Eylemcilere “parmak verildi diye tahrik edildiler” iddiasına yönelik hafifletici maksatlar bakımından görüşülen ek duruşmayla ilgili tarafların savunmaları bitti. 7 Şubat’ta savcılığın davanın esasıyla ilgili hitabını yapması ardından, savunma avukatı da davanın esasıyla ilgili hitabını tamamladı
Mahkeme, hafifletici maksatlar bakımından açılan duruşmayla ilgili kararı da davanın esası içerisinde değerlendirip 21 Şubat’ta saat 14:00’te karara bağlayacağını açıkladı.
Sanıklar aleyhine getirilen ‘kanunsuz topluluk’, ‘ayaklanma’, ‘mala zarar verme’, ’kasti hasar’ ve ‘mülke tecavüz’ davalarından yargılandı
Didem MENTEŞ
Afrika gazetesi önünde 22 Ocak'ta yaşanan utanç olaylarıyla ilgili hızlı bir şekilde görüşülen dava tamamlandı, 6 sanık ile ilgili ceza kararı 21 Şubat’a kaldı.
Eylemcilere “parmak verildi diye tahrik edildiler” iddiasına yönelik hafifletici maksatlar bakımından görüşülen ek duruşmayla ilgili son savunmalar dün tamamlandı.
Ayrıca 7 Şubat’ta savcılığın davanın esasıyla ilgili hitabını yapması ardından, savunma avukatı da davanın esasıyla ilgili hitabını sonlandırıldı.
Mahkeme, hafifletici maksatlar bakımından açılan duruşmayla ilgili kararı da davanın esası içerisinde değerlendirip karara bağlayacağını açıkladı.
Sanıklar aleyhine getirilen ‘kanunsuz topluluk’, ‘ayaklanma’, ‘mala zarar verme’, ’kasti hasar’ ve ‘mülke tecavüz’ davalarıyla ilgili karar 21 Şubat saat 14:00’de okunacak.
Karar aşamasında ek duruşma açıldı dün dava tamamlandı
Bilindiği üzere davada sanıkların aleyhlerine getirilen suçlamaları kabul etmesi arından İddia Makamı olguları aktarıp, hitabını tamamlamış ancak savunma avukatı, hitabı esnasında “sanıklar parmak verildi diye tahrik edildiler” şeklinde yeni bir iddia ortaya atmıştı.
Yeni iddia nedeniyle 7 Şubat’ta hitapların yapılıp davanın karara kalması beklendiği aşamada, Mahkeme hafifletici maksatlar bakımından ek duruşma açılmasına karar vermişti.
Savcılık, eylemcilerin Afrika gazetesi binasına girmek istediği esnada polis tarafından izin verilmediği için kanunsuz topluluk oluşturup ayaklandığı olgusunu ortaya koyarken, savunma avukatı da eylemcilere “parmak verildi” gerekçesiyle tahrik olup ayaklanma çıkardıklarını iddia etmişti.
Ek duruşmada her iki taraf “ayaklanmayla” ilgili tanıklarını dinleterek, kamera görüntüleri, ifadeler ve çeşitli emareleri ortaya koyduktan sonra dün bu iddiaya yönelik savunmalarını yaptı.
Hafifletici maksatlarla ilgili hitaplar yapıldı
Merkezi Cezaevinde hükümsüz tutuklu olarak bulunan sanıklar Ümit Taş, Ahmet Türkmen, Bayram Ak, Mehmet İpek, Oktay Güney ve Abdülhadi Doğan yine geniş güvenlik önlemleri altında dünkü duruşma için Lefkoşa Kaza Mahkemesi’ne getirildi.
Kıdemli Yargıç Tacan Reynar huzurunda görüşülen davada, İddia Makamında Savcı Ayşe Kaymak Şadi ve sanıkları temsilen avukat Enver Öztürk mahkemede hazır bulundu.
“Parmak verildi” yönünde savunma avukatının ortaya attığı “tahrik” iddiasıyla ilgili hafifletici (mitigation) maksatlar bakımından yapılan ek duruşma tamamlandı, taraflar bu yöndeki hitaplarını yaptı. Daha sonra ise avukat Öztürk, davanın esasıyla ilgili hitabı tamamladı. Savcı Şadi ise 7 Şubat’ta hitabını yapmıştı.
Savcı: “Parmak işaretiyle ilgili yeterli şahadet yok”
Hafifletici maksatlar bakımından ilk hitabı yapan Savcı Ayşe Şadi oldu. Şadi, 22 Ocak’ta yaşanan olaylarla ilgili tüm şahadet ve emarelerin mahkemenin huzurunda olduğunu, savunmanın hafifletici sebepler safhasında yeni bir iddia ortaya attığını, iddia makamı olarak buna itiraz ettiklerini ve Mahkemenin bu itilaflarla ilgili bir duruşma açtığını anımsattı. Şadi, iddia makamı olarak 22 Ocak’ta yaşanan olaylarda eylemcilerin Afrika gazetesi binasına girmek istediği esnada polis tarafından izin verilmediği için kanunsuz topluluk oluşturup ayaklandığını, savunma avukatının ise parmak işareti yapıldığı için tahrik unsuru nedeniyle ayaklanmanın yaşandığını iddia ettiğini belirtti. Bununla ilgili iddia makamı olarak 4, savunma makamının da 3 tanık dinlettiğini aktaran Şadi, tanıkların ifadelerine değindi. Özellikle tanık olarak dinlenen sanık Ahmet Türkmen’in gördüğünü iddia ettiği parmağın ne şekilde olduğunu, hangi cinsiyete ait olduğunu bilmemesine dikkat çekti. Sanığın şahadet verirken gözlük taktığı, olay günü ise gözlüksüz olmasına rağmen 20 metre uzaklıktaki bir parmak işaretini görmesinin mümkün olmadığını aktardı. Şadi, “parmak verildi” iddiasının sonradan düşünülüp tasarlanan bir iddiadan öte olmadığını aktardı.
“Mesajın içeriği doğru mu yalan mı tartışılır”
Tanık Gökhan Saraç’ın ise eylemde pencereden gösterilen parmağın nasıl olduğunu, kadın yoksa erkek eline mi ait olduğunu bilemediği gibi 23 Ocak’ta Erkan Eğmez’in programına gönderdiği yazının doğru olduğu göstermediğini aktardı. Tanık Erkan Eğmez’in ise parmak verildiğini eylem yerinde duyduğunu ancak bunu TV programında yalan mı doğru mu olduğunu bilmeden işleyemeyeceğini ancak programına gönderilen mesajlardan sadece Gökhan Saraç’a ait mesajı hatırlamasının ise güvenilir olmadığını gösterdiğini söyledi.
Gönderilen mesajın içeriğinin doğru mu yalan mı olduğunun tartışılır olup, doğru olarak kabul edilemeyeceğini aktaran Şadi, Erkan Eğmez’in aleyhine getirilen davaları da ısrarla hatırlamamasını mahkemenin değerlendirmesi gereken bir husus olduğunu ve Eğmez’in Afrika gazetesiyle husumeti olduğunun anlaşıldığını belirtti. Şadi, tanık olarak dinlenen polis memurlarının da “parmak işareti” görmediklerini, bu yönde bulgu tespit etmediklerini belirterek, kamera görüntülerinde de bu yönde bir tespit bulunmadığını ifade etti.
“İddianın ret edilmesini talep ederim”
Savcı Ayşe Şadi, savunma avukatının hiçbir tanığının da bu parmak işaretini ne saat gördüğünü söylemediğini, bu elin zayıf mı şişman mı, erkek eli mi kadın eli mi, sağ el mi sol el mi olduğunun belli olmadığını söyleyerek, bu parmağın ne zaman verildiğinin belli olmadığını aktardı. “Olmayan bir şeyin ne saat olduğunu bilmemek normal” diyen Şadi, parmak işareti verilmesiyle ilgili mahkeme huzurunda yeterli şahadet olmadığını dile getirdi.
Şadi, savunma makamının bu iddiayla ilgili ispat külfetini yerine getirme kanaatinde olduğunu belirterek, savunma makamının sanıkların parmak işareti nedeniyle tahrik olduğu yönündeki iddiasının ret edilmesini talep etti.
Avukat: “Sonradan tasarlanan bir şey değil”
Hafifletici maksatlar bakımından “tahrik” iddialarıyla ilgili olarak avukat Öztürk de hitabını yaptı. Savcının yaptığı savunmaya karşı iddialarını ortaya koyan Öztürk, parmak işaretinin ne zaman verildiğine yönelik şahadet olduğunu ancak bunun dakikasını verilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Eylemi karşından gösteren kamera görüntülerinin mahkemede sunulmadığını, sunulması halinde parmak işareti olup olmadığının anlaşılacağını aktaran Öztürk, bu iddiayı kendilerinin gündeme getirmediğini, olaydan 15 gün önce bir TV programından söylendiğini ve sanıkların sonradan tasarladığı bir şey olmadığını savundu.
Parmak işaretiyle ilgili sanık Ahmet Türkmen ile tanık Gökhan Saraç’ın da şahadetlerinin birebir tuttuğunu, Saraç’ın şahadetinde sarsılmadığını söyleyen Öztürk, savcılığın tanığı olan polislerin de söz konusu pencereye bakmadıkları için parmak işaretini görmediklerini de iddia etti. Tanık Yusuf Alkımın ise eylemcilere hangi gözle baktığının ortada olduğunu, sanıklara bu gözle bakan anlayışın sanıklarla ilgili ne derecede tarafsız şahadet vereceğinin şüphelenilmesi gereken bir durum olduğunu ileri sürdü.
Davanın esasıyla ilgili hitaplar
Avukat: “Bir anlık heyecanla işenen suçlardır”
Hafifletici maksatlar bakımından yapılan hitapların ardından davanın esasıyla ilgili hitaplara geçildi. Savcı Ayşe Kaymak Şadi’nin 7 Şubat’ta sanıklarla ilgili olguları aktarmış, davayla ilgili hitabını yapmıştı.
Avukat Enver Öztürk ise dün davanın esasıyla ilgili hitabını yaparak, son iddialarını ortaya koydu.
Öztürk, Afrika gazetesinin olaylar öncesinde ve sonrasında “destursuz şekilde” bazı kesimleri tahrik oluşturacak, provokasyon yaparak ağır yayınlar yaptığını, bazı kesimlerin bu yayınlardan dolayı polise şikayette bulunduğunu iddia ederek, Mahkemeden bunun adli ihbar olarak alınmasını talep etti.
Dava konusu suçlarla ilgili bilgi veren Öztürk, “bu anlamda mağdur konumunda olan Afrika gazetesinin nasıl bir tutum içerisinde olduğu, sanıkları ve başka kişileri kendisine karşı eylem yapmaya davet ettiğini, buna nasıl çanak tuttuğu, provoke ettiği ortadadır. Hiç kimse bu olayların yaşanmasını istemezdi. Eylem sadece anayasal hak çerçevesinde yapılsaydı, bu yayınlar ve tahrikler olmasaydı ama oldu” dedi.
Öztürk, “Sanıkların eylemdeki fiillerinden dolayı pişman ve üzgün olduğunu iddia eden Öztürk, “o olayın sıcaklığı ve heyecanı ile bunu yapmasaydı düşüncesindedirler” dedi. “O gün oraya giderken davaya konu suçları işlemek niyetiyle gitmemişlerdir. Bir anlık gelişen olaylar çerçevesinde, önceden düşünülmeden, planlanmadan bir heyecana kapılarak işlenmiş suçlardır. Sanıkların yasa tebliği ve kanunu ihtara verdikleri cevaplarda da suçlarını ilk andan itibaren kabul etmiş, adaletin erken tecellisine yardımcı olmuşlardır. Maddi anlamda zarar görenlerin zararı da ilk günden temin edilmiştir” dedi.
Sanıkların kişisel durumlarıyla ilgili bilgi de veren Öztürk, savunmasını şöyle tamamladı:
“Toplumda iyi gitmeyen bir gerilim, toplumdaki kesimler arasında provokasyon olduğu açıktır. Yargıda da toplumu sakinleştirici, yatıştırıcı, yön verici bir kararın çıkması kamusal görev olarak addedilmelidir. Mahkemenin vereceği karar kamu yararına olacak karardır. Toplumun bütün kesimlerini yatıştıran, adalet duygusu inancını pekiştirecek, en zorda bundan sonrası toplumu rahatlatacak bir ceza olsun. Bir avukat olarak; bu dava süreci boyunca sosyal medya ortamında yargıya ve yargıçlarımıza yazılar ve görüşler ortaya konmuştur. Bunların tasvip etmemiz mümkün değil. Bir yargıcın koruma ihtiyacı duyacağı yönünde sosyal medyada çıkanların, yargının bir ayağı olarak beni de rahatsız eder” şeklinde konuştu.
Savcı: “Kanunsuz şekilde ayaklandılar”
Savcı Ayşe Kaymak Şadi, davayla ilgili 10 tane emareyi mahkemeye sunmuştu. Protesto esnasında eylemcilerin binaya girilmesine izin verilmemesi nedeniyle kanunsuz 15 kişilik bir gruptan sanık Doğan’ın gazete binasına tırmanarak mülke tecavüz ettikten sonra balkon camlarını kırıp kasti hasara uğrattığını aktarmış, sanık Türkmen’in ise binaya tırmanıp gazetenin ahşap tabelasını, güvenlik kamerasını sökerek aşağı attığını, Vestel dükkanın ait pergolayı hasara uğrattığını, sanık Bayram Ak’ın da gazeteye tırmanarak bir camı dirseğiyle vurup kırmasına neden olduğunu belirtmişti.
Olayla ilgili 6 sanığın tespit edildiğini ancak tespit edilemeyen 9 kişinin gazeteyi hasara uğrattığını aktaran Savcı, bu kişilerin binadan içeri girmeye çalışarak kanunsuz olarak ayaklanmaya sebep olduklarını ve oradaki Başmüfettişin uyarı duyurusuna rağmen ayaklanmanın devam ettiğini kaydetti.
Yapılan tahkikat kapsamında olaylarla ilgili 6 sanığın kimliğinin tespit edildiğini, 9 kişinin ise isminin tespit edilmediğini aktaran Savcı, 29 Ocak’ta sanıklar Mehmet İpek, Ümit Taş ve Ahmet Türkmen’in LPM’ye celp edildiğini ve ayrı ayrı yasal ihtarda bulunulduğunu ve sanıkların yasal ihtara hitaben verdikleri beyanları aktarmıştı. Savcı, sanıkların aynı gün derdest emri gereği tutuklanıp, hücrelere yerleştirildiklerini belirtmişti.
Savcı Ayşe Şadi, sanık Mehmet İpek’in Mağusa’da 2016’da yaşanan benzer suçtan sabıkası olduğu, diğer sanıkların ise benzer sabıkası olmadığı ve sadece sanık Abdulhadi Doğan’ın sabıkasız olduğunu açıklamıştı. Şadi, sanık Abdülhadi Doğan’ın TC, sanık Oktay Güney’in KKTC, diğer dört sanığın da KKTC-TC uyruklu olduğunu belirterek, sanık Abdülhadi Doğan’ın 25 Ağustos 2017 tarihinde çalışma izinin bittiğini de dile getirdi.