Tevfik Ulual bir kez daha çektiği fotoğraflarıyla bu kez zihnimideki Azerbaycan algısını yıkmayı başararak, bizi bambaşka bir coğrafya ile buluşturuyor. Caddeleri, tarihi yapıları, karlı dağları ve yemyeşil ovalarıyla Azerbaycan beni büyülüyor. Fotoğraflar mı çok güzel, yoksa şehir mi sorusuna yanıt aramak için Tevfik Ulual ile biraraya geliyoruz…. “Yüreğimdeki Azerbaycan” sergisinin detaylarını kendisinden dinliyoruz…
Tevfik Ulual 2019 yılında yaptığımız röportajda, fotoğraf çekmeye ortaokulyıllarında anı biriktirmek adına başladığını anlatmıştı… Bu ifadesi aklıma gelince, o günlerden bugüne hayallerinin ötesine vardığını düşünüyor mu? merak ettim.
“O röportajda fotoğrafa olan merakımın ortaokul yıllarına dayandığını belirtmiştim. Elbette daha resmi olarak fotoğrafa olan ilgim 2008 yılında FODER’e olan üyeliğimle başladı. Tabii ki o günlerde başlangıçta insan bu denli derin düşünemiyor ama herkes hedef kendine hedef belirliyor. Kendimi nasıl geliştirebilirim diye düşünüyordum elbette ama bu denli kendimi geliştireceğimi beklemiyordum. Tabii her konuda olduğu gibi fotoğrafçılıkta da her şeyin daha iyisi var, daha da derin daha da engin bilgiler var. Ben de kendi çapımda buralara geldi. Kendimi geliştirmeye devam ediyorum.”
Her zaman çok mütevazi davranan Ulual’ın kuşkusuz çok iyi bir fotoğrafçı olduğunu belirtmeliyiz. Kuşkusuz ki daha iyi olmanın gelişmenin sonu yok… Daha çok doğa, şehir, portre zaman zaman da spor fotoğrafları çeken Ulual arada geçen zamanda yaptıklarını bizmle paylaşıyor.
“Hala bu konularda çalışmaya devam ediyorum. Ancak 2019 yılında benim eğitim ve kültür ateşesi olarak çalışmaya başlamam neticesinde bazı temalardaki çekimlerim azalmaya başladı. Azerbaycan’a görevli olarak gittiğimde, mesai sonrası, haftasonları fotoğraf çakme imkanı buldum. Bu nedenle portre çekimim çok az oldu. daha çok Bakü’de şehir manzaralı çektim. Uzun pozlamalar yaptım. Aynı zamanda Bakü’nün dışına çıkarak doğa ve landskape tarzda fotoğraflar çektim. Diğer konulara fazla yoğunlaşamadım.
“Azerbeycan’ı ziyaret etmeyi herkese tavsiye ediyorum”
Tevfik Ulual’ın Azerbaycan fotoğraflarına baktıktan sonra, zihnimdekinden çok farklı bir ülke gözümde canlanıyor. Bende büyük bir merak uyandırıyor…. Eğitim ve Kültür ateşesi olarak Bakü’de yaşadığı deneyimleri Ulual bizimle paylaşıyor.
“Doğrusunu isterseniz ben de göreve gitmeden önce Azerbaycan’a dair fazla bilgi sahibi değildim. Ancak bu konu gündeme gelince biraz araştırma yaptım. Ancak bu denli bir coğrafya beklemiyordum. Özellikle başkent Bakü, tam bir açık hava müzesiydi. Gezdikçe bunu daha iyi görme şansına sahip oldum. Birçok tarihi eseri, eski mimari yapıları anıtları, modern tarzda da pek çok eseri olan bir şehir. Yürüyüş parkurları, bulvarları, parkları çok keyifli. Insanların zaman geçirebileceği çok güzel alternatifler söz konusu. Bakü’nün dışına çıktıkça Kuzeyde doğası, Kafkaslara Rus sınırına gidildikçe havanın soğumasına rağmen coğrafyanın güzelliklerini keşfediyorsunuz. Yüksek dağların olduğu, yükseltilerden doğan doğal manzaralar çok güzel görüntüler veriyor. Güneye doğru indikçe de bu kez tamamen farklı iklimle karşılaşıyorsunuz. Çok yeşillik çok sulak bir iklim bu. Verimli toprakları, meyve ve sebzeleri ile manzaraları çok güzel. Bakü zaten Hazar gölü kıyısında kurulan başkent. Onlar Hazar denizi diyorlar çünkü çok büyük bir göl. Başkentte bu kıyıda. Burada on dört kilometrelik, geniş bir bulvar var. içerisinde parkı, çay bahçesi restoranları var. Turistler de çok ilgi gösteriyor. Herkesin ziyaret etmesini tavsiye ediyorum. Bakü’de çok fotoğraf çektim. Aynı manzara olmasına rağmen, farklı saatlerde farklı görüntüler yakalama şansına sahip oldum.”
"Yüreğimdeki Azerbaycan"
Geçtiğimiz hafta hayat bulan Yüreğimdeki Azerbaycan sergisi, öyle sanıyorum ki ilk başta Azerbaycan’da açıldı. Daha sonra Kıbrıs’a geldi. Öyle sanıyorum ki fotoğraf çekme içgüdüsüyle başlayan bu süreç Ulual’ı sergiler açmaya kadar götürdü.
“Tabii fotoğraf geçmişimden dolayı sizin de bildiğiniz gibi elimde Kıbrıs’a dair ciddi bir arşiv vardı. Zaten fotğraflarımı da harici bellekle düzenleme maksatıyla yanımda götürmüştüm. Lameram da yanımdaydı. Çekimlere başladıkça iyi görüntüler yakaladıkça Kıbrıs ve Azerbaycan fotoğraflarıma dair iki ülkeyi anlatan bir sergi açmayı düşündüm. Zaten sanat, insanları yaklaştıran önemli unsurdur. 2021 yılında kırk dört fotoğraftan oluşan, kardeş ülkeler ismiyle Bakü’de bir sergi açtım. Temsilciliğimiz de bana destek oldu. 2022 yılında ise Karabağ’ın kurtarılması gerçekleştikten sonra kurtarılan bölgede Aghdam’a gittim. Orada bulunan anıtları da fotoğrafladım. Birinci seride sonra ikinci sergiyi de açtım. Çok ilgi gördü. Beğenildi. Görev süremin de yaklaşması nedeniyle son olarak Haziran ayında dört yıllık birikimle oluşan Azerbeycan fotoğraflarımın bir kısmını sergileme kararı aldım. Tabii çok fotoğrak çekmiştim. Hepsini sergilemek mümkün değildi ama Azerbaycanlı bir küratör yardımıyla fotoğrafları seçtik. Böylece geçtiğimiz hafta buraya da taşıdığımız Yüreğimdeki Azerbaycan sergisi Haziran ayında Bakü’de gerçekleşti. Çok taktir topladı. Kıbrıs’a dönünce de ülkeyi tanıtmak adına bu sergiyi açmaya karar verdim.mimarisini, doğal güzelliklerini göstermeye çalıştım. Sergi burada da çok ilgi gördü.”
Fotoğraflara baktıkça bu denli modern ve büyük bir coğrafya ile karşılaşıyor olmak beni yeniden şaşırtıyor. Tarihi eserleri ve geçmişi olan bir ülke.
“Kesinlikle öyle. Yüzyıllara dayanan kültürü, medeniyeti olan bir ülke. Çok tarihi eseri ve abidesi var, çok da iyi korunuyor. Bunlar yanında çok modern simgesel yapıları da var. Bakü bunların karışımı güzel bir metropol. Gezilecek görülecek yeri çok. İnsanları da çok iyi. Dili, kültürü bize çok yakın.”
Sergiyi farklı şehirlere taşıma fikrini de sorarak sohbetimizi sonlandırıyoruz.
“Farklı şehirlerde açılmasına yönelik sergiye talepler var. Ayrıca Azerbaycan Dostluk Derneği’nde de Lapta’da açacağız. Onun dışında yine Azerbeycan fotoğraflarından derlenmiş yeni bir sergi de açabilirim. Fotoğraf çekmeye devam ettiğim sürece, elbette yeni projeler de geliştirmeye devam edeceğim.”