Bir yurttaştan bir şikayet mektubu aldım, aynen yayınlıyor, yorumu size bırakıyorum:
Sayın Fayka Kişi, size başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Geçtiğimiz Pazar akşamı İstanbul’dan Ercan’a indim. Gayet keyifli bir günümüz Ercan’a inişimizle sinir harbine dönüştü. Ailemle gittiğim İstanbul’dan ülkeye dönmüş evimize gitmek için valizlerimizi bekliyorduk. Valizlerimiz geldi, aldık çıkış için kapıya doğru yürüdük. Gümrükçü bir memur gayet sert bir ifade ile durmamızı, bizi arayacağını (!) söyledi. Sanki bir uyuşturucu kaçakçısı gibi muamele gördük. Tabi bu duruma biz de sözlü olarak tepki gösterdik. Bizden önce Türkiyeli birçok yolcunun kapalı mukavva kutularla çıkış yaptığını, onları niye aramadığını sorduk. Sonra aramasına izin verdik memurumuzun!.. Aradı, valizlerimizde kıyafetten başka bir şey yoktu tabii… Ama memur arkadaş konuştukça ağzından savrulan viski kokusu midemizi bulandırdı. Gözleri kıpkırmızı olan bu arkadaş kamu görevi yaptığını sanarak hem havaalanı gibi bir noktada derebeyi gibi efelenerek devletimizi rezil ediyor, hem de yurttaşın canını sıkıyor. Sarhoş devlet memuru olur mu Fayka Hanım?.. Siz söyleyin…
Böyle bir anlayışla gümrük yönetilir mi?..
Kendimizi çeki düzen vermek gerekmez mi?..
Sizinle paylaşmak istedim. İyi günler…
Robokop Kıbrıs’ta
Devletimiz ekonomik sıkıntı var diye her harcamadan “kesinti” yapıyor. Maaşlardan, emeklinin maaşından, ikramiyelerden vs vs vs…
Neleri kıstıklarını iki yıldır birlikte takip ediyoruz.
Ancak devletimiz bir şeye ciddi ciddi para harcıyor!..
Kendi halkından kendini korumaya (!)
Önceki günkü eylemde yeni piyasaya çıkan “robokop” tipli polislerimizi gördünüz mü?..
Belli ki çok para harcanmış, yepyeni bu kıyafetlerin dünya parası olduğu besbelli.
Kendi halkından korunmaya bu kadar para harcayan devletin niyeti ne acaba?..
Bir dönemin meşhur filmi robokopun “Kıbrıs versiyonu”nu mu çekecekler ne?..
Şaka bir yana, yeni model çevik kuvvet hem ürkütüyor hem de gelecek adına endişe veriyor…