Girne’de bir eczaneden “hızlı test” aldım, antijen…
Üç testin ikisi hiçbir sonuç vermedi.
Lefkoşa’da bir başka eczaneden üç test aldım, üçü de sorunlu çıktı.
Test kitlerine baktım Antep menşeli…
“Bir denetleyen var mı” diye umutsuz bir soru yönelttim, yanıtını bildiğim…
“Neyi denetliyorlar ki bunu denetlesinler” oldu geri dönüşü…
Sağlık Bakanlığı’nın getirdiği testler daha iyi.
En azından sonuç veriyor.
Piyasadakiler de ilk dönem iyiydi, şimdi ne oldu, bilemiyorum.
“Genç ölümlerde anlamlı bir artış var mı?”
Covid-19'da 'pozitif' vaka sayısına paralel bir hastane yükü olmadığı açık...
Vakalar çok artsa da ciddi semptom, hastane ya da yoğun bakım yatışı (henüz) yok.
Salgınla ilgili elbette çok fazla soru işareti var.
Örneğin son dönemlerde özellikle "pıhtı attı" diye özetlenen peş peşe ölümler yaşanıyor, genç, yaşlı...
Kimileri "aşılarla ilişkisi var mı, yok mu" sorguluyor.
Bilimsel olarak bu yönde bir veriye sahip değiliz.
Tıp alanında "söylenti" üzerinden çıkarım yapmak riskli, ancak kuşkular çok fazla, itiraf etmeliyiz.
İstatistik bu anlamda çok önemli…
Birileri son yirmi yılın verilerini incelerse eğer – bu veriler varsa tabii – genç ölümlere dair anlamlı bir artış var mı, yok mu, o durumda çok daha iyi anlayacağız.
Üniversiteler ülkesinde bu da olur mutlaka (!)
Sağlık Bakanı ile bir sabah kahvesi
Geçtiğimiz salı sabahı güne Sağlık Bakanı, çocukluk arkadaşım, sevgili İzlem Gürçağ'ın kahvesini içerek başladım.
Hem siyaset hem de ekonomin olabildiğince boğucu ortamında sohbet imkanı bulduk.
Elbette salgını sordum.
“Bir günde 3 bin insana rastgele test yaptık, 300 kişiyi pozitif bulduk, bu insanların hiçbiri hasta olduğunun farkında bile değildi, semptomu yoktu. Geçen Cumartesi 24 saatte 6 kişi, pazar 4 kişi hastaneye müracaat etti. Öyle panik yapacağımız, korkacağımız bir durum yok, giderek gribal bir enfeksiyona dönüşüyor.”
Sağlık Bakanı böyle düşünüyor ya da bu yönde bilgilendiriliyor.
“Pandemi merkezi olarak da bildiğimiz Acil Durum Hastanesi niye kapatıldı” diye sordum, “Kapatılmadı” dedi, “Pandemi yatışı olmadığı için çok daha verimli kullanılıyor. Üroloji ve göz hastalıkları orada… Katarak ameliyatlarına bir haftada randevu verebiliyoruz. Mr, ultrason, tomogrofi hizmetleri açıldı, bu sayede hastaların 6 ay beklemesine gerek kalmadı. Üstelik bu hastanedeki bir bloğu da eğer Covid-19 için ihtiyaç olursa diye boş bıraktık. Şimdi hiçbir ülkede, Covid-19 için ayrı bir hastane ayrılmıyor. Pozitif semptomlar acilden de girmiyor, 1102’yi arayanlar semptomuna göre yönlendiriliyor.”
Salgınla mücadele
Sağlıkla ilgili elbette merak edilenler çok…
Covid-19 salgınına yönelik bakanı rahat gördüğümü söyleyebilirim.
Dünya Sağlık Örgütü böylesi bir rahatlık istemiyor, DSÖ Avrupa Direktörünün son açıklamalarına bakıyorum, yeni varyantlarla birlikte aşı etkinliğinin de azaldığından söz ediyor ve sonbaharda yeni bir dalga bekliyor.
Omicron’un süper bulaşıcı varyantlarından söz ediliyor şimdi…
"Artan vakalarla birlikte hastaneye yatışlarda da artış görüyoruz ve bu artış sonbahar ve kış aylarında daha da artacak" diyor Dünya Sağlık Örgütü…
Sevgili İzlem, Dünya Sağlık Örgütü’nü takip ettiklerini ve süreci dünyada alınan kararlara paralel yürüttüklerini de söylüyor tabii…
Yine de DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’un sözünü not olarak bırakıyorum buraya:
"Bütün ülkeler hazırlıklı olmalı. Salgınla mücadele kapasitesini azaltan ülkeler büyük risk alıyorlar."
Aşıda hatırlatma dozu ve tam mesai
“Aşı” meselesini soruyorum, “En son aşıdan 6 ay sonra hatırlatma dozuna ihtiyaç var mı?”
“Her kişinin farklı bir öyküsü var, o nedenle, mutlaka doktor onayıyla öneriyorum.”
Sağlıkla ilgili elbette merak edilenler çok…
Yeni Girne Hastanesi örneğin, tam bir “kktc” klasiği…
İzlem Gürçağ Altuğra, “İhaleye çıkacak noktaya geldik, Maliye Bakanlığı’ndan onay bekliyoruz” diyor. Lefkoşa Hastanesi için ise Ankara’dan gelecek haber bekleniyor. Malum o hastanenin ihalesi de burada değil…
Yeni bir girişimden söz ediyor Bakan.
“Bülent Ecevit Rehabilitasyon Merkezi’nin ikinci katını çıkacağız, böylece, şu anda 40 kişiye hizmet veren hastane için bu kapasite de iki katına çıkmış olacak.”
***
Sağlıkta “tam mesai” meselesini soruyorum.
Hep “ek mesailer” gündeme gelir genelde “eksik mesai” konuşulmaz.
“En azından mesai saati sonuna kadar hasta kabulü mümkün değil mi?”
Gülümsüyor bakan, “Elbette gönül ister bunu ama şimdi farklı gündemlerimiz var” diyor…