Saraybosna kuşatması esnasında “kayıp” edilmiş olanların yakınları, hala sevdiklerinden bir haber bekliyor... Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı BİRN’den Lamiya Grebo’nun 6 Nisan 2022’de yayımlanan araştırmasını okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik. Lamiya Grebo bu konuda şöyle yazıyor:
*** Saraybosna’da savaş döneminde “kayıp” edilenleri arayan yakınları çin 30 sene gibi umut ve acıyla örülü bir zaman dilimi geçmiş... Saraybosna’nın kuşatmasının 30ncu yıldönümü şimdi...
*** Sanida Dyulepa savaş çıktığı zaman henüz 18 yaşındaydı ve bu yıl, avukat olan avukat babası Fikret Cindo’nun “kayıp” edilmiş olmasının üstünden tam 30 sene geçmiş olacak... Fikret Cindo, kuşatma esnasında sabahın erken saatlerinde alınıp “kayıp” edilmiş...
*** “Çok iyi ve nazik ruhlu bir insandı... Çok iyi bir babaydı” diye hatırlıyor Sanida Dyulepa... “Benim ve kızkardeşimin tüm isteklerimizi elinden geldiğince yerine getiriyordu...” 2 Ağustos 1992’de iki sarhoş adam gelmiş ve babalarını “soruglamak üzere” alacaklarını söyleyerek onu yakalamışlar.
*** “Gözlerinde büyük bir üzüntüyle baktı bana babam ve hiçbir şey söylemedi. Ne giydiğini biliyordum. Kot pantolon giyiyordu, sarı renkli bir Lacoste tişört giyiyordu, kot bir ceketi vardı ve ceketinin altından da düğmeli, gri renkli bir kazak giymekteydi... Onu alıp gittiklerinde böyle giyinmişti” diye anlatıyor Sanida.
*** Sanida’nın annesinin saçları kızıl-kahve imiş ancak eşi alınıp götürülünce, bir gecede saçları aniden ağarmış... “Bir daha asla aynı olmadı annem” diye anlatıyor Sanida. “Şimdi bile sadece bizim için yaşıyor ve bir de eşiyle ilgili bilgi alacağı an için yaşıyor...”
*** Bunu izleyen günlerde annesi, babasının başına neler geldiğini öğrenmeye çalışmış ancak herhangi bir şey öğrenememiş. O günden bu yana ondan hiç haber almamışlar ve kalıntıları da hala bulunmamış... “O, bizim için ölmüş değildir... Sadece bizden alınmıştır ve bir yerlerdedir mutlaka... Onu defnedemediğimiz için çok üzgünüm” diye anlatıyor gözyaşları içindeki Saneda...
*** Nisan 1992’de başlayan Saraybosna kuşatması esnasında, 1,548 kişi “kayıp” edilmiş. Bosna-Hersek Kayıp Şahıslar Enstitüsü’ne göre, onlardan 498’inin kalıntıları hala bulunamamış. “Novo Sarayevo” yani “Yeni Saraybosna” Belediyesi dahilinde bulunan Grbaviça yöresinden 281 kişi “kayıp” edilmiş. 107’si için aramalar hala devam ediyor.
*** “Grbaviça Canavarı” diye bilinen Boşnak Sırp paramiliter savaşçı Veselin “Batko” Vlahoviç, 1992’de bu yörede cinayet, tecavüz ve soygunlara karıştığı için devlet mahkemesi tarafından zorla kaybettirmeler dahil bu suçlar nedeniyle 42 sene hapse mahkum edilmiş...
*** O günlerde Grbaviça’da Lenin Sokağı’nda ailesiyle birlikte hayatını sürdürmekte olan Nedzib Behlüloviç de Temmuz 1992’de geride hiçbir iz bırakılmaksızın “kayıp” edilmiş. Eşi Raziye Behlüloviç o gün askerlerin gelerek ailesine ve komşularına apartmanlarından dışarıya çıkmalarını söylediğini ve 200-250 kadar kadın, çocuk ve erkeği Grbaviça’daki alışveriş merkezine doğru götürdüklerini hatırlıyor. Sokakta karşıdan karşıya geçerken onlara ateş açılmış ve eşi ciddi biçimde yaralanmış.
*** Raziye Behlüloviç eşinin bağırsaklarının kaldırıma saçıldığını, onun da bu bağırsakları toplayıp geri karnına koymaya çalıştığını, bu görüntüyü saklamaya çalıştığını, üç küçük çocuğunun böyle bir manzarayı görmelerini istemediği için böyle yaptığını anlatıyor. O günlerde en küçük kızı henüz altı yaşında bir çocukmuş... Raziye, eşini sağlık merkezine götürmeyi başarmış ve burada ona kan verilmiş... “Bana ‘Lütfen çocuklarımıza iyi bak... Lütfen çocuklarımıza iyi bak’ diyordu” diye anlatıyor... Sağlık merkezinde kendisine, kocasının yakınlarda bir kent olan Pale’de hastaneye götürülmek zorunda olduğunu söylemişler. Bir daha da kocasını hiç görememiş ondan sonra...
*** “Onunla birlikte çok güzel günlerimiz olmuştu, çok güzel bir evliliğimiz vardı 12 sene boyunca... Çok iyi bir insandı, hiçbir zaman bana ya da evlatlarımıza karşı sesini bile yükseltmedi. Uzun boylu, yakışıklı, gerçekten güzel bir insandı... Herkes onu çok severdi” diye anlatıyor.
*** Bu konuda herhangi bir şey bilebilecek olan herkesle temasa geçmiş ancak onun akibeti hakkında hiçbir bilgi elde edememiş... “Son 30 sene boyunca hiç kimse beni aramadı, en ufak bir bilgi kırıntısı vermek için veya kimliklendirme için hiç kimse beni aramadı... Ona ait hiçbir ize rastlayamadık” diyor. Tüm bunlara karşın, eşinin kalıntılarının bulunmasına ilişkin umudunu yitirmemiş...
*** “Kimi zaman onu görmem için kapıya geldiğini düşlüyorum... Onun hayatta olmadığını biliyorum. Bunun farkındayım çünkü eğer hayatta olmuş olsaydı, bunca yıl aradan sonra bizimle temasa geçerdi” diyor. “Onu bulmak istiyorum, onu defnetmek istiyorum...”
*** Zahid Pandziç de Saraybosna’dan Haziran 1992’de “kayıp” edildiğinde 38 yaşındayımış. Şimdilerde oğlu Aldian, babasının “kayıp” edildiği yaştan daha ileri bir yaşta bulunuyor... Aldian Pandziç babasının “Energoinvest” adlı bir şirkette çalıştığını hatırlıyor, erkek kardeşi ve kızkardeşiyle birlikte babalarının her gün işten eve dönmesini iple çekiyorlarmış o günlerde...
*** “Hiçbir zaman eve eli boş gelmedi, mutlaka bize şeker getirirdi... Her zaman bir torba şekeri aramızda nasıl paylaşacağımızla ilgili sorun çıkardı, kimin ekstradan bir şeker alacağıyla ilgili didişirdik” diye hatırlıyor Aldian. Aldian, babasının gitar çalmayı çok sevdiğini ve her günün sonunda gitardan çıkan melodilerle uykuya daldığını da anımsıyor.
*** “Kayıp” edildiği gün babasının Saraybosna’nın Merkez belediyesine bağlı Nahorevo mahallesindeki evlerinden Jagomir psikiyatri hastanesinde “sorgulanmak” üzere alınıp götürüldüğünü hatırlıyor Aldian – ona göre bu hastane o günlerde, askeri bir komuta merkezi olarak kullanılmaktaymış... Amcası da sorgulama için alınıp “kayıp” edilmiş ve kayıplar listesine eklenmiş amcası fakat onun kalıntıları 1999’da bulunmuş. Ancak babasından geride kalanlar hiçbir zaman bulunamamış...
*** Aldian, “kayıp” sevdikleri hakkında hiçbir bilgiye ulaşamayan pek çok aile olmasına karşın, kendilerinin babası Zahid’in öldürülmüş olduğu hakkında bilgi edindiklerini anlatıyor. Hatta babasının olası gömü yerleri hakkında da bilgi edinmişler. Birkaç kez onun kalıntılarını aramışlar ancak henüz başarılı olamamışlar. Buna karşın vazgeçmek gibi bir niyetleri yok... “Babamı ait olduğu yere defnetme umudumuzdan alıyoruz umudumuzu... İnanıyorum ki bir gün onu bulacağız” diye konuşuyor.
*** Saraybosna kuşatması esnasında Boşnak Sırp polis şefi olan Goran Sariç’in savaş suçlarıyla yargılandığı duruşmada, Aldian Pandziç de ifade vermiş. Sariç, Jagomir psikiyatri hastanesinde tutuklu bulunan insanlara karşı işlediği zavaş suçlarından yargılanmış – bunlar arasında Zahid Pandziç’in “kayıp” edilmesi de varmış. Ancak serbest kalmış...
*** Bosna-Hersek Kayıp Şahıslar Enstitüsü, savaş esnasında Saraybosna Merkez belediyesi bölgesinden 70 kişinin “kayıp” ediliğini, bunlardan 37’sinin gömü yerlerinin hala aranmakta olduğunu belirtiyor... Ancak zaman geçtikçe savaş esnasında “kayıp” edilmiş olanların gömü yerlerinin bulunması da giderek daha da zorlaşıyor. Aldian Pandziç, bu konularda bilgisi olanların aracılar veya isimlerini vermeyerek telefon aracılığıyla yetkililerle temasa geçmeleri için çağrıda bulunuyor... “Tek çağrım budur çünkü kayıp akrabalarımızı ararken neler çektiğimizi çok iyi biliyorum” diye konuşuyor...
https://balkaninsight.com/2022/04/06/sarajevo-siege-the-long-desperate-wait-for-news-of-the-missing/
(BIRN’den Lamiya Grebo’nun 6 Nisan 2022 tarihinde yayımlanan yazısını derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).
Bir zamanlar Kadınlar Pazarı...
Bu fotoğrafları, Lefkoşa’nın Geçmiş Yılları sosyal medya sayfasında Lukas Stavru paylaştı... Bu eski fotoğraflar bizleri alıp o günlere götürüyor...
Lukas Stavru’nun bu resimleri paylaşırken belirttiğine göre, Kadınlar Pazarı, Uzunyol’un hemen girişinde her Cuma günü kurulmaktaymış... Şimdilerde o yer yıkılmış ve yerine bir tür işhanı yapılmış durumda... Yani Kadınlar Pazarı’nın yerinde yeller esiyor... Buraya Cuma Pazarı da denmekteymiş... Bir zamanlar Arasta’nın girişinde de Kadınlar Pazarı ya da Cuma Pazarı kurulmaktaydı...
Bir zamanlar Kadınlar Pazarı ya da Cuma Pazarı, Uzunyol'un girişinde kurulurdu... Foto Lukas Stavru, Lefkoşa'nın Geçmiş Yılları grubundan...