Eski Sağlık Bakanı Filiz Besim, dünyadaki Covid-19 sürecine bakıldığından normal hayata dönüşün gelecek yaza kadar imkansız olduğunun görüldüğünü ifade ederek, yapılması gereken sağlık sistemine odaklanmak ve eldeki kaynakları en iyi şekilde kullanmak olduğunun altını çizdi.
Salgından dolayı ekonomi başta olmak üzere, birçok konuda ülkemizin etkilendiğini bahseden Besim, hükümetin ve meclisin bu konulara çözüm araması gerektiğini sözlerine ekledi.
Besim’in sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şöyle;
“Covid-19 tüm dünyada hız kesmiyor. Birçok Avrupa ülkesi 2. hatta 3. dalgayı yaşıyor. Türkiye’de durum çığrından çıkmış durumda.
Ülkeler çareyi kapanmakta buluyor.
Dünya resmen 3. Dünya savaşını yaşıyor.
Zaman zaman umutlandırıcı aşı haberleri gelse de hala önümüzdeki aylarda Dünya Sağlık Örgütü’nün onayını alabilecek bir aşı haberi yok.
Biz de ülkemizde ancak sınırları kapattığımız, karantina tedbirleri uyguladığımız oranda rahatız. Kış mevsimi, her yıl yaşanan gripler pandemiyi körükleyeceği kesin...
Öyle ise bilmek zorundayız ki; gelecek yaza kadar normal hayatımıza dönmemiz imkânsız gibi görünüyor. Yapmamız gereken sağlık sistemimize odaklanmak. Elimizdeki kaynakları en iyi şekilde kullanarak, sağlık merkezlerini daha aktif kılarak, mutlaka doktor, hemşire ve diğer sağlık personellerine eklemeler yaparak sağlıkta çok güçlü güvenilir ve ulaşılabilir bir sistem yaratmak. Sağlıkta tek hastalığın covid olmadığını bilerek sağlık sistemini bir bütün olarak güçlendirmeye çalışmak...
Eğitim olmazsa olmazımızdır. Kapalı sistemde ülkemizde gerek ilk orta ve üniversite eğitiminde sorun olmayacaktır. Münferit vakalar ciddi takip sistemiyle kontrol altında tutulabilir.
En önemli konu ekonomidir. Dünyanın ve özellikle bağımlı ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar çok ağırdır. Yoksulu, dar gelirliyi korumak ve bu zor günleri atlatmak için önceliğimiz ekonomiye odaklanmak olmalıdır. Üst üste yaşanan seçimler, istikrarsız hükümetler ülkenin üzerinde ciddi bir umutsuzluk bulutu oluşturuyor.
Unutmayalım ki; Pandemi ille ki geçecektir ama bu süreçte yaşanan kaygı bozuklukları, işsizlik, iflaslar ve en önemlisi UMUTSUZLUK uzun yıllar bu toplumun kâbusu olacaktır. İşte bu nedenle meclisteki siyasi partiler bu konuya odaklanmalı. Hükümet olma derdinin ötesinde el ele bu yetersiz ekonomiyi nasıl ayakta tutacağız dar gelirliyi, işsizi nasıl koruyacağız düşünmek zorundadırlar.
Yok, Türkiye’den gelsin biz dağıtalım kültürüyle hareket edilmeye devam edilirse bilmek zorundayız ki; “taşıma suyla değirmen dönmez.” Hem böyle bir yapıyla ne “toplum”, ne “halk”, ne de “devlet” olunmaz…”