Geçtiğimiz günlerde Almanya’da Die Zeit gazetesi ilginç bir kamuoyu yoklaması yayınladı. “Sadece kadınlar karar verseydi Almanya nasıl bir ülke olurdu?” sorusuna yanıt arayan bu ilginç anket, siyasetten futbola, müzikten cinselliğe kadar geniş bir alanı kapsıyor. Sonuçlar epeyce düşündürücüdür. Ülkeyi kadınlar yönetseydi, bazı şeyler gerçekten farklı olacaktı.
Örneğin sadece kadınlar oy kullansaydı, aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AFD) partisi bugünkü gücüne sahip olmayacaktı. Hatta güçlü bir sosyal demokrasi geleneği olan Bremen eyaletinde barajı aşıp parlamentoya giremeyecekti.
Park evleri ve yerlerinde küçük arabalara daha fazla rastlayacaktık, çünkü kadınlar gösterişten uzak, küçük arabalar kullanmaktan hoşlanıyorlar. Erkeklerden farklı olarak, hava atmak ve kendilerini “çekici” kılmak için araba satın almazlar. Ayrıca, sürat delisi olmadıkları için daha az kaza olacaktı. Otoyollarda azami sürat 130 km’yi geçmeyecekti.
Biyolojik ürünler daha fazla tüketilecekti, çünkü kadınlar sağlıklı beslenmeyi önemsiyorlar. Genellikle taze sebze ve meyve tercih ediyorlar.
Erkekler beş şişe bira alırken, kadınlar sadece bir şişe bira alıyorlar.
Televizyon programlarında pek bir değişiklik olmayacaktı. Örneğin, erkeklerin tahmininin tersine, haber programları azalmayacaktı, çünkü kadınlar da erkekler kadar haber izlemeye meraklıdırlar.
Cinsel yaşamda, bazı pozisyon tercihleri farklı olmakla beraber, esaslı bir değişiklik görülmeyecekti. Erkeklerle kadınlar benzer cinsel fantezilere sahiptirler. Her ikisinde de yatakta “üçüncü kişi” fantezisi güçlüdür!
Çalışma saatleri haftada 28 saatle sınırlandırılacak (erkekler 35 saatlik çalışma haftasını tercih ediyorlar), eşit işe eşit ücret politikası mutlaka uygulanacaktı.
Kadınların sadece üçte biri ev işi ve çocuk bakımında erkeklerle eşit paylaşımı savunuyorlar.
Çocuk bakımı büyük oranda kadınlara düşüyor. Çocuklu ailelerin %45’inde erkekler tam zamanlı, kadınlar ise yarı mesai çalışıyor. Ailelerin sadece beşte birinde eşler tam zamanlı olarak çalışıyor. Kadınlar dışarıda tam zamanlı çalıştığı için evde çocuk bakan erkeklerin oranı %4 ile sınırlı kalıyor.
Doğum oranlarında önemli bir değişiklik olmayacaktı. Çocuk sahibi olmayı kadınlar (%84) erkeklerden (%76) daha fazla istemelerine rağmen, meslek icrası ile çocuk sahibi olmanın başka ülkelerde olduğu gibi Almanya’da da belli zorlukları var.
Kadınların karar verdiği bir ortamda fakirlere, yaşlılara ve muhtaç kimselere yaklaşım daha olumlu olacaktı. Çünkü kadınlar erkeklerden farklı olarak, güç istenci ve hırstan çok, merhamet duygusuyla hareket ediyorlar.
Erkeklerin hiçbir şey yapmadığı bir ortamda suç olaylarında büyük azalma görülecekti, çünkü dört erkeğe karşı sadece bir kadın suç olaylarına karışıyor. Fakat çocuk cinayetleri ve bakıcılık görevini kötüye kullanma gibi suçlarda azalma görülmeyecekti, çünkü bu suçların yarıdan fazlası kadınlar tarafından işleniyor. Belli ki, çocuklarla kim daha fazla ilgileniyorsa, onlara daha fazla zarar verebiliyor.
Kadınlar vurdulu kırdılı filmlerden hoşlanmıyor. Daha çok, şiddet içermeyen aile ve biyografi filmleri izlemeyi tercih ediyorlar. Haliyle, bu tür filmlerin dolaşımı çoğalacaktı.
Futbola kadınlar arasında da ilgi yüksektir. Futbol kulüplerinin facebooklarını ziyaret edenlerin üçte biri kadındır. Fakat kadınların birinci tercihi, erkeklerden farklı olarak, FC. Bayern kulübü değildir.
Evet, kadınların yönettiği Almanya erkeklerinkinden daha farklı olacaktı.
Kuşkusuz, bu türden anket çalışmaları günümüzün başat koşullarında yapıldığı için, toplumsal koşullandırmalar ister istemez sonuca etki ediyor. Kadınlar ve erkekler arasındaki farklılığı “doğal” sayan bir anlayışın yaygın olduğu, kadınlarla erkeklere ayrı ayrı rollerin biçildiği bir dünyadır bu. Böyle bir dünyada hayali de olsa kadınların bir defaya mahsus söz sahibi olmaları, kadınlarla erkekler arasında, eğer varsa, gerçek farklılıkların ortaya çıkmasına fazla imkan tanımıyor. Çünkü benzerlikler ve/veya farklılıklar ancak kadınlar aleyhine işleyen güç ilişkilerinin son bulmasıyla su yüzüne çıkabilir.