Gösterişte bile olsa bu kente sahip çıktığımızı göstermek, terk edilmiş olduğu imajını ortadan kaldırmak için yüz yıllardır ayakta duran bu kaleye sahip çıkacak bir yetkili yok mu gerçekten?
Son altı yıldır Girne Belediyesi’ni yönetmekte olan anlayışın her fırsatta şikâyet ettiği bir husus var. Buna göre Girnelilerin hak ettiği hizmeti alamamasının en önemli nedeni, devletin belediyeye yaptığı veya yapmadığı katkıyla doğrudan ilintili.
Belediye yönetimi; devletin, Girne’de yaşadığını öngördüğü nüfusla, gerçekte Girne’de yaşayan nüfus arasında ciddi bir farklılık olduğunu söylüyor. Bu sebeple Girne Belediyesi aslında alması gerekenden daha az bir katkı alıyor ve bu da belediyeyi sıkıntıya sokuyor! Bir diğer ifadeyle bu durum hizmet kalitesinin düşmesine yol açıyor.
Bu yaklaşım, Girnelilerin hak ettiği hizmeti alamıyor olduğunun açık itirafı bakımından pek tabi ki kıymetli! Ancak baştan aşağıya yanlış olan bu yaklaşım sebebiyle üzeri örtülen konuları bir kez daha değerlendirmekte yarar var. Hele ki bu yaklaşımın tamamen hatalı olduğunun gün gibi ortaya çıktığı bu günlerde…
***
Bu noktada öncelikle her sorunu devletten alacağı mali katkıya bağlayan bir anlayışın çarpıklığını ortaya koymak gerekir diye düşünüyorum. Daha bundan birkaç yıl öncesine kadar inşaat sektöründe yaşanan “patlamadan” mali olarak aslan payını alan bir belediye yönetiminin, kasasına giren bu kaynağı sanki çok iyi bir şekilde değerlendirmiş gibi davranmasını kabul etmek mümkün değildir.
Öte yandan inşaat ruhsatlarından elde ettiği kaynağı kentin alt yapı ihtiyaçlarına yönlendireceği yerde tam anlamıyla çarçur eden bir yönetimin aslında kentin geleceğini harcadığını da kabul etmemiz gerekiyor.
Son olarak Girne gibi öncü bir belediyenin ekonomik kapasitesini ve vizyonunu, devletten alacağı katkıyla sınırlayan bir anlayışın en hafif tabiriyle vizyon yoksunu olduğunu da ortaya koymamız gerekir.
***
Ancak tüm bunları bir an için göz ardı edip salt kentte yaşayan de facto nüfusun, artışı ve azalışı noktasından baksak bile salgın sonrasındaki durum bize çok şey anlatıyor olsa gerek.
Salgın sebebiyle başta turistten ve öğrenciden arınmış bu ada yarısında ekonomik aktivite oldukça azalmıştır. Bağlı sektörlerde çalışan iş gücünün de ülkeyi terk etmesiyle, memleketin her yanında olduğu gibi Girne’de de bir tenhalık söz konusudur. Bu tenhalığı Girne-Çatalköy yolundaki trafiğe katıldığınızda hissedebiliyorsunuz örneğin. Geçtiğimiz yaz, saatlerce akmasını beklediğiniz trafikten bugün eser kalmadı. Kentin ulaşım alt yapısına belediye tarafından çok ciddi yatırımlar yapıldığı için değil! Geçen yıla oranla kentte yaşayan insan sayısı ve trafiğe katılan araç miktarı epeyce azaldığı için.
Peki, önüne çıkan her zorlukta devlet katkısının yetersizliğinden yakınan bu anlayışa göre, devletin kabul ettiği nüfus ile kentte yaşayan nüfus arasındaki makas artık kapandığına göre bugünlerde alacağımız hizmetin kalitesinin de artması gerekmiyor muydu?
Bayram tatilinde fırsat buldukça Girne’nin hemen her sokağını yeniden gezmeye çalıştım. Hizmet kalitesinin arttığına dair bir emareyle karşılaşmadım işin doğrusu.
İçerisinde kocaman çukurlar bulunan emniyetsiz park yerleri, delik deşik yollar ve daha kenarındaki kurumuş otları bile temizlenmemiş kaldırımlarıyla belediye tarafından terk edilmiş bir kent gördüm. Yıllardır kentin en büyük sorunu haline gelen arıtma tesisi, yağmur suyu drenaj sistemi gibi büyük kapasiteli yatırımlardan bahsetmiyorum! Aydınlatma direkleri üzerindeki bozuk lambaların değiştirilmemesi sebebiyle yürümeye korkulan sokaklar gördüm.
Sorumluluğu Girne Belediyesi’ne ait değil, biliyorum ama bir de Girne’nin en yeşil binasının Girne Kalesi olduğunu… “Turizmin başkenti” olarak adlandırdığımız bir kentin kapak fotoğrafı olarak kullanılan bu en önemli tarihi eserinin duvarları üzerinde ağaçlar yeşerdi, kök saldı, büyüdü.
Gösterişte bile olsa bu kente sahip çıktığımızı göstermek, terk edilmiş olduğu imajını ortadan kaldırmak için yüz yıllardır ayakta duran bu kaleye sahip çıkacak bir yetkili yok mu gerçekten?
Tüm samimiyetimle söylemek isterim ki, bayramda Girne’yi bir kez daha dolaşırken çok utandım! Hiçbir kent bu şekilde sahipsiz bırakılmayı hak etmez! Turizmin başkenti Girne, hiç etmez.