Stellla Aciman
Bursa’nın 700-800 bin nüfusuyla en büyük ilçesi konumunda Osmangazi. Belediye Başkanı Mustafa Dündar “Sokak hayvanı sorunu diye bir şey yoktur; sokak hayvanlarının sorunları vardır” sloganıyla çıktığı yolda, ekibiyle ilçeye öyle bir barınak yapmış ki… Hayal ötesi! Göğün maviliğini yakalamaya çalışan çam ağaçlarının yanı sıra onlarca meşe ağacının gölgesinde sere serpe yatan, mutlu mu mutlu yüzlerce köpek. Dış görünümü Osmanlı Mimarisi… Kedi evleri! Kediler hem dışarının keyfini çıkarıyor, hem de evlerin içinde onlar için hazırlanmış yataklarda yatıyor, kışın sobaları yanıyor, minderlerinin içinde mırıldanarak keyif çatıyorlar. Yılda 4000 sokak hayvanını kısırlaştıran bu hayal ötesi merkezi, yaptığı işle gurur duyan Müdür Vet. Hekim Aysu Altıkardeş İlman, merkezin Halkla İlişkiler sorumluları Turgay Bey ve Dilek Hanım’la gezdim. Her bir üniteyi hayranlıkla incelerken beynimde, “neden bizde böyle bir yer olmasın” düşüncelerine, kıskançlık eşlik ediyordu. Otomatik dolan su kaplarına, ameliyat odasındaki yoğun bakım ünitesine ve çeşitli aletlere bakarken barınağımızda sefalet içinde yaşayan köpeklerimizi düşünüyordum. Son uğrak yerimiz ise hayvan mezarlığıydı. Can dostlarını kaybeden sahipleri onlar için küçük mezarlar yapmışlardı… Unutmamak için! Bir gün Bursa’ya yolunuz düşerse dünyada eşi olmayan bu merkezi gezin derim. “İstenirse yapılıyor” diyeceğinize eminim…
AYSU ALTIKARDEŞ İLMAN: AMAÇ KISIRLAŞTIRMAK VE ÜRETİMİ DURDURMAK
Bu proje ne zaman gündeme geldi?
Bu merkez 2006 yılından beri var. Tamamen Osmangazi Belediye’sinin olanaklarıyla yapıldı. Bursa’nın böyle bir rehabilitasyon merkezine ihtiyacı olduğu düşünülerek yola çıkılmış ve yurtdışında da benzeri yerler ziyaret edilerek ortaya bir proje çıkartmışlar. Sonra 2005 yılında inşaatına başlanmış, 2006’da bitmiş. O tarihten itibaren hayvanlar yerleşmeye başladı ama diğer taraftan da inşaatına devam edildi. Burada ilaçlama, veterinerlik hizmetleri birimimiz, hepsi bir çatı altında Veteriner İşleri Müdürlüğü olarak toplandı.
Kısırlaştırılan hayvanları aldığınız yere mi bırakıyorsunuz?
Evet, yasa bizim arkamızdaki en önemli dayanak. Yasayı çok eleştiriyoruz, eksiklikler var diyoruz ama diğer yandan da şükrediyoruz. Yasa olmasaydı çok ciddi sıkıntı yaşardık. Çünkü hayvanları sevmeyenler “biz sokağımızda küpeli de olsa kedi-köpek istemiyoruz” diyebiliyor. Biz de “yasa gereği kısırlaştırdığımız tüm hayvanları sokağa bırakıyoruz” diyebiliyoruz.
Bu merkezde kaç köpek var?
Şu anda 370 civarında köpek var. 350 tane de kedimiz var. Bu 370 köpeğin 300 tanesi burada sürekli yaşıyor. Bunlar burada doğan, sokakları hiç tanımayan, ciddi ameliyat geçiren ya da sakat olan hayvanlar. Diğerlerinin hepsi kısırlaştırılır, aşıları ve bakımları yapıldıktan sonra aynı adrese geri bırakılır ama şu konuda da gerçekçi olmak lazım. Bazen bir bölgede kontrolsüz olarak çok ürüyorlar ya da komşu bölgelerden o bölgeye çok köpek bırakılıyor. O mahallede 100 köpek yerine 200 köpek varsa buna da izin vermiyoruz. O yüz köpeği illa ki kademeli bir şekilde farklı sokaklara paylaştırıyoruz. Mesela sokak hayvanlarını toplama ekip şefimiz muhtarlarla çok sıkı iletişim halindedir. Onlar mahallerin nabzını tutarlar bizim için. Nerde ne kadar köpek var, köpek nerde daha rahat yaşayabilir? Biz bunları da düşünüyoruz. Hayvan severlerle her ay düzenli toplantılar yapıyoruz. Osmangazi ile sınırlamıyor, Bursa’nın çeşitli mahallerinden hatta Mudanya’dan pek çok vatandaş buraya geliyor. Mesela beslenme odaklı projelerimiz var; belli miktarlarda kuru mamalar dağıtıyoruz insanlara. Aylık 180-200 kg mama çıkarıyoruz buradan. Burada hayvan girişi yoğunlaştığında dışarıya dağıttığımız mama miktarı azalıyor. Dışarıda hayvan nüfusu çoğaldığında ise buradaki mama miktarında azalma oluyor. Dolayısıyla vatandaşı da içimize almış durumdayız.
ÖĞRENCİLER GELİYOR
Dışa yönelik ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
En önemli amacımız çocuklara hayvan sevgisini aşılamak. Bu amaç için Turgay Bey ve Dilek Hanım özel çalışmalar yapıyor. Okulları arıyoruz, veterinerimiz, teknikerimizle birlikte oraya gidiyoruz. Yanımızda köpek de götürüyoruz. Önce görsel olarak çocuklara anlatıyorum. Ardından çocuklar oraya çıkıp tiyatro yapıyorlar biliyor musunuz? Küçük bir köpek çıkarıyorlar, veteriner hekim köpeği muayene ediyor, tekniker ona yardımcı oluyor. Yani şunu gösteriyoruz; veteriner hekim kimdir, veteriner sağlık teknikeri nasıl çalışır, köpeklere nasıl yaklaşılır bunları anlatıyoruz. Sokaklarda gördüğünüz küpeli hayvanlardan korkmanıza gerek yok, onların aşıları ve bakımları yapılmıştır diyoruz. Çocuklar o kadar mutlu oluyorlar ki o hafta sonu aileleriyle hemen buraya geliyorlar.
İlk yıllar çok uğraştık. Biz gidiyorduk hep ama şimdi artık okullardan yoğun talep var, randevuları yetiştiremiyoruz.
Ziyaretçileri gezdiriyor musunuz?
Evet, bir tur yolumuz var. Her okulun öğrencilerini Turgay Bey veya Dilek Hanım bir öğretmen gibi anlatarak gezdirirler. 50 kişiden fazla öğrenci kabul etmiyoruz çünkü buraya gelen öğrencilerin burasını şöyle bir dolaşıp çıkmalarını istemiyoruz. Burada 45 dakikalık hoş bir zaman geçiriyorlar. Eğer çok kalabalık değillerse fayton gezisi yaptırıyoruz onlara. 20 kişiyi aşmayan bir grupsa hava durumuna göre açık veya kapalı manejimizde çocukları bir de ata bindiriyoruz. Yani sonuçta çocuklar buradan hayvan sevgisiyle dolu mutlu bir halde ayrılıyorlar.
RUTİNİN DIŞINDAKİLER…
Burada kedi, köpek ve atların yanı sıra keçi ve ördek gördüm…
Kediler, köpekler rutin işimiz. Fakat vatandaş tutuyor yaralı bir ördek veya güvercin getiriyor. “Bu ördeği yolda buldum” diyor. İlk müdahaleyi biz burada yapıyoruz ama bizim güvercinlere sağlıklı bir şekilde bakacağımız bir yerimiz yok. O zaman hayvanat bahçesine gönderiyoruz. Gece acil bir şey oluyor. Üniversite ile protokolümüz var. Gece çalışan ekibimiz var. Siz gece saat birde ararsanız “ben yaralı bir köpek buldum” dediğinizde, güvenliğimiz hemen ekip şefimizi arıyor ve “Yusuf şu adreste yaralı köpek var” diyor. Ekip şefi yanında bir kişiyle o adrese gidiyor, köpeği alarak 24 saat acil kısmı açık olan fakülteye götürüyor. İlk müdahale yapıldıktan sonra sabahleyin biz köpeği teslim alıyoruz.
Geçenlerde kanadı kırık, bacağı bükük bir ördek geldi. Tedavisine başladık, hayvanat bahçesine gönderecektik. Benim oğlumun yazlıkta da 2 tane ördeği vardı. Onları da buraya aldım. Güzel bir kümes yaptık, havuzumuzu da ördek havuzuna çevirdik. Gelen sakat ördeği de koyduk içine. Şimdi çok mutlular.
Keçinin hikâyesi ne?
Yakınlarımızda bir yerlerde, hayvan artık ölmek üzereyken, bizim sokak hayvanları toplama ekibimiz buldu. Çok ağır bir tedaviye aldık keçiyi. Sonunda ayağa kalktı, otlamaya başladı. Çok mutlu olduk ve onu maskotumuz yaptık. Adını da Gülistan koyduk. Aradan zaman geçti, bir baktık bizim keçinin karnı büyüyor. Ultrasonla bakınca bebekler olduğunu gördük. Birkaç ay sonra ikiz doğurdu. Yavruların isimleri de Eylem ve Orçun. Yani hepsi ihtiyaçtan buraya gelip ailemizin bir parçası olan hayvanlar.
HİJYEN KONUSU
Kaç personel çalışıyor burada?
Toplam 50 personel çalışıyor. Biz iki hekim cerrahi doktoralı uzman veterineriz. Diğer dört kişi pratisyen vet. Hekim. 3 tane vet. sağlık teknikeri var. Onlar bizim hemşirelerimiz gibi görev yaparlar. Her vet. hekimin bir teknikerle birlikte sorumlu olduğu bir birim var. Bu birimlerin sorumluluğu her iki ayda bir değişiyor, o ay kediyse, diğer ay köpek oluyor gibi… On sekiz tane de işçimiz var.
Hayvanlar doğal ortamlarda yaşıyorlar ama yine de dışkıları var, bu sorunu nasıl hallediyorsunuz?
Temizlik ve dezenfekte için her ne kadar toprak zemin daha sağlıklı olsa da, temizlik ve dezenfekte için daima mermer zeminler tercih edilir. Bizim binalarımızın hepsi yerden ısıtmalıdır. O yüzden hayvanlar çıplak zemine yatarlar. Bu hijyen açısından bizim için çok önemlidir. Temizlik yapıldıktan sonra hemen kurur. Önce dışkılar kaba alınır ardından yüzey, temizleyici ile temizlenir ve durulanır. Haftanın üç günü ise dezenfeksiyon yapılır. Açık alanlar ise günde üç defa temizleniyor, kuru mama verdiğimiz için katı dışkılar toplanıyor. Sinekler için düzenli ilaçlama yaptığımız içinde sorun yaşamıyoruz.
ÖNCE KISIRLAŞTIRMA SONRA SAHİPLENDİRME
Bayağı cins köpekleriniz var…
Evet, maalesef… Golden, av köpekleri, cocker… Pet shoplardan alıyorlar, bakamayıp sokağa atıyorlar. Prensibimiz şu; biz asla kısırlaştırmadan buradan sahiplendirme yapmıyoruz. Çünkü burası bu işe ticaret gözüyle bakanlar için avantajlı bir yer. Buradan cins bir köpeği alır ve üretir.
Bir ücret alıyor musunuz?
30 TL’ye sahiplendiriyoruz ama ilk aşılarını da biz yapıyoruz. Bunun da sebebi; bir işe bir fiyat koyunca o işin değeri oluyor. Çok uzun ve detaylı bir formumuz vardır. Formun sonunda, “bakamayacak olursanız sakın sokağa atmayın, biz geri alırız” diyoruz.
Yıllık bütçeniz nedir?
Bir trilyon, iki yüz milyar liralık bir bütçemiz var bizim. Ama ısınmasından tutun, işçilerin maaşları… Yani her şey bu bütçenin içinde… Aslında kalem kalem ayırdığınızda çok ütopik bir bütçe değil bu. Çünkü bu hayvanların hepsi kuru mamayla besleniyorlar. Talep yoluyla alıyoruz mamaları. Olması gereken kaliteyi söylüyoruz. Hangi firmanın üzerinde kalıyorsa oradan alıyoruz. Orta kalitede mama kullanıyoruz. Mamanın hem hayvana yaraması hem de dışkısının kaliteli olması lazım. Diğer türlü ishal yapan bir mama temizlik açısından bizi zorlar.