Serbest Çalışan Hekimler Birliği, Tıp İş’in Sağlık Bakanı’na yazdığı ve basına da yansıyan açık mektubunda dile getirilen konuların çoğunun gerçekleri yansıtmadığını savundu
Serbest Çalışan Hekimler Birliği Başkanı Remzi Gardiyanoğlu, açıklamasında esas sebebin hastaların özele taşınması olduğunu savundu.
Açıklamanın tam metni şöyle:
Sağlık Sisteminin Merkezi Tıp-İş Değil Halkımızdır
Tıp İş Başkanı’nın 12 Nisan 2017 tarihinde, Sağlık Bakanı’na yazdığı ve basına da yansıyan açık mektubunda dile getirilen konuların birçoğu gerçek dışı olup halkımızı yanıltmaya yöneliktir.
Şöyle ki:
- Kamu Hastanelerinin çöküş hikayesinin temelinde, 40 yıldan fazladır var olan olan, ‘’evlerimiz’’ diye tanımladıkları kamu hastanelerinde birkaç saat çalışmanın ardından, asıl gelir kaynakları olarak gördükleri özel kliniklerinde yine kamu hastanelerinden yönlendirdikleri hastalarına bakma alışkanlıkları yatmaktadır.
- 2009 yılında Kamu Sağlık Çalışanları Yasası’nın Anayasa’ya aykırı olan maddelerinin hukuka taşınmasının, KKTC Meclisi’nin kendi yaptığı yasayı mahkemede savunmadığı şeklinde yorumlanması tamamen gerçek dışıdır. Başsavcının ve Tıp-İş’in bizzat kendi tuttuğu avukatın Anayasa’ya aykırı olan maddeleri savunmadığı mahkeme tutanakları ile sabittir.
- Anayasa Mahkemesi sadece 43(3) maddesini değil, beraberinde 101. maddenin 1. paragrafının B fıkrasını da iptal etmiştir.
- Kamu hastanelerinden özele sevk edilen hasta sayısının giderek arttığı ve hükümetlerin sadece sevk faturalarını ödemekle yetindiği belirtilmiştir. Ancak bilinmelidir ki, giderek arttığı söylenen sevk kararları yine kendileri tarafından verilmiş ve birçok hastaya işlemler, kendilerini sevk eden kamu hekimleri tarafından, sevk edildikleri özel hastanelerde, devlette görev yapması gereken saatlerde yapılmıştır.
- Kıbrıs Türk Serbest Çalışan Hekimler Birliği, hukuk sürecini başlatırken çıktığı tek nokta, mevcut kanunlar olmuş, hukuk mücadelesine göz yumulması değil, tam tersi doğrudan ve dolaylı birçok tehditlere maruz kalması söz konusu olmuştur. Yine Sayın Tıp-İş Başkanı’na hatırlatılması gereken bir diğer husus da, hukuk mücadelesine başlandığı süreçte, iktidarda olan parti, kendi organik bağları olan parti, Sağlık Bakanı da yine aynı partinin bakanı idi.
- Şubat 2017 Yargıtay Asli Yetki Mahkemesi kamuda çalışıp özelde de meslek icra eden hekimler hakkında Sağlık Bakanlığının disiplin soruşturması açması gerektiği doğrultusunda karar verdi tabirini ‘’mandamus emirnamesi’’ şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir. Nitekim, mandamus emirnamesinin nihai bir karar olup, ciddi yaptırımlara haiz özel bir karar olduğu gözlerden kaçmamalıdır.
- Tıp-İş’in yaptığı bütün açıklamalarda, hekim maaşlarının düşüklüğünden söz edilirken, asıl kastedilen aslında, göç yasasından etkilenen genç hekimlerdir. Aynı mantıkla, Sağlık Bakanlığı ile yaptıkları pazarlıkta, genç hekimlere yapılan artışları kendilerine de talep ettikleri, bununla da yetinmeyip, emekli olan hekimlere de aynı artışı istedikleri bilinmesi gereken bir gerçektir.
- Tıp-İş’in, halkımızı yanıltmak ve adeta paniğe sürüklemek amacıyla sürekli gündeme getirdiği bir konu da onlarca hekimin istifa ettiği söylemidir. CTP hükümeti döneminde istifa eden hekim sayısı 13, emekli olan hekim sayısı 21, istihdam edilen hekim sayısı 10’dur. UBP-DP hükümeti döneminde istifa eden hekim sayısı 7, emekli olan hekim sayısı 8, istihdam edilen hekim sayısı 60’tır. Emekli hekimlerin istifa etmiş gibi gösterilmeleri, bazı hekimlerin sırf gündem yaratmak amacıyla istifa etmiş gibi görünmeleri de eklenince, istifa eden hekim sayısında yanıltıcı bir artış göze çarpmaktadır.
- Tıp-İş’in talep ettiği Hekim Yasası’ndaki tek düzenleme, alışkanlık haline getirdikleri 2. iş yasağına uymama tutumlarını yasallaştıracak bir maddenin eklenmesinden başka bir şey değildir. Ancak, bu yöndeki girişimlerine de başsavcılık tarafından her defasında olumsuz görüş verildiği de dikkatlerden kaçmamaktadır.
Tıp-İş’in en büyük yanılgısı, kendilerini sağlık hizmetinin odağı ve tek muhatabı olarak görmesidir. Sadece kamu hekimlerini temsil eden bir sendikanın, ülkemizdeki tüm sağlık sistemini yönlendirici ve yönetici yetkilerle donatılmış gibi kendini halkımıza lanse etmesidir. Halkımıza sunulan sağlık hizmetlerinde onlarca sorunun ilk sıralarda yer alması ve gündem oluşturması gerekirken, Tıp-İş’in dikkatini sadece kamu hekimlerinin ikinci iş yapmalarının legalleştirilmesi olması ibretle irdelenmesi gereken bir durumdur. Tıp-İş’in bu uğurda yapacağı grevler ise halkımızın sağlığı üzerinden pazarlık yapmaktan öte bir durum değildir. Tıp-İş’in yapacağı grevlerin, halkımızın sağlığını olumsuz etkilediğini düşündüğümüz an, tüm üyelerimiz ile birlikte halkımızın hizmetinde olacağımız bilinmelidir.
Kıbrıs Türk Serbest Çalışan Hekimler Birliği Yönetim Kurulu olarak, Sayın Tıp-İş Başkanı’nı, şayet açıklamalarının arkasında duruyor ise, herhangi bir medya kanalında, belgeleri ile birlikte bütün konuları tartışmaya davet ediyoruz.