Sakal – Bıyık

Erdinç Gündüz

Aşağı tükürsen sakalın, yukarı tükürsen bıyığın... Ne kadar güzel söylemiş söyleyen. Kıbrıs Türkü’nün durumu,  bundan güzel nasıl anlatılabilirdi ki ?

***

‘Çözüm’ olursa,

Kuzey Kıbrıs’ta herşey ters yüz olacak. Hani  “Biz Avrupalıyız...”, yahut, “Biz Avrupalı olmak istiyoruz..” diyoruz ya ? 

Diyelim ki Avrupalı (!) olduk.  Elli küsur yıllık alışkanlıklarımızdan ve alıştırıldıklarımızdan vazgeçecek miyiz ?  Örneğin, torpille yaşamaktan vazgeçecek miyiz ?...  Rica ile yaşama düzeninden vazgeçecek miyiz ? Oy uğruna benliğimizi, onurumuzu ayaklar altına almaya devam edecek miyiz ?... Yılın yarısından fazlasında ‘tatil’ yapmaya devam edecek miyiz ? Yüzlerce Müsteşar, Müdür tüketmeye devam edecek miyiz ? Memur, emekli  kadrolarını daha da şişirecek miyiz ?

Ve daha yüzlerce soru...

***

‘Çözüm’ olmazsa,

Ne gariptir ki, yukarıdaki cevapsız soruların hemen hepsi ‘Çözüm olursa’da da geçerli...

Bilmem kaç yıldır yaptığımız gibi mi yaşamaya devam edeceğiz ?... Ekmek elden su gölden mentalitesi aynen devam edecek mi ?... KKTC’yi, el alemden önce kendi halkımıza, saygı duymayı, benimsetmeyi,  kabul ettirmeyi başaracak mıyız ?  Parayı veren düdüğü çalmaya devam edecek mi ?... Gerçekten KKTC’yi tanıtmak için çabalayacak mıyız ?...  Bağımsız, bağlantısız bir Devlet mi olacağız ? Yoksa  kendi kendimizi ‘Devletiz’ diye kandırmaya devam mı edeceğiz ?

Ve daha yüzlerce soru...

***

‘Çözüm’ olursa da dertler var, olmazsa da...  Her iki alternatifte de önemli olan ‘kafalar’.. . Kafalar değişmezse ne birinden hayır gelir ne diğerinden. Acı gerçek bu malesef.

 Aşağıda sakal, yukarıda bıyık... Üstelik hava rüzgarlı. Tükürsen de kurtulamaz durumdasın.  Farkında mısın ey halkım ?

***

Çok karamsar bir yazı oldu, farkındayım. Tek umudum (!), Kıbrıs Türk halkının, tarihi boyunca olduğu gibi, yeni durumlara hemencecik adapte olmayı becerme (!) özelliği. Şöyle veya böyle....

İngiliz döneminde İngilizci olmayı; Ecevit döneminde bir numaralı Ecevit’çi ve ‘Sosyal Demokrat’ olmayı; Demirel zamanında bir numaralı Demirel’ci; İhtilal zamanlarında bir numaralı General’ci;  RTE zamanında bir numaralı Tayyip’çi olmayı başaran (!) bizler, yeni durumlara adapte olmakta mı zorlanacağız ?

---------------------------------------------

Sokak Ağzı

“Güney’deki nüfusun % 16’sı fakirlik sınırının altındaymış. Bizde nedir bu oran ? Hesaplayan, bilen var mı ?

***

“Avusturalya’da bir Bakan istifa edmiş... Başka yerlerde Bakanların politikacıların adı herhangi bir olaya karışırkenden istifa edeller.  Japonyadakiler harakiri bile yapar. Bizdekiler ????...  Daha da yapışıllar koltuglara....

***

“Cenevreymiş, konferansmış v.s.  Hepsi hikaye. Kimse kimseyi aldatmasın. Birşey olacağı yok.”

***

“Bir turistik gezinin daha sonu... Bu  da yazıldı tarihimize...”

***

“Devlet yok... Hükümet yok... Belediye yok...Devlet Dairesi yok... Devlet Memuru yok... Sistem yok... Karmaşa çok... İşimiz b...k...

***

“Elektrik kesildiğinde bile artık, yarım saatte geldiğinde bayram ediyoruz... İşte bu durumlara geldik..”

***

“Bizde da manyaglar var ama Rumlardakiler bir başga manyagdır. Memleked sizin rüyalarınız yüzünden çogdaan bölündü beee..Siz daha uyur uyanır rüya görürsünüz ?  Ne beglerdiniz 74 öncesine dönelim ?

***

“Bu memlekette herkes politikacı, herkes tarihçi, herkes gazeteci...Uzman dolu memleket.. Herşeyi bilirig, herşeyi eleştiririg... Bilirig bilmeyig herşeyi gonuşuruk,  otuz saniyede da çözerig..Maşallah..Nazar değmez işallah...”