Mutluluğa giden bir yol yoktur, mutluluk yolun kendisidir.
Thich Nhat Hanh
Sağlıklı olduğumuz zaman bundan mutluluk duyar mıyız? Yoksa sağlık da eski sevgili gibi kaybedilince mi değere biner?
Dikkat edin, hastalıktan yeni kalkan bir kişinin yaşama sevinci bir çocuğunkuna eştir. Hastalığın ciddiyet derecesi ile hayatınki doğru orantılı olarak artar. Ölümün kıyısında gezinenler, yaşamayı daha bir ciddiye alır. Hiddleston’un tabiri ile tek bir hayata sahip olduklarını fark eder yolun sonunu görenler, ikinci hayatlarını yaşamaya koyulurlar. Stres ile vedalaşıp, çocukluklarına geri dönerler, doğal hallerine, neşeye!
‘Ya, kolaydı’, dediğinizi duyar gibiyim. ‘Stressiz yaşamak ne mümkün?’ Hayatımızda pek çok değişiklik, sorun yaşıyoruz, haliyle etkileniyoruz. Kilomuzdan uykumuza, sırt ağrılarımızdan ilişkilerimize stres herşeyimizi etkiliyor. Çoğu hastalığın başlıca sebebi olarak görülüyor artık stres, yaşam kalitemizi ciddi anlamda düşürüyor. Yerle bir ettiği durumlar çoğunlukta.
Stresten tamamen soyutlanmak için yeşil bir ormanın kıyısında balık avlayarak yaşamak tek seçenek gibi görünür çoğumuza. Uzak bir olasılık, asla gerçekleşemeyecek bir rüya bizim için belki de. Oysa böyle bir ortama dertleri ile birlikte giden birinin pek keyif alamayacağı ortadadır. Ne yazık ki kafamız da bizimle geliyor her gittiğmiz yere, içindeki sorunlar ile birlikte. Ortam değiştirmek pek bir işe yaramıyor.
Çok stresli bir hayata sahip olup, bundan etkilenmemeyi başaran sağlıklı ve mutlu insanlar da var dünyada. Holistik Beslenme Uzmanı Julie Daniluk, önceliklerini doğru belirlemiş, stresini yönetebilen kişilerin ortak özelliklerini sağlıklı beslenme, spor, duygularını ifade edebilme, sağlıklı ilişkiler ve amaç olarak tanımlıyor ve sağlık, sevgi ve mutluluk arasında direk bir ilişki kuruyor.
Diyeceğim o ki, sağlıklı olmak mutlu olmaya yetmiyor ama mutlu ve dengeli bir yaşama sahip olduğunuz zaman sağlıklı olmak konusunda kocaman bir adım atmış oluyorsunuz.
Doğu kültürü beden-ruh-zihin üçlüsünü birbirinden ayırt etmiyor, hastalıkların psikolojik nedenleri üzerinde duruyor, Chi’nin (Yaşam Enerjisi) nerelerde, niye bloke olduğunu araştırıyor, sorunu ilaçlar ile maskelemek yerine kökenine inmeye çalışıyor. Holistik sağlık yaklaşımı artık Batı’da da kabül görmeye başladı.
Mucize olarak görülen iyileşmelerin esasta düşüncelerde yapılan değişiklikten kaynaklandığını çeşitli uzmanlar dillendirmeye başladı artık. Akupunktur, Refleksoloji, Ayurveda, Sevgi Terapisi gibi oriyental tedavi yöntemleri radikal olarak algılanmaktan çıktı, doktorların reçetelerinin bir parçası halini aldı.
Bakış açınızı değiştirdiğiniz zaman gördükleriniz de değişiyor, inanmak görmeye yeterli oluyor diğer bir deyişle.
Mutluluk sağlıkla gelmese de sağlık mutlulukla geliyor yolumuza, sevgiyle.