Savrulduk, savrulduk, savrulduk...
Ve sonunda;
"Doğru" bildiklerimiz (ya da doğru saydıklarımız) bizi şu anda bulunduğumuz yere getirdi.
Daha iyi bir yer olabilir miydi peki bu yer?
Kesinlikle olabilirdi...
Doğru yönetilseydi süreçler, olurdu...
GELGİTLERİMİZ
Ha elektrik ha su...
Bir gün havayolları diğer gün telekomünikasyon...
Ya Kooperatif ya Vakıflar...
Hikâyemiz hiç değişmedi:
Ne yazık ki,
Kararlar ya da kararsızlıklar,
Rüzgarın ellerinde mecalsizce savruluyor yine…
Gelgit oluyor...!
DONMUŞ BİR DÜNYA YOK..!
Sonuçta:
Bilgi ve vizyon ile,
felsefi bir yapı kuramadık...
Kaldı ki,
karşımızda donmuş kalmış bir dünya da yok!
Donmuş kalmış bir insanlık hiç yok!
Her daim oluşmakta, değişmekte, yeniden kurulmakta olan bir dünya var!
Dünya donmadı ama,
biz bir gün donuyor diğer gün ise elektrikler gitmiş gibi çözülüyor, bozuluyoruz..!
Bizim aklımız fikrimiz;
Sosyal kargaşa çıkarmakta,
Birşeylerin tasfiyesi üzerine yoğunlaşmakta...!
PRENSİPLER FELSEFESİ
İşte;
CTP'nin asıl hedefi,
tam da bu konular üzerinde olmalıdır...
Yani;
Mevcut sosyal ve siyasal gerçekliği aşan bir potansiyel kurabilme yetisi.
İnsani bir düzenlemeyi yapabilecek vizyon.
Şu yaşadığımız zamandan,
her iki toplum için de,
Geleceği daha iyi yapabilecek prensipler felsefesi.
Sosyalizmin insanileşme talebine yönelik "sosyal" şartları ortaya çıkararak,
Bu sosyal şartları var edebilmenin koşullarını yaratmak...
SOSYAL PSİKOLOJİ
Sosyoloji, büyük ölçütte ve ölçekte bir psikolojidir.
Toplumsal yaşamdır.
Toplumsal psikolojidir.
Artık,
sosyal medya üzerinden kanaatlerin serbestçe tartışılabildiği,
Bireylere dayalı bir kamuoyu söz konusudur...
Buralarda kamuoyunun sağlıklı bir şekilde oluşabilmesine de yardımcı olmamız, katkı koymamız gerekiyor.
Örneğin,
Yeni çıkacak olan iletişim yasası, bu yüzden de çok önemlidir.
En son yayınlanan Merkez Bankası verilerinden de,
insanlarımızın yaşam standartlarını borçlanarak sürdürdüklerini öğreniyor ve gözlemliyorum.
Ciddi bir biçimde, yüksek bir duyarlılık ve ciddi bir plânlama ile,
insanlarımızın moda gibi özendirik şartlanma zeminlerinden korunmaları gereklidir...
Çünkü ülkemizde,
toplumumuzun tüketim "reflekslerini" yeteri kadar,
hatta aşırı derecede özendirdik...
Yeter artık..!
Karar mekanizmalarını,
Kararlarımızı,
Plânlamalarımızı ve stratejilerimizi,
Güdü değil, bilinç yönetmeli...
Artık birilerinin bu çabaları örgütlemesi, yönetmesi ve sorumluluk üstlenmesi, olmazsa olmaz düzeyde bir gerekliliktir; şarttır...