Ercan’ın satışını, Ercan’ın yeni sahibi Turanlı “tuvaletleri güzelleştirdik” dese de hizmet gelmeden hizmet ücretlerine gelen zamları, taksicilerin, turizmcilerin, özel hava yolu şirketlerinin feryatlarını sürekli yazmak gerekiyor.
Hele Ulaştırma Bakanı Ersan Saner’in hizmetlerin pahalı olmasından sonra bir de özel hava yolu şirketlerinin “düzelmezse Ercan’a uçmayız” açıklamalarından sonra bulduğu dahiyane! fikri yazmamak hiç olmaz. Bu şahane! fikir her gün işlenmeli bence… Bakanlarımızın, hükümetimizin ne kadar becerikli! olduğunu cümle âlem bilmeli mutlaka…
Bu soruna çözüm ne oldu?
Değirmenlik Belediyesi ve Turizm Fonu’na sağlanan katkıdan vazgeçildi… Yani dendi ki “Turizm’e katkı da olmasın, Değirmenlik ve çevresindeki bağlı köyler hizmet almasın, biz onlardan vazgeçelim, daha doğrusu onlar vazgeçsin, Ercan’ın yeni sahibi Turanlı üzülmesin, özel hava yolu şirketleri de Ercan’a inip kalksın.” İşte dahiyane fikir bu. “Yerel hizmet dursun, zaten Değirmenlik Belediyesi CTP’nin elinde, o katkıyı ondan almak daha da güzel, iş yapamaz hale gelir, bize de gün doğar, işimize yarar falan filan…” Bu kadar basit bir düşünce… Bu kadar basit bir beyin!
Kendilerine göre sorun çözüldü. Tabii önemli olan konulardan biri de şu? Sözkonusu ihale ve hükümete ödenen 100 milyon euro aslında şimdiki Ercan ile ilgili de değil. Yeni yapılacak olan Ercan Terminali ile ilgili… Yani bişeylere zam da gelecekse yeni Terminal ile birlikte gelmeli ama daha onun temeli bile atılmadan zamlar katlanarak geldi. Bir de yeni Terminal’in temelinin atıldığını düşünün. O binanın parası büyük ihtimalle Ercan’ı kullanacak insanlardan çıkacaktır.
O zaman da Ersan Saner halkın hangi parasına elini uzatacaktır acaba!..
***
Denizler…
Deniz Gezmiş ve arkadaşları bu yıl daha fazla hatırlandı sanki… Neden diye düşündüğümde belki Türkiye’deki son gelişmeler, yani Kürt sorunundaki uzlaşı süreci, bazı tabuların yıkılmış olması, artık tabu konuların konuşulur olması ve bizde, Kıbrıs’ta her şeyin durağan seyretmesi, Kıbrıs sorununda hiçbir gelişme olmaması, hatta sürecin geriye gitmesi, hükümet kime neyi peşkeş çekeceği kavgası içindeyken bazı dinamiklerin çalışmaması belki de bazı dinamikleri çalıştırmak gereği yaratmıştır.
41 yıl önce 1972’nin 6 Mayıs’ında Deniz Gezmiş ve arkadaşları Yusuf Aslan, Hüseyin İnan idam edildiklerinde henüz 23 ve 25 yaşlarındaydılar. Neydi o zaman istedikleri? Bağımsız Türkiye… İdam edilirken Deniz Gezmiş’in söylediği gibi Türk ve Kürt halklarının bağımsızlığı, işçilerin, köylülerin üretkenliği, liderliği… Türkiye’nin daha iyi, daha güzel, daha doğru olması içindi mücadeleleri… Ancak idam edildiler. Bu iyilik başkalarının kötü olması demekti çünkü, izin verilemezdi!
Aradan 41 yıl geçti ama O’nlar unutulmadı. Peki idam iznini verenler, asanlar… Onlar hatırlandıysa nasıl hatırlandılar?
Kimlerin, kimin isimleri doğan çocuklara konuldu? Denizler büyüdü, çoğaldı, hâlâ da çoğalmaya devam ediyor.