- “Yüzün kiminle gülüyorsa yüreğin ona aittir” diyen insana… -
O'Neill, acılı bir eş olarak yas tuttuğu günlerde beklenmedik bir telefon alır ve korkunç sözlerle sarsılır.
Eşinin cansız bedenini çalan hırsızlar, fidye olarak 600 bin dolar ister.
Bu para verilirse, ceset iade edilecektir.
* * *
"Milliyetçilik dünyadaki insanların acı çekmelerine neden olan en büyük deliliktir.”
…
Bu sözler Şarlo’ya aittir.
Ya da gerçek adıyla, Charlie Chaplin’e…
Yeni kuşakların bilmediği bu adam için en naif tanım şu olur sanırım:
“Dünyayı sessizce güldüren insan.”
Hâlbuki dünya onun yüzünü pek güldürmemiştir.
* * *
The Independent gazetesinde harika bir Chaplin portresi çizdi, Mehmed Mazlum Çelik…
İnsan okurken yaşadığı topraklara değil yalnızca yeryüzüne de kahrediyor.
Onca zulmün odağında insanların aptallığı yatıyor.
* * *
“Charlie Chaplin'in 1938 tarihinde Hitler tehlikesine işaret ettiği filmi tamamladığı aynı yıl Times Dergisi Adolf Hitler'i 'Yılın Kişisi' ilan etmişti…”
Güldüren adam çok önceden görmüştü, dünyanın gözündeki yaşları…
* * *
Şarlo’yu okurken, tam da “garantör”e dair yazmaya davranmıştım.
Durdum!
Özgürlük alanlarının neredeyse tümüyle daraldığı bir ülkeyi, kimileri bize “hayatımızın güvencesi” diyerek anlatıyordu.
“Çoğunluk” denen kavram en önemli referanstı.
Herkes garantilerin devamını istiyordu.
* * *
Can Dündar’a “terörist” diyorlar örneğin!
Hangi “bombayı” patlatmış diye sorsanız…
Hepsi hepsi haber yapmış “korkunç silahlara” karşı!
Leyla Güven diye bir vekili mahkum ediyorlar.
Kürt siyasi hareketinde "Dağa çıkmayalım, Meclis'e girelim, şiddetle değil, siyasetle ülkeyi değiştirelim" diyen birisine...
"Terörist" diyorlar kadına kimse inanmıyor.
Dağa çıkmakla Meclis’e girmek arasında bir fark kalmıyor, giderek…
Ahmet Altan’ın aşk kitaplarını okumayınız örneğin, bilinçaltınızda bir “terörist” uyanabilir.
Peki ya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire kararına ne demeli:
"Serbest bırakınız Demirtaş'ı..."
Kimse bilmiyor sebebini, adam, yıllardır mahkûm!
Niçin?
Çünkü “iktidara” itirazı var!
Demokrasinin, gazeteciliğin, hukukun, adaletin, insan haklarının "mahkum edildiği" bir yerden hayatlarımıza "garanti" umuyoruz.
Gülümsüyoruz!
“Hayat dar alanda trajedi, geniş açıda komedidir” diyor usta!
* * *
“Beyaz perdedeki en güzel gülüşün sahibi Şarlo'nun hayatı uzaktan bakınca bir komediydi; ama yakın çekimde bir trajediden ibaretti.”
Sarhoş babasını 40’ına gelmeden kaybetti, annesi aklını yitirdi, yoksulluk büyüttü onu…
* * *
“Bu dünyada herkese yetecek yer var. Ve toprak hepimizin ihtiyacını karşılayacak kadar bereketlidir. Hayatın bize çizdiği yol özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı, hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve kanın içine sürükledi.”
* * *
Cesedine fidye isterler!
Haftalar sonra bir izbelikte bulunur.
“Bu korkunç hikâyedeki cansız beden, insanlığın en karanlık zamanlarında dahi gülebilmesini sağlayan Sir Charlie Spencer Chaplin, yani nam-ı değer Şarlo'dan başkası değildir.”
* * *
“Şapşallık” rolünde şöhreti yakalamıştı, Şarlo…
Ah bu şapşallık!
En yaman gerçeğimiz…
Sınırsız sevdiğimiz ülkenin toprağında, belleğinde, zihnindeki barikatlar var senelerdir…
Bir de hepimize ayrılığı dayatan, düşmanlığı öğreten, bağımlılığı garanti eden kalabalıklar!
Evet, insanlar rahat bıraksa, hayat harika olabilirdi.
Ve gülüş ve duruş ve umut ve haysiyet ve iyilik çoğalabilirdi.