‘Sanat Engel Tanımaz’

Yıltan Taşçı ve Besim Zafersoy ‘özgürlük’ dalında ikincilik ödülü aldılar. Fotoğrafın adı ‘okumak özgürlüktür’ olarak belirlendi. Besim Zafersoy’ın engelli sandalyesinde kitabın sayfalarına vuran ışıkta okuduğu kitapla ‘özgürlük’ arayışı belgelendi

Tayfun Çağra

Kuzey Kıbrıs Turkcell’in ‘sanat engel tanımaz’ fotoğraf yarışmasının bu yıl 4.sü yapıldı. Bu yarışmada varolan kategorilerde dereceye girenler açıklandı. ‘Empati’, ‘Özgürlük’ ve ‘instagram’ dalında yapılan jüri değerlendirmesinde ‘özgürlük’ dalında Yıltan Taşçı ve Besim Zafersoy ‘okumak özgürlüktür’ temalı fotoğraflarıyla ikincilik aldılar. Bu yarışmayı, yarışmanın temasına uygun olarak engelli hayatları konuşmak için Eziç’te buluştuk. Güzel, samimi bir söyleşi yaptık Yıltan hoca ve Besim’le birlikte…

Bu yarışmaya birlikte katılma fikri nasıl oluştu?
Yıltan Taşçı: Besim bana daha önce modellik yapmıştı… Bu yarışmada ‘ikili katılınacak’ şeklinde duyuru gelince fotoğrafı çekilecek kişi partner olabilir mi diye sorduk. “Tabii ki” dediler, benim de aklıma ilk Besim geldi. Nasıl benim aklıma ilk Besim gelmişse, Besim’in aklına da ilk ben gelmişim. Dolayısıyla Besim’le işbirliği yaptık ve yarışmaya hem ‘empati’ hem de ‘özgürlük’ dalında birer resim verdim. ‘Özgürlük’ dalındaki resmimiz ikincilik aldı.

Besim Zafersoy: Daha önce beraber çalıştık, benim de aklıma ilk Yıltan hocam geldi. Güzel bir çalışma yaptık.

YT: Besim çok kibardır… Başkalarından kendisini fotoğraf çekme teklifleri geldiğinde beni arayıp sorar… “Çekebilirler mi” diye… “Tabii ki” derim, “sen bilirsin” ama o daha önce birlikte çalıştığımız için sormak gereği duyar.

İki dalda da katıldığınızı söylediniz? İkinci gelen resminizi gördük, kitap okunuyor kompozisyonda ve ‘özgürlük’ işleniyor… ‘Empati’ nasıldı?
BZ: Karanlık bir ortamda, loş bir ortamda kitap okuyordum dereceye giren fotoğrafta… Kitap okuyarak özgür olduğumuzu belirtmek istedik. Resmin adını da ‘okumak özgürlüktür’ diye koymuştuk.

Diğer resmi de sizden öğrenelim hocam… Neydi o resim?
YT: Diğer fotoğraf ‘empati’ dalında gitardı. Model yine Besim’di… Benim gitarımı Besim’e vermiş ve kullanamadığı elini gitarda kullanmasını istemiştim. Ben aslında o fotoğraftan çok daha etkilenmiştim çünkü 43 yıllık müzisyen olarak o parmakları do majör, re minör basarken gördüm… Parmakların öyle bir akışı vardı ki Tevfik İleri görmüştü o parmakları ve çok etkilenmişti. Onun da adı ‘azim’di… Ama derece alan fotoğraf kadar ışık çok etkili değildi onda… Sevindiğim şu oldu; Birinde ‘ben’ yarıştım, diğerinde ben ve Besim yarıştı. Birlikte yarıştığımız fotoğrafın ödül alması beni çok daha mutlu etti.

“BEN ENGELLİ DEĞİLİM”

Bu sırada Besim ve Yıltan hoca karışıklı konuşmaya başlıyorlar… Besim, “bana sürpriz oldu” dedi. “Beklemiyor muydun yani” diye sordu Yıltan hoca… “Çok güzeldi fotoğraf… Kitaba vuran ışık çok etkiliydi… Kitap okumanın verdiği özgürlük anlatılıyordu…” diye Besim’i ikna etmeye çalışıyordu ama aslında Besim çoktan ikna olmuştu. Sevinçliydi, heyecanlıydı… Engelli olarak ödül almak, bir kez daha farkındalık yaratmak onu mutlu ediyordu ama “aslında ben engelli değilim” de diyordu.

Yarışmaya tekrar döneriz ama bana anlatabilir misin sevgili Besim, bir günün nasıl geçer, neler yapılsa, nasıl yapılsa, ne olsa senin için hayat daha kolay olur?
BZ: Benim günüm genelde evde geçer ama etkinlik olduğunda işte şoför arkadaşım beni götürür, sinemaya, tiyatroya giderim…

“Ben engelli değilim” dedin ama mutlaka gittiğin yerlerde karşılaştığın zorluklar vardır… Rampa sorunuyla karşılaşıyorsundur mutlaka!..
BZ: Çoğunlukla rampalar yapıldı aslında, ben de rampa olan yerlere gitmeye çalışırım ama rampa olmayan yerler varsa şoför arkadaşım girebilmek, çıkabilmek için bana yardımcı olur. Örneğin Gönyeli Belediye binasında asansör sorunu var, uzun zamandır çalışmıyor, onu çözemedik. Konferans salonuna çıkmak zor oluyor, neden çalışmasın!

YT: Belediye’ye bağlı SAM’ın fotoğraf kurslarına gittiği için oradan biliyor…

BZ: SAM’da sorun yok, orada rampa var ama Belediye Binası’nda konferans salonuna çıkamıyoruz. Elden ayaktan yardım alarak çıkıyoruz.

EMPATİ DERSİ

Biraz önce ‘empati’yi konuştuk ama Yıltan hocam kendi hayatında ‘empati’ye ne kadar önem verir?
YT: Çok önemserim. Mesela Kanada’dan misafirlerim geldi, onları lahmacun yemeye götürdüm, sonunda şükrettim. Dinsel anlamda değil belki ama ‘biz bu yemeği bulduk, bulamayanlar var… Neden? Çünkü karşımdakilerden yemeği bitirmeyenler vardı. Afrika’da bunu bulamayanlar var, biz yarım bırakıyoruz. Şükrettim. Engelliler yerine de çoğu zaman kendimizi koymamız gerekir. Onların yerine kendimizi koymadığımız zaman onların sorunlarını anlayamayız… Empati yaparsak anlayabiliriz. Sadece ben değil, toplumun yapması gerekir. Örneğin sosyal medyada çok görürüz; Engellinin park yerine gider arabasını koyar. Bunu yapanları anlayamam… diyerek sinirini belli eden Yıltan Taşçı’yı Besim Zafersoy da başını sallayarak, “tabii ki” diye onaylayarak söylemek istediklerine tercüman olanlara destek veriyor.

Yani eğitim, eğitim diyerek konuşmasını sürdüren Yıltan Taşçı, 30 sene evvel okullarda örneğin çevre dersi konmasını istediklerini, nihayet konduğunu, belki de 30 sene sonrasını kurtaracaklarını söyleyerek birlikte gülüyoruz.

Müfredeta artık ‘empati’ derslerinin de konulması istiyor Yıltan Taşçı… Bir engellinin yerine, bir başkasını yerine insanın kendini koymasının sorunları büyük ölçüde çözeceğini anlatıyor Yıltan hoca…

Peki, jürinin kararlarını tartışmak için değil ama siz sonuçlardan memnun musunuz, yani bu yarışmaya girerken ille de bir derece olması gerekir dediniz mi?
YT: Kendi adıma bir derece bekliyordum. Şimdi ben fotoğraf da çektiğim için uzun zamandır, şöyle olmalı, böyle olmalı diye epeyce çalıştık Besimle…

Besim, çok yordu mu seni Yıltan hoca?
BZ: Yok, çok yorulmadım.

Kibar olmana gerek yok, o zaman söyleyemediysen şimdi söyleyebilirsin mesela… dediğimde yine gülüyoruz birlikte…

BZ: Yok yorulmadım gerçekten… Mutlu oldum. Güzel bir ortamdı. Herkes o ortamı bulamaz.

YT: Çalıştık ama dinlendik de…   

İŞBİRLİĞİNE DEVAM

Söyleşimizi yaparken Yıltan Taşçı, Besim’e fotoğraf çekim dersleri vermeye de devam ediyor… SAM’da öğrendiği teknikleri söyleşi sırasında da geliştiriyor Besim… Karşıda bir kompozisyon yakaladı Yıltan Taşçı, Besim o kompoziyonu deklanşöre basarak yakalamaya çalışıyor kullanabildiği sağ eliyle… Ama  Besim “engelli değilim” deyişini ispatlarcasına yakalıyor pozu, arşivindeki fotoğraflar arasına katıyor.

Son düşüncelerinizi de alarak bitirelim sohbetimizi…
YT: Az önceki soruya şunu eklemek isterim; Yarışmada tabii insan derece bekler ama sergileme alsak da bize yeterdi. Önemli olan farkındalık yaratmaktı.

BZ: Ödül töreninde Yıltan hocam yoktu, yurt dışındaydı, ödülümü onsuz aldım ama çok heyecanlıydı. Gurur duydum.

İşbirliğiniz devam edecek mi?
YT/BZ: Tabii ki edecek.

YT: Zaten daha önce ikinci, üçüncü yarışmada da sergileme alan fotoğraflarımız vardı. Bundan sonra işbirliğimiz devam.

 

 

 

 

  

Dergiler Haberleri