YAZI DİZİSİ / Salih Öztoprak (2)
Dr. Abdullah Korkmazhan’ın “TÜRKİYE SOLUNUN KIBRIS ÇIKMAZI” isimli kitabından alıntılar
TKP’nin 1 Eylül 1964 tarihli bildirisinden:
“Hükümet NATO yanlısı ve körü körüne ABD’ye bağlı bir politika gütmektedir. Bu politika sonucu Kıbrıs’ta girişilen macera Türkiye’yi korkunç bir savaş felaketi ile yüz yüze getirmiştir.”
TKP’nin 20 Temmuz sonrası bildirisinden:
Türkiye’de “kurtarmak” sözleri ile adanın bir kısmına oturmak isteyen gerici çevreler vardır. Bunlar şovenizm duygularını körüklüyorlar.
TKP’nin 22 Ağustos 1964 tarihli “Türkiye Halkına Çağrı” başlıklı bildirisinden:
Kıbrıs Halkı’nın bağımsızlık savaşı karşısında NATO harekete geçmiştir. Emperyalistlerin planlarını gerçekleştirmekle görevli Ankara Hükümeti tehlikeli bir maceraya atılıp ateşle oynamaktadır. Hükümet Türkiye’yi savaş ateşine sürüklemekte, uzun bir süreden beri Kıbrıs’a askeri müdahale hazırlıkları yapılmaktadır. Kıbrıs’ın Türkiye’ye saldıracağı konusunda uydurma haberler yayınlanmaktadır ve bunlar bahane olarak kullanılarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne saldırılmıştır. Rum ve Türk köyleri barbarca ateşe verilmiş, hiçbir şeyden habersiz, yüzlerce Rum ve Türk masum insan öldürülmüştür.B u saldırılar BM’nin adada durumu düzeltmek için bulunduğu bir dönemde kışkırtmak amacıyla yapılmıştır. Saldırı Kıbrıs’ı elinden bırakmak istemeyen NATO’nun planlarına uygun olarak yapılmıştır. Saldırıdan önce gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısına ABD Büyükelçisi’nin de katılmış olması ve saldırı sırasında NATO’ya sürekli rapor verilmiş olması bunun en açık kanıtıdır.
ABD’nin sunduğu Acheson Planı tamamen NATO çıkarları için hazırlanmıştır ve Türkiye yabancı çıkarlar uğruna korkunç bir savaşın eşiğine sürüklenmektedir. Türkiye halkı bu savaş ve saldırganlık politikalarına dur demelidir.
“NATO yanlısı politika”
TKP’nin 1 Eylül 1964 tarihli bildirisinden:
Hükümet NATO yanlısı ve körü körüne ABD’ye bağlı bir politika gütmektedir. Bu politika sonucu Kıbrıs’ta girişilen macera Türkiye’yi korkunç bir savaş felaketi ile yüz yüze getirmiştir. ABD ile yapılan ikili anlaşmalar bozulmalı, dış politika kökten değiştirilmeli, ABD üsleri, egemenlik haklarını çiğneyen anlaşmalar ve emperyalistlere verilen bütün imtiyazlar kaldırılmalıdır. Bağımsız ulusal bir politika için NATO ve Amerikan boyunduruğuna karşı halkımızı mücadeleye çağırıyoruz.
TKP Leipzig Grubu’nun 1964 yılı çalışmalarıyla ilgili Yıllık Komite Raporu’nda Türk-Sovyet yakınlaşması çok önemli bir aşama, bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Dış İşleri Bakanı Feridun Cemal Erkin’in imzaladığı bildiri ile Türkiye hükümetinin Kıbrıs’ın bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve yabancı etkilerden kurtulması tezini kabul ettiği aktarılmaktadır. (Söz konusu olan İsmet İnönü hükümetidir ve bu açıklamadan altı ay sonra düşürülür. SÖ)
Ve Yunan darbesi
TKP Merkez Komitesi’nin Haziran 1965’de yayınladığı bildiride Kıbrıs ile ilgili barışçıl çözüm yollarına vurgu yapılıyor, Ada’nın yabancı üslerden temizlenmesi isteniyordu. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tam bağımsızlığı ve egemenliğini, toprak bütünlüğünün tanınması ve eşit, demokratik haklara sahip iki toplumun yan yana yaşaması talep ediliyordu.
TKP’nin görüşlerini savunan YURDUN SESİ dergisinin Kasım Aralık 1967 sayısında yer alan bir iddiada Grivas ve Denktaş’ın her ikisinin de CIA ajanı olduğu, Amerikan işbirlikçilerini kullanarak Kıbrıs’ın emperyalist bağlardan kurtulmasını engellemek için Köfünye saldırılarını tertiplediği yer almaktadır.
TKP Merkez Komitesi Politik Bürosu 17 Temmuz 1974 yayınladığı açıklamasında, 15 Temmuz’da Makarios hükümetine karşı yapılan askeri darbeyi protesto ederek, faşist Yunan darbesinin arkasında NATO ile Amerikan emperyalizminin olduğunun altını çizmektedir.
TKP; emperyalizmin, Kıbrıs’ın bağımsızlığına son vererek, Enosis’i gerçekleştirmek ve Arap halklarına karşı askeri, politik bakımdan bir NATO üssü yaratmak istediğini de ön görmektedir.
TKP bu açıklamasında, Kıbrıs’taki darbe ile Türkiye’deki kısıtlı demokratik hakları budamak ve hükümeti zor duruma düşürmek isteyen gerici ve işbirlikçi çevrelere de dikkat çekmiştir.
TKP’nin Kıbrıslı Türklere çağrısı
Kıbrıslı Türklere de çağrıda bulunan TKP, Kıbrıs’ın bağımsızlığını savunan, emperyalizme karşı cephe alan, demokratik hakları genişletmek isteyen AKEL partisini ve Makarios hükümetini desteklemelerini ve ortak düşmana, emperyalizme, NATO’ya ve Yunan cuntasına karşı savaşmalarını istemektedir.
Askeri müdahalenin ardından yayınlanan 20-25 Temmuz 1974 çağrısında ise şu ifadelere yer verilmektedir:
Amerikan emperyalizmi ve NATO, Yunan faşist cuntasının Kıbrıs’ta tertiplediği darbe ile hükümetin devrilmesi için her türlü baskı ve manevralara başvurdu. Türkiye hükümeti başka bir tutum aldı, Türk ordusu adaya çıkarma yaptı. Türk hükümeti açıklamasında: ‘Adaya savaş ve kan götürmediğini, yasal hükümeti geri getirmek istediğini’ belirtti. Türkiye hükümeti, Güvenlik Kurulu’nda alınan kararların Cenevre Konferansı’nda kabul edilmesi için kesin davranmalıdır. Çünkü bu kararlar hükümetin yapmış olduğu açıklamaya uymaktadır. TKP, hükümetten ilk açıklamasıyla verdiği sözü tutmasını istiyor. Türkiye’de “kurtarmak” sözleri ile adanın bir kısmına oturmak isteyen gerici çevreler vardır. Bunlar şovenizm duygularını körüklüyorlar.
“Ada’nın toprak bütünlüğüne saygı”
TKP Merkez Komitesi, 15 Ağustoz 1974 tarihli “orduya çağrı” başlıklı açıklamasında hükümet çevrelerinin Kıbrıs’a barış ve özgürlük götürüleceğinden, Ada’nın bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı gösterileceğinden söz ettikleri hatırlatılmakta, ancak Kıbrıs’a harp ve harabe götürüldüğü, silahlı kuvvetlerin 20 Temmuz’dan beri Kıbrıs’ta kan döküp, kurban verdiği vurgulanmaktadır.
“Amerikan emperyalizmi, NATO’daki egemen çevreler Kıbrıs’ı bölmek ve NATO’nun üssü haline getirme planını hükümet, Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar’ın emrindeki militarist klik eliyle uygulamak istiyorlar” denilen açıklamada, yurtsever subaylardan, erlerden, Amerikan emperyalizminin, NATO’nun harp ve kışkırtma planları uğruna Kıbrıs’ta kan dökmemeleri istenmekte ve “Mehmetçik Memleketine Dön” çağrısı yapılmaktadır.
“Bu bir savaştır”
TSİP yayın organı İLKE’de Sinan Gölcüklü tarafından kaleme alınan ‘Que Vadis Ecevit?’ (Nereye Gidiyorsun Ecevit?) başlıklı değerlendirmede, Ecevit’in omuzu güvercinli resimlerinin yerini miğferli ve tomsonlu resimlerin aldığı belirtilmekte ve adı her ne kadar ‘Barış Harekatı’ olursa olsun Kıbrıs’ta bir savaş yürütüldüğü vurgulanmaktadır. Ecevit’in NATO’cu bir tutum içine girdiği ve daha önceki söylemlerini terk ettiğini kaydeden Gölcüklü, varacağı sonucun emperyalizme teslimiyet olacağını kaydetmektedir
TKP MK yayın organı ATILIM’da, 13 Şubat 1975’de Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulmasının ardından yayınlanan bir başyazıda Kıbrıs Cumhuriyeti’ne saldıran, kan döküp adayı ikiye bölen NATO işbirlikçisi burjuvazinin uydurma bir cumhuriyetçik kurduğu eleştirisi yapılmaktadır.
Haziran 1975’de Morning Star gazetesi muhabirinin “Türk ordusunun Kıbrıs’ın üçte birini işgal etmesi karşısında tutumunun ne olduğu” sorusuna TKP MK Genel Sekreteri İsmail Bilen, Kıbrıs’ın bağımsızlığından, toprak bütünlüğünden, emperyalizmin üslerinden, bütün etkilerinden arınmasından, bütün yabancı silahlı kuvvetlerin Kıbrıs’tan çekilmesinden yana olduklarını söylemiştir. Burjuvazinin orduyu Kıbrıs’a sürmekle amaçladığı hedeflere ulaşamadığını, körüklediği şovenizm dalgası ile halk yığınlarını esas hedeflerinden şaşırtamadığını belirtmiştir.
YARIN: 1975’de Bremen’de düzenlenen Uluslararası Dayanışma Forumu’nda söylenenler.