UBP-DP işbirliğini Yenidüzen’e değerlendiren milletvekilleri, ‘hükümet zora girer’ demişler.
Hükümet zaten daha kurulmadan ‘zordaydı’!
Ta en başından böyleydi bu.
28 Temmuz gecesi, sandıklar açılıp da sonuçlar ortaya çıktığı andan itibaren, gidilecek köyün yolları belliydi.
Ve UBP ile DP’nin önce belediye seçimlerinde, sonra da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde işbirliğine gideceğinin sinyalleri de ta en başından itibaren verilmekteydi.
CTP’nin de ta o günlerde, söz konusu işbirliğine yönelik hazırlıkların kokusunu alamamış olması mümkün mü?
CTP, DP ile hükümet kurmaya karar verirken, ilerde böylesi bir durumla karşı karşıya kalacağını tahmin etmiyor muydu?
***
Bu işbirliğinin nihai hedefi ortada; 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimi ve tabii müzakere süreci.
Ama şimdi oturup da ‘niye?’ sorusuyla başlayan yorumlar yapmanın ne bir anlamı var ne de mantığı.
Sağ partiler, Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek aday etrafında bir işbirliği yapacaklarsa, bunu elbette diğer siyasi çevrelere soracak değiller.
UBP ve DP, pek tabii ki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Eroğlu’nu destekleme kararı alabilirler.
Bu onların kararıdır ve bunu sorgulamak, yelpazenin öte yanına düşmez.
Bu duruş sorgulanacaksa eğer, bunu yapması gerekenler, o iki partinin tabanlarıdır.
UBP ve DP tabanları Eroğlu isminden, Eroğlu’nun Kıbrıs sorunuyla ilgili duruşundan ve de söyleminden memnunsa, gerisi laf-ü güzaf.
Yelpazenin öte yanının bu noktada yapması gereken, kendi duruşunu sorgulaması ve netleştirmesidir.
***
UBP ile DP’nin ittifak arayışları, en saf olanlarımız için dahi sürpriz değil.
Dolayısıyla CTP, DP ile hükümet ortaklığı yapmaya karar verdiği gün, bu ittifak ihtimalini de alıp kabul etmiş demektir.
Ha hükümet ortağı olarak DP’yi değil de UBP’yi seçmiş olsaydı da durumda bir değişiklik olmazdı.
Sağ partiler için farklı siyasi manevraların belirlenmesi ihtiyacını doğuracak tek seçenek, CTP’nin muhalefette kalmayı tercih etmesi olurdu.
Oysa CTP, kendi yönetim kademelerinde gerekli değerlendirmeleri yaparak ve yine kendince birtakım gerekçeler ortaya koyarak, muhalefette olmayı değil, hükümette olmayı tercih etti.
Dolayısıyla şimdi, sağdaki bu işbirliğini ‘sürprizden’ sayıp üzerinden bunca tartışma yürütmek, ne kadar mantıklı olabilir?
***
Peki CTP bundan sonra ne yapmalı?
Hükümette kalır ya da kalmaz, bundan bağımsız olarak bence Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin şu andan itibaren çok daha net bir biçimde taraf belirlemesi gereken nokta, Kıbrıs sorunudur.
Artık, KLASİK ÇÖZÜM ÇERÇEVESİNİ YİNELEMEKTEN öteye geçmenin zamanı gelmiştir.
CTP bu süreçte bir varlık göstermek, halkı çözüm odaklı bir biçimde örgütlemek istiyorsa, bir FARK ortaya koymak durumundadır.
Çünkü şeytan, ayrıntıda gizlidir!