“5 binin üzerinde maaşları keselim, kapanalım, özel sektöre ödeyelim”
“Ülkeyi 21 gün kapatalım. Tüm bulaşları temizleyelim. Sonra yeniden, tertemiz açalım.”
Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin “içindeki” tedbir bu ama eyleme geçirmek için ortam uygun değil.
Çünkü bakanın odağında sadece “sağlık” var, “geçim” değil.
Sağlık Bakanı nihayetinde…
O “vaka sayısı” üzerinden kendine bir başarı öyküsü yazarken, hükümetin diğer üyeleri, “parti içi meselelerle” meşgul.
***
“21 gün kapatırsanız, sağlık açısından doğru bir adım olabilir ancak binlerce insan ne yiyecek, ne içecek” diyoruz.
“Kamuda hepimizin maaşlarına 5 bin liranın üzerinde çizgi çeksinler. En fazla 5 bin alalım. Bir aylığına… Buradan artan kaynağı da özel sektörde kapanan tüm işyerlerinin çalışanlarına destek verelim.”
Bunu bakan söylüyor.
“Basın Odası”ndan sonra!
“Yeniden kameraları açalım sayın bakan” diyorum.
Bunu açık açık da söyleyebileceğini ifade ediyor.
O nedenle de yazıyorum zaten…
***
“Bakanlar Kurulu’na önereceğim” diyor.
Göreceğiz.
Takip edeceğiz.
Çünkü çoğunlukla kulağa hoş gelen sözler ortaya atılıyor ancak arkası gelmiyor.
“Sempati siyaseti” pratiğe dönüşmüyor.
***
Örneğin bakanın kendisi denetimlere dair “bu ülkede herkesin bir dayısı vardır” diyebiliyor.
Böyle de “devlet” mi olur?
***
Bu koşullarda “tedbir” alsanız da uygulayamıyorsunuz.
O kadar çok “kapanalım, açılalım, yine kapanalım” konuşuluyor ki!
İşin aslında “kapanma” olmasa bile işletmeler doğalında kapanıyor zaten!
Hayalet çarşılar, oteller, cafeler, mağazalar oluşuyor.
Sanayide bile sessizlik var.
Binlerce “aç” insan!
Çok yakında sosyal patlamalar yaşanacak, soygunlar patlayacak, göreceksiniz.
Bir işletmeye sordum, “çalışanlarına en son ne zaman maaş ödedin” diye.
“Kasım ayında” dedi, “Bir de yılbaşında biner lira dağıttım.”
***
Peki kamu maliyesi ne olacak?
Öyle sırtını casinolardan gelecek imtiyaz ücretlerine ya da fonlara, harçlara dayamakla da zor.
Kim ödeyebilecek seyrüseferini, vergisini, payesini acaba?
***
Sağlık Bakanı Ali Pilli “değişik” bir bakan, hani hem çok savruk, hem samimi...
Hem başına buyruk hem de işinde azimli.
İnsanlar onca “kirli” siyasetçi içerisinde, bakanın “ne yapsa yeridir” hallerini sevmişler!
Yalana, talana, ikiyüzlülüğe karşı tercih edilen bir “uçarılık” hali!
***
Sağlığa bakarken “bütünlüklü bir kriz yönetimi” ortaya koymaz, aşıyla ilgili yalnızca başkasının ağzına bakarsak; süreçleri planlamaz, destek programları oluşturmazsak…
Belki “vaka sayısı” anlamında bir başarı öyküsünden söz edebiliriz.
Ama toplum dökülür, hayat durur…
Vakasız çökeriz!
Hayatta oluruz ama “ayakta” değil!