“Savaşların  ve çatışmaların Kıbrıs’ta doğaya ve kültürel mirasa etkileri...”

Sevgül Uludağ

Ulus IRKAD

Geçtiğimiz günlerde “Herdaim Doğa Dostları” ve “Toplumsal Varoluş Derneği” tarafından Mağusa Kale İçi Bandabuliya Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikteki sunumu yaptım. Her iki gruba ve katılan tüm misafirlere teşekkür ederim.

BAŞLARKEN İLK SÖZLERİM ŞÖYLEYDİ

“Savaşlar tüm dünyada hem insan hayatını, ekonomisini, hem yerleşim yerlerini hem de kültürel mirasları veya tarihi eserleri de etkilemektedir. Elbette ki savaşların insan haklarına da zarar verdikleri bir gerçektir. Birçok masum insan, masum çocuk, kadın ve sivil hayatını kaybetmektedir. Şimdiye kadar yapılan hiçbir savaş adil olmamış ve savaşlarda aslında kazanan da olmamıştır. Maalesef kazananlar görülse bile o kazananların da uzun seneler ekonomik sorunlarının sürdüğü de görülmüştür. Dünyada savaşlar sonucunda hem iklim, hem de toprak da etkilenmekte ve bugün dünyadaki karbon oranı gibi, kullanılan bombalardan, zehirli atıklar, sıcaklığı veya hayatı etkilerken, savaşlar bu etkileri hızlandırmaktadır. Savaşların olduğu ülkelerde gıda alanları, sular ve de atmosfer de payını almaktadır. Suların bile atılan bombalardan ötürü zarar gördüğü ve zehirlendiği veya bunun yanında savaşlarla iklimsel ısı tehlikesinin yükseldiği, sera gazlarının etkisinin yükselerek, daha da etkili olduğu görülmüştür. İkinci Dünya Savaşı’nı bitiren Hiroşima ve Nagazaki şehirlerinin bombalanmasıyla, Hiroşima’da 70,000, Nagazaki’de ise 74,000 insan ölmüştür. Sözü geçen şehirlere atılan bu bombalardan ötürü hala daha hem toprakta, hem atmosferde hem de insan hayatında etkiler sürmekte ve bu bölgelere hala daha insanlar yerleşememektedir. İnsan sağlığı hala daha zarar görmekte ve insanların büyük bir kısmı kansere yakalanmaktadır. Her iki şehir de sağlık bakımından riskli şehirler olarak bilinmektedir.”

ÜLKEMİZ KIBRIS DA SAVAŞLARDAN ETKİLENMİŞTİR...

Birinci Dünya Savaşı sırasında bir İngiliz toprağı sayılan Kıbrıs adası, Osmanlı ve Alman filoları tarafından devamlı bombalanmıştır (Bk. Halil Aytekin, Kıbrıs’ta Monarga (Boğaztepe)  Ermeni Lejyonu Kampı.) Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Hicaz ve Kanal Bölgeleri’nden Mağusa’nın Karaol Kampı’na Osmanlı-Türk esirleri getirilmiş, bu arada bu esirler önceleri 2000 civarındayken, daha sonra 20,000 civarına kadar çıkmıştır. Bu esirler adadayken Adadaki İttihad ve Terakki Örgütüne bağlı bir yeraltı örgütü, Alman denizaltıları kanalıyla gizlice Glapsides kıyılarına 7000 piyade tüfeği çıkarmış ve bu askerlerle birlikte bir genel isyan planlamıştı. Pek tabii ki CMC Maden Bölgesi sahibinin-Godfrey Gunther- (Bk. İki Dünya Savaşı’nda Kıbrıs, Ulus Irkad) kurduğu gizli bir örgüt bu isyanı hükümete haber vererek, isyanı düzenleyenler veya esirlere yardımda bulunanlar hemen tutuklanarak, Girne Kalesi’ne konulmuştur. Bunlar arasında Kaleburnulu Babaliki ve birçok Kıbrıslıtürk ileri gelen de vardı. 1920 yılına kadar Karaol Bölgesi’nde kalan esirler daha sonra Anadolu’ya taşınmıştır fakat Kıbrıs’ta kaldıkları süre zarfında bu esirlerden gene birçok mahkum da ya açlık ya da hastalıktan ölüp Mağusa kabristanlığına defnedilmiştir. Bugün Mağusa’da bir Çanakkale şehitliği bulunmaktadır.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE ALMAN İTALYAN UÇAKLARININ KIBRIS’I BOMBALAMALARI

İkinci Dünya Savaşı’nda da Mağusa kenti bir askeri garnizondu ve elbette Kale içindeki tarihi eserler de bu garnizon tarafından ya mevzi ya da depo olarak kullanıldığı için Nazi Swastikaları veya İtalyan uçakları tarafından, Arsenal burcu, Mağusa limanı ve Gazi İlkokulu 1941 yılında ağır bir şekilde bombalanmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında bu bombalamalar sırasında gene eski eserler ve birçok kültür mirası da zarar görmüştür. Liman İngiltere’nin Kuzey Afrika’da da kahramanlıklar göstermiş askeri taburu “Sherwood Komando” taburu tarafından korunmakta ve bu taburun en az üç Alman uçağını düşürdüğü, düşen uçaklardan esir alınan Alman pilotları veya geceleri karanlık olduğu için paraşütle Mağusa bölgesine atlayan casusların yakalanıp “Golden Sand” adlı bölgedeki Alman Esir kampına konuldukları bilinmektedir.

1963 VE 1974 YILLARINDA TOPLUMLARARASI ÇATIŞMALAR SIRASINDA KÜLTÜR MİRASINA VERİLEN ZARARLAR

1963 çatışmalarında Baf’ta Baf Ebubekir Camisi, atılan roketatar ve bombalardan yara alırken (Minarenin mevzi olarak kullanılığı da bilinmektedir) gene Baf Çarşı Bölgesi’nde bulunan Çarşı Camisi önce mücahitler tarafından stratejik olmasından ötürü minarenin yarısı tahrip edilirken, gene Kıbrıslırum buldozerleri de aynı bölgede bulunan gerek cami, gerek Osmanlı Medresesi ve gerekse aynı bölgede bulunan Baf Kıraathanesi’ne zarar vererek ortadan kaldırmışlar veya yıkmışlar, bu arada 7 Mart 1964 günü ilk saldırıyı mücahitler yapıp Baflı Kıbrıslı Rumlara kayıp verip (siviller ve kadınlar ağırlıktaydı) 600 civarında esir alırken, 8 Mart 1964 tarihinde esirler geri verildikten sonra, 9 Mart 1964 tarihinde karşı saldırıda, Baf mücahitleri ağır kayıplar vermişler ve Baf Türkleri bir katliamla karşı karşıya kalmışlardır. Olay sırasında 2000 civarında Kıbrıslıtürk de Türk mahallelerine gelip sığınmış ve o gün çok ağır bedeller ödenmiştir. Baf liderlerinden Dr. İhsan Ali’nin saldırgan Kıbrıslırum birliklerinin önüne çıkarak savaşı durdurduğu söylenmektedir. Kıbrıs’ın en zengin armatörlerinden Hüseyin Tantura ise tüm tersanesini ve gemilerini Dip Baf’ta kaybetmiştir. Tantura’nın tüm dış deniz ülkelerine ihracat ve ithalat yapan gemileri de gene aynı saldırıda fanatik güçler tarafından batırılmıştır. Armatör Tantura, 1930 yılından beri biriktirdiği mal birikimini maalesef kaybetmiş ve ölene kadar Baf Türk Bölgesi’nde göçmen hayatı yaşamıştır.

1974 YILI BİR FELAKET GETİRMİŞTİR

1974 yılıyla önce Makarios’a karşı başlayan darbeyle adanın her tarafı ölüm ve ateşle karşılaşırken yüzlerce Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum hayatını kaybetmiş, gene kültürel miraslar müzeler ve de kiliseler-manastırlar soyulmuş, ikon ve freskler çalınarak ada dışında satılmıştır. Yaklaşık 24 bin ikonun adanın Kuzey’inden çalındığı, bunun yanında Kıbrıslıtürklerin de birçok mal, can ve de para ve altın eşyaları yanında kaybettikleri değerleri olmuştur. Baf limanı hem sivil savaş sırasında, hem de 20-21 Temmuz 1974 tarihlerinde savaş sırasında zarar görmüş, üstünde uçaksavar bulunan Baf Kalesi ise çok ağır yara almıştır. Kıbrıslırumlara ait Maraş terkedilmiş, adanın %67 ekonomisine hizmet eden bu bölgede bulunan onbin yataklık kapasiteli oteller, 50 yıl içinde enkaz durumuna gelirken, Kıbrıs’a turist taşıyan Cyprus Airways şirketi de tüm uçaklarını Uluslararası Havalalanı içinde terketmiştir. 50 yıldan beri bu havaalanı çalışmamaktadır. Şu anda viran durumdadır.

SONUÇ

Savaşların hiç de ülkelere ve insanlığa olumlu katkıları yoktur. Nice insan canlarını yitirirken kültürel miraslar da heba olup gitmektedir. Savaş yerine barışmak ve uzlaşmak en iyisidir. Geçmişte yaşanılan tatsız olaylardan artık yeni nesiller ders çıkararak barışın değerini bilmelidir.

Baf'taki camiler ve medreseler de çatışmalarda zarar görecekti...

Nedim Enginsoy'un kamerasından Lefkoşa Uluslararası Havaalanı'nın hali...