanı seçtiriyor.
Kıbrıslı Türkler uzaktan izliyor.
Hissetmiyor.
Törenlere “davetli protokol” kadar insan gidiyor bir de “mensuplar” çağrılıyor.
TC Elçiliği eliyle “organize” kutlamalar yapılıyor, öyle doğalından, içten, samimi bir sevinç akmıyor sokağa…
* * *
Nereden nereye gelindiği umarım anlaşılır!
Sanmam ya…
Öyle olsa “davet”e gerek kalmaz zaten!
“Yasaklı davetli listesi” oluşmaz.
Olabildiğince “yapay” bir gösteriye dönüşmez tarihi yakınlık…
Ne demiş atalarımız:
“Rüzgar eken, fırtına biçer.”
Öyle olsa fırtına biçilmezdi yabancılaşan, saygısız gözlerde…
* * *
Büyükelçi’den direksiyonu kıralım ve gelelim “seçtirilmişlik sendromu” yaşayan Tatar’a…
Gün gelecek yüzüne bakacağı bir Kıbrıslı bulamayacak.
Kıbrıs’ta asırlarca birlikte yaşayan, üreten, etkileşen, paylaşan, karışan, sevişen, savaşan; bağ bozan, hasada duran, denizden ağ çeken, kederlenen ve aynı mendilin ucundan sirto tutan insanların ortak bir üst kimlik oluşturabileceğine inanmıyor.
“Birlikte yaşayamayız” diyor.
Yaşadık geçmişte…
Yine yaşarız…
Ne o kadar ilkeliz, ne böylesine ırkçı…
Milliyetçilik tam bir illettir ve ırkçılığa dönüşür zamanla…
Tatar, Kıbrıs’ta bir başka dili konuşan insanlara karşı tam bir “nefret dili” ile konuşuyor.
Milliyetçilikten ırkçılığa doğru yürüyor son sürat ve en acısı, temsil ettiğini söylediği kendi toplumunun dahi yarıya yakınını düşmanlaştırıyor.
* * *
Yurt değil ırk seviyorlar.
İnsan değil soy!
Yurttaşlık hakkına inanmıyorlar.
Bölüyor, ayrıştırıyor, dışlıyorlar.
“Devlet” dedikleri “Derebeylik…”
* * *
O küflü düşlerinizle kirlettiğiniz bu coğrafya yine de yıkayacak yüzünü, uyanacak ışıklı bir sabaha, toprak barışacak yüreğiyle illaki…
Siz yenileceksiniz…
Nefret, hınç, kin yenilecek sizinle…
Yeni çocuklar doğacak göğe benzeyen, tertemiz, rengarenk, çok dilli, yeni sabahlar doğacak.