Bu hafta sayfamıza corona olmadan başlamak istedim ama yine de içine birazcık kaçmış oldu corona… Başka türlü olamıyor çünkü bugünlerde… Tamamıyle yok saymak, başka şeylere konsantre olmak mümkün değil.
***
Geçtiğimiz Cuma paylaşmıştı Naci Taşeli… Bolşoy Balesi’nin tarihinde ilk kez online yayın yapacağını ve o gece de Kuğu Gölü Balesi (Swan Lake) olduğunu yazmıştı. Oturdum, izledim… Baleyi seviyorum, bir de Bolşoy’dan olunca tadına doyum olmuyor… Maalesef bale izlemek gibi olanaklarımız yok ülkemizde… İşte böyle tv’den, internet üzerinden olanak yaratıyoruz veya corona’nın olmadığı zamanlarda gittiğimiz ve sanata değer veren ülkelerde olanak varsa izleme imkânı buluyoruz… Kuğu Gölü’nü 30 yıl kadar önce Moskova’da Bolşoy Tiyatrosu’nda izleme fırsatı bulmuştum… O günlerde Kuğu Gölü’nün 50 yıldır oynandığını söylüyorlardı… Aslında 1877’den beri sahneleniyordu ama belki ‘kapalı gişe 50’ demek istemişlerdi… Öyleyse de, şimdi de ben izlediğimden beri 30 yıl kadar geçtiğine göre demek ki en az 80 yıldır Kuğu Gölü gösterime devam ediyor… O günler Moskova’da artık Sovyetler Birliği’nin son günleri yaşanıyordu… Bağlı Cumhuriyetlerde çatışmalar başlamış, ayrılıklar talep ediliyordu…
Moskova’da istenilen şeylerin bulunmadığı, Avrupa’yı izleyenlerin Avrupa olanaklarına sahip olmanın özlemini çektikleri duygunun son noktasına varmaya başladığı zamandı…
Zaten ardından da bölünmeler başlamış, Sovyetler Birliği’ne bağlı cumhuriyetlerin hepsi teker teker ayrılmıştı. İşte bu günlerin öncesinde Moskova’da Komünist Parti’nin ayrıcalıklı yaşamını içlerine sindiremeyen halkın yine de sanata düşkünlüğünü birlikte yaşamanın keyfine varmıştım. Sorunlar çoktu oralarda, döviz sahibi yani yabancıların girdiği ayrıcalıklı mağazalarda, marketlerde o zaman lüks sayılan, çikolata, nescafe, içki gibi ürünler alınırken yerli halk ekmek, tavuk dükkânlarıyla idare etmek zorundaydı. Cafe’ler sınırlı, saatlerce bir kahve içmek için kuyrukta beklemek durumundaydınız… Ancak işte bu durumlara rağmen, yine aynı halk, Bolşoy Tiyatrosu’nun kapısında hep kapalı gişe oynadığı için ‘karaborsa bilet’ bulabilmek için bekliyor ve oyunun sonunda da dakikalarca balerin ve baletleri alkışlıyor, karanfil atıyordu…
(Tabii şimdiki durumdan o zamanki SSCB halkı memnun mu, o da ayrı bir yazı konusu…)
İşte bu sahnelerden sonra Kuğu Gölü’nü 30 yıl sonra internet üzerinden tv’den yine izlerken o günleri tekrar yaşadım. (https://www.youtube.com/user/bolshoi linki üzerinden izleyebilirsiniz.)
Ancak o gün canlı olarak orada izlediğim Bale’yi çok daha fazla beğendiğimi söyleyebilirim… Belki Bolşoy’da izlemenin verdiği keyifti, belki sahnenin hemen yakınında, balet ve balerinlerin yerçekimine meydan okumalarını canlı izlemenin verdiği doyumdu bilemiyorum ama sanki o oyun daha ihtişamlı, daha doyurucu, daha muhteşem gibiydi…
Yine de Naci’nin bilgilendirmesi iyi oldu… Bolşoy’un diğer gösterilerini takip etmeye devam edeceğim tabii ki yine aynı mecradan… Size de tavsiye ederim…
Özellikle bu karantina günlerinde evdeki uğraşlarınız arasına böyle bir sanat etkinliğini de eklemeniz bulunmaz bir fırsat… Bir de böyle değerlendirin bu karantina günlerini… Ekonomide “Krizi fırsata çevirmek” diye bir deyim vardır her zaman… Siz de corona krizini, evde doyumsuz sanatla, baleyle, belki filmle, kitap okumakla, belki de denemediğiniz yemekleri yaparak fırsata çevirebilirsiniz…
Anlamsız ekonomik paket!
Hükümet covid-19 salgını nedeniyle bazı ekonomik tedbirler açıkladı. Bu tedbirlerden birilerinin memnun olduğunu söylemek çok da doğru olmaz.
Basit anlamda ön plana çıkan şey; Kamu çalışanından yapılan kesinti ile diğer ay için de aynı kamu çalışanının belki biraz da iç borçlanma desteğiyle ödenebilmesini sağlamak…
Ben ekonomik pakete baktığımda bunu görüyorum sadece… Yani x kişinin maaşından yapılacak kesinti ile diğer ay yine x kişinin maaşını ödeyebilmek için bir paket yapılmış gibi…
Öte yandan özel sektör için hiçbir önlem yok. Sigortalı olan KKTC ve TC yurttaşlarına Nisan ve Mayıs ayları için 1,500 tl ödeme öngörülüyor… Ancak Mart ayı bunun içinde yok. Oysa ki Mart ortası işyerleri kapatılmaya başlanmış, bazı çalışanlar işsiz kalmış veya ödemelerinin bir kısmını ancak alabilecek durumda kalmışlardır.
Bunun içinde 3. Dünya ülkesi vatandaşları da yok. Onlar da öylesine kaderlerine terkedilmiş.
Başka bir uygulama da bazı ödemelerin ötelenmesi… Ötelenen borçlar aslında borçların şişmesini getirir ki bu da zamanı geldiğinde borçların ödenmesini daha da zor hale sokar çünkü özel sektörde bu süre içinde gelir olmayacaktır…
Sigorta ödemeleri örneğin ayın 20’sinde olması gerekirken bunu 30’una yani bugüne almışlar… 20’sine kadar ödeyemeyen özel ve tüzel kişiler 10 gün içinde biryerlerden para mı elde ettiler ki 10 gün sonra bunu ödeyebilecek düzeye geldiler… Çok da anlamı olmayan bir öteleme olmuş bu da…
Evet, devlet bundan sonra da önüne bakabilmek için bazı alacaklarını tahsil etmek durumunda olabilir ama olmayan birşeyi tahsil etmenin saflığında da olmamalı diye düşünüyorum…
Bu salgın döneminde de görüldü ki kendine ‘devlet’ denen KKTC’nin birkaç aylık zor dönemi atlatabilecek bir organizasyon yapısı maalesef yok. Bu zor dönemi atlatabilmek için sadece geliri kalmayan halktan anlamsız bazı ötelemeler yapsa dahi ödeme yapmasını bekliyor.
Oysa ki gerçek bir devlet örneğin güneyde olduğu gibi özel sektör dahil, halkını rahatlatacak önlemler alabilmeli… Almanya’da olduğu gibi “siz sağlığınıza bakın, başka hiçbirşeyle ilgilenmeyin, biz diğer şeylerin garantisiyiz” diyebilmeli…
Herşeye rağmen yine de bu dönemi atlatabilmek için “Evde Kal” çağrılarına uymak gerektiğini hiç aklımızdan çıkarmayalım.