Kıbrıs konusunda şu anda devam etmekte olan beyanat teatisini, daha iyi nitelendirecek başka bir ifade bulmak zor açıkçası.
Eroğlu ile Anastasiadis’in aynı dili konuştuklarını söylemek maalesef mümkün değil.
Ya niyetlerde bir uyuşmazlık var, ya da dertlerini anlatma konusunda bir zafiyet!
Kıbrıs sorununun çözüm sath-ı mailine girebilmesi için öncelikle üzerinde uzlaşılması gereken konu, şüphe yok ki egemenlik.
Egemenlik meselesi halledilmeden, egemenliğin ne şekilde paylaşılacağı üzerinde hemfikir olunmadan, sorunun diğer unsurları ne derecede anlamlı olabilir?
Yönetim ve güç paylaşımı, Kıbrıs sorununun kilit noktasıdır.
Ve öncelikle bu kilit açılmalıdır.
Egemenlik konusunda taraflar tamamen iki farklı noktada duruyor.
Eroğlu ‘iki halk ve iki egemenlik’ konusunda ısrarlı.
Anastasiadis ise ‘tek egemenlik, tek ve bir uluslararası temsiliyet, tek ve bir vatandaşlık, iki bölgeli iki toplumlu tek federal devlet’ diyor.
Tabii burada ‘şekilden’ çok, ‘meram’ önemli.
Yani federasyon denen yönetim şeklinden tarafların ne medet umdukları!
Elbette herkes ‘kendi çıkarına’ yontmaya çalışıyor meseleyi.
Çünkü ‘her iki tarafın ortak çıkarı’ gibi bir müşterek ideal yok.
Adanın geleceğinde değil öncelik.
Bu ada üzerinde yaşayan insanların ve gelecek nesillerin geleceğinde değil...
Öncelik, , tarafların gelecekte hangi pozisyonda olacağında.
Böyle olunca da, ‘egemenlik’ kelimesi üzerinden çeşit çeşit alternatif üretmek mümkün.
Slogan düzeyde öneriler yapmak kolay da, esas mesele bu önerilerin altını doldurmak.
Tabii eğer niyet, tribünler değilse!
Ne medet umar mesela Sayın Eroğlu, ‘iki egemenlik’ derken?
Kastedilen nedir?
Bu açık ve net bir biçimde insanlara anlatılmıyor.
‘Devletimizden vazgeçmeyiz’ sloganının altı doldurulmuyor.
Devletten vazgeçilmeden nasıl yeni bir devlet kurulacak?
Bu mümkün mü?
Mümkünse bu nasıl olacak?
Bu soruların yanıtları yok maalesef Sayın Eroğlu’nun ‘iki egemenlik’ önerisinin detayında.
Peki ya Anastasiadis?
Tek egemenliği ve tek vatandaşlığı olacak olan bu yeni devlette yetkiler nasıl paylaşılacak?
Rum lider, ‘Üniter devletten federasyona geçmek bile bizim için acı bir tavizdir’ şeklindeki ‘acınaklı’ açıklamasıyla, kendi toplumuna nasıl bir mesaj veriyor?
Kıbrıs sorunu ne sloganlarla çözülebilir, ne de altı boş argümanlarla.
Sorunu çözmek ve bu ada üzerinde yaşayan insanlar için barış içinde, ortak bir gelecek yaratmak mı, yoksa kendi etrafımızda bitmek tükenmek bilmeyen daireler çizerek, zamana oynamak mı?
Bu her şeyden önce bir niyet meselesidir.
Yetti artık bu ‘Sağırlar Diyaloğu’!