İlk tur adeta bir ‘referandum’a dönüştürüldü ve kutuplaşma yaşandı. Keşke olmasaydı… Bunun yarattığı ve yaratacağı sorunları hep beraber yaşayacağız. Maalesef…
Ancak beğensek de beğenmesek de yaşanan bu kamplaşma, ikinci turdan çıkacak mesajı daha önemli hale getirdi.
18 Ekim gecesi sandıklardan çıkacak sonuçlar uluslararası camiaya, Türkiye’ye, Kıbrıslı Rumlara ve elbette kendi kendimize bir mesaj verecek.
Kıbrıs sorununda Kıbrıslı Türklerin nasıl bir iradeye sahip olduğu sorusuna da cevap çıkacak sandıktan, ‘özne olup olamayacağı’ meselesine de…
Bir tarafta ‘çözümsüzlük çözümdür’ siyaseti ve ‘Ankara’ya tavla teslim’ bir anlayış…
Diğer tarafta ‘çözüm elzemdir’ politikası ve ‘Türkiye ile saygıya dayalı bir ilişki’ talebi…
Tatar ile Akıncı’ya çıkacak oylar toplumun bir tür ‘vitrini’ olacak önümüzdeki dönemde…
Soru basit: Vitrinde nasıl görünmek istiyoruz?
İşte Pazar gün bunun yanıtını vereceğiz sandıklarda…
***
Diyelim ki vitrine Ersin Tatar’ı koyduk…
Olacaklar hakkında tahmin yürütelim.
Bir kere Kıbrıs sorununda yeni bir kaos ortamı oluşacak. Federasyon tezine ‘ölü’ muamelesi yapan UBP’nin adayının o makama gelmesiyle beraber başta Rum yönetimi olmak üzere uluslararası camiada homurdanmalar başlayacak. Kuşkusuz reel politik gereği Tatar da ‘asla görüşmem’ dediği federasyonu görüşebilir, hatta Eroğlu gibi bazı belgelerin altına imza da koyabilir. Eğer konjonktür müsait olur da Ankara’nın işine gelirse tabii. Ve zayıf ihtimal bu…
Lakin Tatar’la birlikte başımıza gelebilecek en ciddi tehlike, yıllar sonra bir kez daha ‘suçlu koltuğu’na oturtulmak olur.
2004 referandumundan bu yana ‘çözüm isteyen taraf’ olarak anılan ve şimdilerde biraz gerilese de dünyanın sempatisini kazanan Kıbrıslı Türkler ‘daha da içe kapanma’ noktasına gelebilir.
Daha fenası da olabilir: Eğer Maraş’ta gerçekten BM kararları hilafına adımlar atılırsa, Kıbrıs Cumhuriyeti makamları buna karşılık sert tedbirler alabilirler.
Neler mi?
Bilemem ama ellerinde bizi zora sokacak kozlar var.
Mesela ‘Güney-Kuzey geçişleri’ni durdurma kararı alabilirler!
Başka?
Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarını fiilen kullanılmaz hale getirmek için adım atabilirler. Sözgelimi, kimlik ve pasaport almak için ‘Güney’de ikamet’ şartı getirebilirler.
Oluşacak siyasal iklim, bu ‘zor’ gibi görünen ve tümü de Kıbrıslı Türklerin başına dert olacak gelişmelere sebep olabilir pekala…
Tatar’lı bir vitrinde Türkiye ile ilişkilerin nasıl bir hale dönüşeceğini ise düşünmek bile istemem!..
Siz ister misiniz?
O zaman, cevap belli…