Sağlıkta ve Meclis’te yönetim zafiyeti, kaos ve kargaşa büyüyor

Ödül Muhtaroğlu

Ülke gündemi, Hastanede bebeklere saf alkol verilmesi ve bir bebeğin ölmesi diğerlerinin de hastalanması ile çalkalanmaya devam ediyor..Halk infial içinde.

Hükümet her zamanki gibi kriz yönetiminde sınıfta kaldı.Aileler geç bilgilendirilerek perişan edildi.Bebeğini kaybeden ailenin acısını kimse bilemez.

Yeni Doğan Yoğun Bakım Servisi’nde yaşanan üzücü olay sonrası, Sağlık Bakanlığı süreci şeffaf şekilde yürütememiş,  bebeklerin ailelerini, kamuoyunu ve ilgili paydaşları bilgilendirmede geç kalmıştır.

Sağlık Bakanlığı yaptığı son açıklama ile, tedavi gören 6 bebeğin sağlık durumlarının iyi olduğunu, bebeklerin genel tedaviye olumlu yanıt  verdiklerini ve beslenmelerinin ağız yoluyla devam ettiğini belirtti.

Bebeklerin iyileşme sürecinin olumlu gitmesi ülkede mutluluk yaratmaktadır.Umarım, kısa sürede tam olarak iyileşirler ve ömür boyu sağlıklı olurlar.

Bu konu ile ilgili Mahkeme süreçleri de devam ediyor.Maalesef süreç öyle bir duruma geldi ki, bebeklerin aileleri ile hemşirelerin arkadaşları  arasında, Mahkeme binası çevresinde gerginlik yaşanmaktadır.

Yaşanan olayların sağlık  çalışanlarının moral ve motivasyonunu bozmaması, kimsenin zan altında kalmaması, herkesin  hakkının korunması ve mahkeme sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin sağlanması için, sağlık bakanlığı, sağlık örgütleri  ve medya  çok dikkatli davranmalıdır.

Bu acı ve talihsiz olayda, ihmal ve sorumluluğu olan, görevi ve ünvanı ne olursa olsun,kişi veya kişilerin saptanması için, herkes polisin çalışmalarına güvenmeli, destek vermeli, sabırlı davranmalı ve yargı sürecinin tamamlanmasını beklemelidir.

Yaşanan bazı sıkıntılara rağmen, halkımız Devlet hastanelerine ve sağlık çalışanlarına güvenmeli ve tedavi olmaya devam etmelidir.

Öte yandan, Meclis başkanlığı seçiminde yaşanan usulsüzlük ve geçersiz oyların geçerli sayılarak, Anayasa’nın, Yasaların, teamüllerin hilafına hareket edilmesi, bütün ülkede tepkiye yol açmış ve sivil toplum örgütleri ile sendikalar eylem yapmaya başlamıştır.

Ülkemizde, geçmişte Yüksek Mahkeme Başkanlığı, Ombudsman ve Hukuk alanında görev yapmış çok sayıda Hukukçu yanında, Meclis hukukçuları ve  halen görev yapan birçok Hukuk otoritesinin de, çift mühürlü oyların geçersiz olduğunu söylemesine rağmen, Hükümet yetkililleri, yanlışta inatla ısrar etmektedir.

Hükümet, hukuka aykırı davranarak, Meclis’te kaos yaratmakta ve toplumu germektedir.Şimdi de, CTP’nin tepki olarak aday göstermek istememesi üzerine, iç tüzüğe ve temüllere aykırı olmasına rağmen, Meclis başkan yardımcılığı da, UBP tarafından bir adayla doldurulmak istemektedir. Böyle yapılması halinde, gerginlik daha da büyüyecektir.

Hükümet’in bu hukuk tanımaz tavrı,  Meclis’ te kaos ve gerginlik yaratmaktadır. Kimse, muhalefetten bu hukuka aykırılığı kabul etmesini beklemesin.

CTP’nin, bütün bu yaşanan hukuksuzluklardan sonra, hiçbir şey olmamış gibi  tepkisiz kalmaması ve Meclis çalışmalarına katılmaması haklı bir tepkidir.

CTP’nin meclis çatısı altında kalıp, mücadele etmesi gerekmektedir. Meclis’ te halkın aleyhine geçirilebilecek yasaların ve kararların engellenmesi ancak bu şekilde olacaktır.

Tabiki, ayni anda, diğer muhalif  partiler, sivil toplum örgütleri ve sendikalar ile de dayanışma artırılarak, Hükümet’in bu hukuka aykırı tutumu için protesto gösterileri yapılmalıdır. Toplumsal Muhalefet, hem Meclis’ te hemde sokakta artarak devam etmelidir.

Hükümet’ in, Meclis’i itibarsızlaştırmasına fırsat verilmemelidir. Anayasa, Hukukun üstünlüğü ve demokrasiyi ihlal ederek ülkeyi yönetmek mümkün değildir. Demokrasi güçleri, erken seçim yapılması için, güçlerini birleştirmelidir.

Kendi içinde disiplin ve uyumu olmayan ve  meclis başkanlığı seçiminde hukuksuzluk yapan bu Hükümet’in, halka vereceği bir hizmet kalmamıştır.

Hükümet yetkililerden beklentimiz, Meclis başkanlığı konusunda, geçersiz oyları dikkate alarak, yeni baştan başkanlık seçimi yapması ve hatadan geri dönmesidir.Bu konu, hukuk ve demokrasi çerçevesinde çözüldükten sonra, Hükümet, muhalefetle uzlaşarak, en uygun tarihte erken seçime gitmelidir.

Aksi halde, ülkede kaos ve gerginlik git gide artacak ve Hükümet, ülkenin ve halkın sorunlarına odaklanamayıp, çözümler üretemeyecektir. Bunun acısını da, kaliteli hizmet alamayan ve sorunları çözülmeyen  halk ve iş dünyası çekecektir.

Ülkenin esas sorunlarının başında hayat pahalılığı ve geçim derdi gelmektedir. Hükümet, enflasyonla mücadelede sınıfta kalmıştır.

Hal böyle iken, 2025’de hayat pahalılığının, 3 kez yerine 2 kez ödeneceği ve hayat pahalılığı hesaplama yöntemi konusunda bir değişikliğe gidileceğinin Maliye Bakanı tarafından açıklanması, akıllara, çalışanlara, emeklilere ve asgari ücretlilere daha düşük maaş artışı verilmesinin planlandığını getirmektedir.

Tabiki, bu duruma emekçiler ve sendikaları mutlaka itiraz edecektir. Bu konuda ısrar edilmesi halinde, önümüzdeki günlerde ülkeyi eylemler ve grevler beklemektedir. Bunun siyasi faturasını da, hiç şüphesiz Hükümet ödeyecektir."