Saraydan Kız Kaçırma

Serkan Soyalan

Dünya klasik müzik tarihinin en önemli eserlerinden biri olan “Saraydan Kız Kaçırma” (Die Entführung aus dem Serail) operasını, Yakın Doğu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi’nde büyük bir heyecanla izledik.

 

***

   Viyanalı ünlü besteci Wolfganf Amadeus Mozart’ın, 1782’de bestelediği ve Osmanlı İmparatorluğu’nun o parlak dönemlerinden bir hikaye sunduğu bu eseri, bestelendiği tarihten bugüne aralıksız olarak dünyanın en seçkin opera evlerinde sahnelenmeye devam ediyor.

   Özel olarak Alman stili Singspiel şeklinde hazırlanan bu opera ülkemizde ilk kez sahnelenirken, iki gece üst üste salonu dolduran sanatseverler Mozart’ın dizelerinin ışığı altında doyumsuz bir müzik ziyafeti yaşadı.

 

***

   “Saraydan Kız Kaçırma” operasında konuşma diliyle müzik dramı karışıktır; eserdeki olaylar konuşma ile geliştirilir; resitatif müzik bulunmaz ve müzik, gösteri şeklinde parçalardan oluşmaktadır.

   Eser ile ilgili şu bilgiyi de verelim; eserin Almanca librettosu önce Christoph Friedrich Bretzner tarafından yazılmış ve sonradan Mozart'in istek ve katkılarıyla Gottlieb Stephanie tarafından adaptasyonlar yapılmıştır.

 

***

   Dünya klasik müzik tarihinin en önemli eserlerinden biri olan ve ilk kez Viyana’da sahnelenen “Saraydan Kız Kaçırma” operası, bir aşk hikayesini merkeze alıyor.

   Mizahi unsurları ve etkileyici melodileriyle dinleyicileri büyüleyen eserin konusu şöyle:

   “Belmonte adlı bir İspanyol soylusunun, uşağı Pedrillo ile birlikte, sevgilisi olan Konstanze'yi ve onun İngiliz hizmetkârı Blonde'yi tutsak olarak bulundukları Selim Paşa’nın Akdeniz kıyılarındaki sarayından veya yazlık köşkünden ve Paşa'nın harem bekçisi olan Osminin elinden kurtarmak için yaptığı girişimlerdir.”

 

***  

   Mozart, 1782’de bu eseriyle kariyerinin doruk noktalarına ulaşır ve büyük bir başarı yakalar. Fakat bu başarı Mozart için hiç ekstra malî tatmin sağlamadı.

   Mozart çeşitli gelişmeler dolayısıyla, on bir ay içinde bitirdiği "Saraydan Kız Kaçırma" operasının prömiyeri 16 Temmuz 1782’de Viyana, Burgtheater’da yapıldı.

 

***

   Bu operaya mekân olan saray, açıkça Akdeniz civarında belirli olmayan bir yazlık köşk olarak tanımlanmıştır ve zaman 18’inci yüzyıldır.

   Operanın mekânı Akdeniz kıyısı bir Osmanlı ülkesidir.

   Bu devirde ve Mozart'in yaşadığı devirde Osmanlı Paşalarının Balkanlarda, Akdeniz'in Mısır'dan Fas'a kadar uzanan güney kıyılarında ve İstanbul'da birçok yazlık köşkleri bulunduğu bilinmektedir.

 

***

  Operanın hazırladığı yıllarda Avusturya II. Viyana Kuşatması'nın ilk yüzyılını kutlamaya hazırlık yapmaktaydı.

   O sıralarda Avusturyalılar moda olarak Osmanlı Türklerinin yaşayışları ile yakından ilgilenmiş ve biraz daha yansız bilgiler kazanmışlar.

   Ne yazık ki bu operanın birçok yapımında saray olarak, eserin aslına uymayan bir tutumla, sadece hakkında hayal meyal bilgi bulunan Topkapı Sarayı saray olarak akla getirilmekte ve yapımda saray mizansenleri için bu saraydan ilham alınmaktadır.

 

***

  Devlet Opera ve Bale Koordinasyon Merkezi ile Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve KKTC Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası işbirliği ile sahnelenen eser, Mozart’ın Türk kültürü ve yaşamından etkilenmesi sonucunda bestelendi.

 

***

   Lefkoşa’da iki gece üst üste seyircilerle buluşan eser şef Ali Hoca’nın, yönetiminde, Cenk Bıyık’ın sahne yönetiminde, Ali Gökdemir’in ışık tasarımında sahnelendi.

   Operada, Konstanze rolünü Semin Dikmen Töre, Belmonte rolünü Erdem Erdoğan, Blondchen rolünü Zerrin Karslı, Pedrillo rolünü Barış Yanç, Osmin rolünü Engin Suna, Selim Paşa rolünü Tuğrul Enver Töre ve Klaas rolünü Emre Özarabacı seslendirdi.

   Ayrıca, Murat Menket’in orkestra yardımcı şefi, Ufuk Gökhan Küçük’ün reji yardımcısı, Esra Poyrazoğlu Alpan’ın Korrepetitör, Ozan Türkoğlu’nun projeksiyon/üst yazı uygulamacı ve Bülent Kıvrak’ın da dekor uygulamacı olarak görev aldığı eser, iki perde halinde sahnelendi.

 

***

   Yazımızın sonunda Mozart’tan da birkaç satır yazalım…

   Kendisinden sonra gelen nesiller onu yanlış anlaşılan rokoko tezniyatı ile süslemiş bir 'ideal' şeklinde gösterip daima 'harika çocuk' olarak andılar.

   Onu sevdiler ama gerçek büyüklüğünü anlayamadılar.

 

***

 

   Daha beş yaşında iken ilk Menuetini yazan bu çocuk, hiç yanılmayan işitme kabiliyeti, çeşitli enstrümanlardaki virtüözlüğünü ve irticalen çalma kudretiyle insanları teshir ediyordu.

   Fakat 'harika´ olan tarafı başka sanatkarların hedefe giden yola başladığı yaşta onun kemale ermiş olmasıdır.

 

***

   Hayatının son 10 yılı yaratma kudretinin akla sığmaz derecede verimleşmesinden önce 'İdomeneo' operasıyla başlayan bu devre, 'sihirli flüt', 'Requiem' eserleriyle sona ermektedir.

   Mozart'ın hayatı ve çalışmaları hayatının kısalığı ile karşılaştırılırsa bu son devrede geçen ayların seneler kadar verimli oluşu olağan üstü bir gerçektir.

 

***

   Mozart’ın hayatı ve eserleri ile ilgili en iyi filmlerden biri de Amadeus’tur.

   Milos Forman'ın 1984 yılında yönettiği Amadeus, Peter Shaffer'in oyunu üzerinedir.

   8 Oscar kazanan bu film, o yılın da en popüler filmlerinden biri olmuştur.

   Film Mozart'ın eserlerini halkın tanıması için oldukça faydalı olmuştur, ancak tarihsel eşitsizlikler yüzünden eleştirilmiştir. Özellikle Antonio Salieri'nin Mozart ile olan rekabeti üzerine pek az tarihsel kanıt vardır. Aksine, büyük bir ihtimalle Mozart ve Salieri birbirlerine arkadaş ve ortak gözüyle bakmaktadırlar.

 

***

   Salieri'nin halk kütüphanesinden Mozart'a partisyonlar verdiğinin belgelerle kanıtları vardır. Bunun yanı sıra, birçok kez Mozart'ın eserlerini sahnede sunmuştur. Bunun da üstüne, Mozart'ın oğlu Franz Xaver'in müzik öğretmeni olmuştur.

   Eserlerini hiçbir zaman göstermemesi, filmde fazla dramatize edilmiştir.

   Ayrıca, Mozart'ın eserleri incelendiğinde, birçok revizyonlar yaptığı da gözükmektedir.

   Mozart oldukça ağır çalışırdı ve kendi izniyle üstün bilgisini ve becerilerini Avrupa'nın müzik geleneklerine göre geliştirmişti.