“Kültür Dairesi ‘müdürlüğü’nden fiilen 5 isim maaş alıyor” diye yazmıştım.
Ve demiştim ki, “En zengin devletler dahi bu kadar ‘bonkör’ olamaz…”
144 ‘müşaviri’ adlı ‘üst düzey oturan’ kim çekebilir ki?
***
Bu yazım, hem sosyal medyada hem de farklı mecralarda öylesine çok tartışıldı ki, telefonlar susmadı, mesajlar peş peşe geldi.
Elbette bir köşe yazarının en büyük hazzı bu, okunmak, tartışılmak…
***
Ama ‘takıldığım’ nokta şu ki; bu kadar büyük bir tepki varsa, bu tepki niye bir ‘kamuoyu baskısı’na dönüşmüyor.
Neredeyse 40 senedir sistem bu!..
Müdür, müsteşar, ‘üst düzey’ atamaları topluma ‘yön verecek’ isimlerin seçimi için yapılmıyor!..
Amaç ‘hatırlı’ isimleri bu ‘saadet zinciri’ne katmak…
İyi de salt bu ‘savurganlık’ değişsin diye kaç ‘toplumsal eylem’ var hatırladığınız?
Genelde ‘bireysel talepler’in başına ya da kıçına ‘eklemleniyor’ bu yönde söylemler…
Ama genelde, eğer bir ‘eylem’ varsa ya ‘ödenek’tir mesele, ya ‘mesai’, ya da ‘istihdam, kadro’ falan…
Bir ‘torba’ laf söylense de ‘özü’ bilinir...
***
Kimseler ‘müşavirlik sistemi sonlanana kadar sokaktayız’ demiyor.
Elli liralık ödenek kesilse kıyamet kopuyor ancak her bakanlıkta, dairede, en az üç kişi, aynı görev için ‘fiilen’ maaş çekiyor.
***
Birisi yazdı, “Türkiye ödüyor, biz ödemiyoruz ki, o nedenle ses çıkmıyor.”
Doğru, bir kısmını Türkiye ödeyebilir.
Ama yüzde 60’ını yani fazlasını ‘biz’ ödüyoruz.
Emekçiler…
Vergilerimizle ödüyoruz.
Olmadı ‘fonlar’la ‘zamlar’la ödüyoruz.
Eninde sonunda bizim cebimizden, yaşam kalitemizden eksiliyor…
Eğitimden kesiliyor…
Sağlıktan kesiliyor…
Altyapıdan eksiliyor…
***
Telefonlar, mesajlar yağıyor dedim ya!..
Kültür Dairesi Müdürlüğü’nden şu an 5 isim ‘fiilen’ maaş alıyor demiştim.
Sayıyorlar bana…
Falan daire 4 müdür, filanca bakanlık 3 müsteşar, bir diğeri 4, öteki 3, beriki 5!..
Dehşet…
İnsanlar ‘sayıyor’ ben ‘saydırıyorum’…
Böyle memleketin…
Böyle sistemin...
Gelmişini… Geçmişini…
Yazık be!.. Yazık…