SAATİ DE BÖLDÜK

Sami Özuslu

Ah ah Yorgo…

Saat 18.00 demiştik, değil mi?
Ben 18.00’de geldim.
Ama sen de haklısın. Sen de 18.00’de geldin.
Ne sen geç kaldın, ne ben erken geldim.
Ne ki, yüzeli metrelik ‘sınır’ın ötesinde saatler de farklı artık!
‘Bizim taraf’ta 19.00’du.
Sizde 18.00…
İki adımlık yol, ama 1 saatlik fark!..

***

Ah Yorgo ah…

Bizi hep böldüler.
İlk değil ki bu…
Toprağımızı böldüler mesela…
Havamızı da…
Uçakların da ‘yeşil hat’tı var gökte!..
Denizimizi elbette…
Zihinlerde bölündük en çok da…
‘Düşman’ dediler sizinkiler, bizim için…
Sizi ‘düşman’ bellettiler bize de, bizimkiler…
Şiirler, marşlar ezberlettiler bize de, size de…
Böldüler şiirlerimizi…

***

Ah Yorgo ah…
Saatlerimiz mi kalmıştı bölünmemiş?
Yok, eskiden de bölmüşlerdi.
O zamanlar kapalıydı geçişler, gidişler…
Fark etmedik o yüzden pek…
‘Yeşil Hat’ duvardı, ötesi yasaktı.
İn mi yaşar ötede, cin mi, hayal edemezdi o zaman çocuklar…
‘İşgal altındaki bölge’lerdeydik, hepimiz de…
Sizinki de ‘işgal’di, bizimki de…
Ne bilirdik kan damlayan kitaplarda yazılanlardan başka?
Konuşmazdı insanlar, teşkilat meşkilat, yemin falan diye…
Çok sonra açıldı gözler, konuştu ağızlar.
Lakin böldüler bizi yine de…

***

Ah Yorgo ah…
Saatimiz de ayrı artık.
Ben 18.00’de geldiğimde, sende saat 17.00 olacak.
‘Kıbrıs saati’nin namı var, bilirsin.
Hep ‘geç’ kalırız zira…
Avrupalı ne bilsin, geç kalmanın tadını!..
Kızıyorlar bize hep, “Yine geç kaldınız Kıbrıslılar” diye…
Türk de, Rum da olsa fark etmez.
Kıbrıslı ‘geç kalır’, değil mi?
Bak, şimdi birimiz daha geç kalacağız ama…
‘Geç kalma keyfimizi’ de kaçırdılar yani…

***

Ah Yorgo!..
Bölüne bölüne uzaklaşıyoruz.
Tadı kaçıyor bu adanın daha fazla…
Yetti çünkü bunca bölünmüşlük!..
Daha ne kadar bölüneceğiz, ne kadar dağılacağız ki biz?
Saatleri mi durdursak?
Ne dersin?