İrsen Küçük’ün başbakanlığı döneminde bir evrak bir gazeteye sızdırıldı… Yer yerinden oynadı… Başbakan Küçük, altında imzası olan evrağı ret ve inkar etti…
Ve Başbakan Küçük haklı çıktı, evrak da, imza da sahte çıktı. Sahte evrağı tedavüle sürenler de, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun çok yakın bir çalışma arkadaşı ve onun yönetiminde çalışan bir bürokrat çıktı. Yargılandılar, hüküm giydiler, cezalandırıldılar… Her ikisi de yandı, manevi olarak tüketildi… Kamuoyu vicdanında olay saray bağlantılı olarak yer etti…
Şimdi de bir harita tedavüle sürüldü. Harita, Türkiye’nin Milliyet Gazetesi’ne sızdırıldı. Kimin nasıl sızdırdığı da piyasalarda konuşuluyor… İddiaya göre Kıbrıslı Rumlar bu haritayı görüşmelerde Kıbrıs Türk tarafına vermiş… Kuzey Kıbrıs elden gidiyor vaveylası kopartıldı. “Arsız Rumlar her yeri istiyor, kahraman Eroğlu hiçbir yeri vermiyor”!. Ama mesela bir başkası Cumhurbaşkanı olursa, Rumların istediklerini verecek; Kıbrıslı Türk Güney göçmenleri ortada yersiz yurtsuz kalacak, Türkiye’den gelenler de geri gitmekten başka çare bulamayacak… Ama neyse ki Eroğlu var, hem yeniden aday oluyor ve seçilince Kıbrıslı Rumlara “Mallarınız mallarım, malım da malım” diyecek…
Eroğlu köy köy gezip habire harita anlatarak “vermem” diyor iken, böyle bir haritanın varlığı Rum tarafından ve hatta Kudret Özersay tarafından da yalanlandı. Takke düştü, kel göründü… Sahte haritanın şaibesi gene Saray’a yüklendi… İmza sahteleme ve tedavüle sahte evrak sürme ile başlayan girişim, yeni ve daha üst bir aşamaya taşındı: Kıbrıs sorunu görüşmelerine dair evrak sahtelemek ve bu bağlamda tedavüle sahte harita sürmek.
Eroğlu “harita var demedim ama Rumların talep ettiklerinden bir harita şekillendi” diyor. Ne denir… “Sen milleti serden geçmiş hoca mı sandın?” Kanar mı millet?!. Tedavüle sürülmüş harita var, üzerinden politika yapılıyor ve bu harita belli ki Eroğlu için serden geçenler tarafından hazırlanmış… “İmzacılar gibiler” diye düşünmekten alıkoyamıyor insan kendini…
Bu sahte haritayı tedavüle sürenler neler murat etmiş olabilir? Cumhurbaşkanlığı seçimi var, Eroğlu adaylığını yakında açıklayacak ama “işte bunun için aday oldum” diyeceği bir şeyler lazım, yoksa Kıbrıs sorunu görüşmelerinde hiçbir ilerleme başaramadığı için niye aday olduğunu anlatamayacak kimseye… Aday olurken, kurtarıcı havasına girecek; Denktaş Bey de “Dava Adamı” diye aday olurdu, bitmemiş davayı bitirmemek üzere oy isterdi… Sonunda oyun bozuldu, dava adamı aday da olamadı… Şimdi Eroğlu benzer bir stratejiyi farklı malzeme ile sürdürecek…
Sahte harita ile Kıbrıslı Türkler Kıbrıslı Rumlara karşı kışkırtılacak, “bunlarla çözüm olmaz” dedirtip, “Kurtar bizi Baba” diye Eroğlu’na destek verecek… Diğer adaylar bu harita ile pusuya düşürülmüş olacak. Ve en büyük balık olarak da Türkiye yakalanacak: Türkiye’nin ‘bir adım önde politikası’nın varacağı sonuç, bu haritada gösterilen yerlerin Kıbrıslı Rumlara verilmesi olacaktır. Türkiye hükümeti ayıklasın pirincin taşını…
Sahte haritanın diğer bir hedefi de Kıbrıs Rum tarafını karıştırmaktır. Bu aşamadan sonra Anastasiadis en azından bu haritadaki yerleri talep etmek zorundadır. Yapsa vay, yapmasa vay… Yapsa, hiçbir ilerleme olmayacak ve sertlik yanlısı bilinecek… Yapmasa, Kıbrıslı Rumlar onu ödün vermekle suçlayacak…
Sahte harita zeki bir strateji ürünü gibi görünüyor. Ancak, Kıbrıs sorunu çözüm sürecinde ilerleme kaydettirmeyen hiçbir unsur zekice sayılmadı; bu oyunu oynayanın başına da dert açtı… Ve sahte evrak üzerinden yürütülen bir strateji, rezil etmekten başka işe de yaramadı.
Ne demeli?!... Sahte evrak, sahte imza, sahte harita… Yakında daha neler sahtelenecek acaba?! Örneğin yaş kağıdı mı, sağlık raporu mu? Muhtarlar ve doktorlar, aman dikkat, imzanız ve evrağınız sahtelenebilir…