Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşmeler başladı. Şimdilik işler planlanmaya çalışılıyor. Her ne kadar da erken çözüm, 2-3 ay içinde çözüm, hatta Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi çözüm açıklamaları yapılsa da konuya yabancı olmayanlar bunun gerçekleşmesinin mucize olduğunu biliyor.
Ama ondan önce görüşme sürecine bakarsak erken çözüm çabası olmadığını görürüz. Ortak açıklamanın üzerinden neredeyse 15gün geçti. Liderler o günden sonra hiç biraraya gelmedi. Özel Temsilciler de 2 kez görüştü. Haftaya gecikmiş Ankara ve Atina ziyaretleri var dolayısıyle görüşme olmayacak. Hala hangi sıklıkla görüşüleceği, liderlerin katılımının nasıl olacağı konuşuluyor.
Yani özlü konulara henüz geçilmedi. Bu durumda Mayıs’a kadar çözüm hayaldir.
Geç olsun da güç olmasın.
Ama içinde “tek egemenlik, tek uluslararası kimlik ve tek vatandaşlık” olan bir ortak açıklama ile görüşmelerin başlamasından sağ partiler rahatsız oldu.
Eroğlu’nun bu ortak açıklama metnini Davutoğlu’nun Kıbrıs ziyareti sonrası kabul ettiğini herkes biliyor. Sarayda yapılan siyasi partiler toplantısında UBP ve DP-UG’nin de ortak açıklama metnini beğenmediği ama Türkiye’deki hükümetle ters düşmüş olmamak için kerhen kabul ettikleri de biliniyor.
Bu ortak açıklama metninin çıkmasına önemli katkılar yapanın da Dışişleri Bakanı Özdil Nami olduğunu herkes biliyor.
Sağ siyasetçilerin, özellikle UBP ve DP-UG’nin “çözümsüzlük çözümdür” zihniyetindeki siyasetçilerinin ortak açıklamanın iki lider tarafından imza edilmesinden sonra Özdil Nami’ye ölçüsüz linç girişiminde bulunmalarının nedeni budur.
Onlar statkonun bekçileridir.
Onlar Statükodan beslenenlerdir.
Onlar çözümsüzlüğün acısını çeken halkımıza inat, çözümsüzlükten nemalananlardır.
Ve onların bir tek derdi var. Bu görüşme sürecini sekteye uğratmak. Bunun için öncelikle CTP-BG’yi hükümetten uzaklaştırarak sürecin dışında tutmak. Ardından da yerel seçimlerde işbirliği yaparak akıllarınca CTP-BG’nin güçlü adayları karşısında ortak adaylarla yarışarak yeniden yeşeren çözüm umutlarını yok etmektir.
Başarabilirler mi?
Elbette iki partinin toplam 26 Milletvekili ile hükümet kurabilirler. Bu mümkündür.
Yürütebilirler mi?
Bunu bilemem. Bildiğim geçen yıl böyle günlerde UBP’nin 30 Milletvekili vardı. Tek başına hükümetti. Seçime daha bir yıldan fazla vardı. Ülkenin çözüm bekleyen yığınla sorunu vardı. Ama onlar birbirlerini yemekle meşguldü.
Aradan bir yıl bile geçmeden “gelin yeniden birleşelim, hem ortak hükümet, hem de yerel seçimlerde işbirliği yapalım, zaten seçime girecek paramız da yok, masrafları bölüşürüz” diyorlar.
Sağ siyasetin sığlığına bakar mısınız?
Statüko korunsun diye yapamayacakları şey yoktur.
Ne yazıyor ortak açıklamanın birinci maddesinde?
“İki lider mevcut durumun kabul edilemez olduğu, çözümsüzlüğün uzaması halinde gerek Türklere, gerekse de Rumlara olumsuz etkileri olacağı konusunda hemfikirdirler”.
Şimdi anladınız mı artık mevcut durumun devam edemeyeceğini, yani statükonuzu koruyamayacağınızı. O nedenle yol yakınken yeni duruma hazır olmaya bakın. Yoksa çok geç kalacaksınız. Çünkü Kıbrıs Türk halkı çözümü herkesten çok istiyor.