Oysa daha sonbahara yeni girmiştik.
En yumuşak mevsimdeyiz derken, fırtınalar kopmaya başladı bizim buralarda...
Kavurucu sıcaktan tam kurtulmuş, azacık serinlemeyi umarken, neler açtınız bakın başımıza!..
Hepinize tebrikler...
El birliğiyle bir kez daha şu küçücük adayı ve üzerinde yaşayan insanları ‘savaş psikozu’ içine sokmayı başardınız.
Bravo!
Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları bahanesiyle bir kez daha gerginleşiyor iklim...
Akdeniz’de yaklaşan fırtınanın sebebi gaz bu sefer...
Bir de “Çözümsüzlük çözümdür” diyor ya hala birileri!..
**
Alın size çözümsüzlük...
Ankara bir yandan IŞİD meselesi yüzünden Suriye ve Irak’ta bataklığa saplanmak üzereyken, bir yandan da Kıbrıs adasının münhasır ekonomik bölgesinde sondaj yapanlarla çatışma noktasına sürükleniyor şimdi...
Eğer Rumların izniyle başlatılan faaliyetler sonlandırılmazsa, 20 Ekim’den itibaren Türkiye de sismik gemi yollayacak bölgeye...
Ne güzel!..
Bit ısırdı, çık daha yukarı!
Böyle bir oyun vardı biz çocukken...
İnatçı olan kazanırdı sonunda...
Kimin eli en üstte kalırsa, onundu oyun...
Şimdikini kim kazanacak, belli değil!
**
Savaş tamtamları çalıyor bir kez daha...
Eskiden çok sık olurdu böylesi durumlar...
Kardak kayalıklarına dikilen bayrak, az kalsın topyekun savaşa sokuyordu Türkiye ile Yunanistan’ı 1996’da...
S-300 füzeleri ‘savaş sebebi’ ilan edilmişti Ankara tarafından...
Ege’deki kıta sahanlığı ihlalleri, havadaki it dalaşları eksik olmazdı hiç...
Kıbrıs’taki sınır delme olayları ve benzer provokasyonlar çok sık konulurdu sahneye...
Anavatanlar her gerildiğinde Kıbrıs’ta ordular ‘kırmızı alarm’ verirdi.
Şimdi alarmın rengi ne olacak acaba?
**
Ankara uyardı, Rum Yönetimi sert tepki verdi.
Anastasiadis masaya hiç oturmayabilirmiş...
Türkiye’nin AB müzakereleri bloke edilebilirmiş.
Hatta Güney-Kuzey geçişleri askıya alınabilirmiş!
Rum basını yazdı bunları, hükümet kaynaklarına dayanarak...
‘Bizim taraf’ da cevap verdi hemen, aynı sertlikte...
Ne hoş!..
Gerin ortamı bakalım.
Hatta savaş kararı alın yarın sabah, gecikmeden...
Girişelim birbirimize, kim kazanırsa onun olsun Kıbrıs!..
Madem oturup anlaşmayı, paylaşmayı beceremiyoruz...
Madem bize değil, başkalarına yarayacak gaz yüzünden her türlü çılgınlığı yapacak bir psikolojimiz var...
Madem bu ada üzerinde yeni nesiller nasıl barınacak, nerede iş bulacak, ekonomik krizlerden nasıl kurtulacağız gibi sorulara kafa yormak ve adanın birleşmesiyle ortaya çıkacak zenginlikten nemalanmak yerine olanı tüketmeye harcayacağız enerjimizi...
Savaşalım artık, bitsin gitsin!
Şu kısacık hayatta ve Akdeniz’in ortasındaki bu küçük adada her gün savaş gerginliği yaşamaktan bıktık çünkü!..
Bıktırdınız!