Feminist Atölye - FEMA
feministatolye2016@gmail.com
Geçen haftaki sayfamızda siyasal partilerin kadın adayları ile ilgili bir analiz yapmış ve Siyasi Partiler Yasasındaki cinsiyet kotasının siyasi partier tarafından hala daha asgari düzeyde kadın temsiliyeti için çalıştırıldığının altını çizmiştik.
Feminist Atölye olarak bu hafta da siyasal partilere ülkemizde feministler olarak tespit ettiğimiz sorunları ve bu sorunlara ilişkin çözüm öneri ve taleplerimizi sıralayacağız. Henüz resmi propoganda süreci başlamadığı için partilerin seçim bildirgelerini inceleyemiyoruz ancak en temelde beklentimiz toplumsal cinsiyet eşitliğini ilke edinmiş bir meclis ve hükümet oluşumu.
- Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin yaşamın tüm alanlarında yer bulabilmesi:
Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin yaşamın tüm alanlarında – sosyal, ekonomik, siyasal – için öncelikle bunun toplum külütürünün bir parçası haline getirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple, özellikle çocukların erken yaşta edindiği toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin öğretilerin yerine, eğitim müfredatına toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve ırkçılık, ayrımcılık, militarizm gibi sorunların da ortadan kaldırlabilmesine olanak sağlayan içerik ve faaliyetler eklenmelidir.
Çeşitli platformlarda sürekli tekrar ettiğimiz gibi yasası bir önceki hükümet döneminde geçirilmiş olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin bir an önce çalışabilir şekilde teşkilatlanmasının tamamlanması ayrıca 2018 bütçesinde neredeyse yok denecek kadar komik bir rakam olan ilgili kalemin bir an önce dairenin çalışmasına ve üstleneceği görevleri yerine getirebilmesine olanak sağlayacak şekilde artırılması gerekmektedir. Bütçenin yeni oluşacak hükümet tarafından ivedilikle hazırlanıp meclise sunulması gerekeceğinden, bu göreve talip olan siyasi partilerin bu konudaki somut çalışmalarını seçim süresince seçmenle paylaşmalarını talep ederiz.
Yine TOCED yasası içerisinde dairenin oluşmasından bağımsız olarak öngörülen İçişleri, Eğitim ve Maliye bakanlıklarında Cinsiyet Odak Noktalarının oluşturulması çalışmalarına ve bu odak noktalarında görevlendirilecek personelin hizmet içi eğitimine ivedilikle değinilmesini talep ederiz. Bu hükümet tarafından uygulanacak siyasetin bütünlüklü olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetebilmesinde oldukça önemli bir noktadır.
- Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddete uğrayan kadınların devlet tarafından korunabilmesi
Kadına yönelik şiddetin Kıbrıs’ın kuzeyinde var olan somut bir gerçek olduğunun tüm siyasiler tarafından kabul görmesi ve bunun bir ayrımcılık olduğunun ayırdına varılmasının zamanı gelmiş ve geçmiş biledir. Ülkemizde uygulanan tüm bilimsel çalışmalar aynı veriyi ortaya koymaktadır: Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan her 3 kadından 1i şiddete maruz kalmaktadır. Bu şiddet fiziksel olduğu gibi, birçok vakada cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet birlikte seyretmektedir. Tespiti ya da hakkında konuşulması daha zor olan şiddet türleri ile ilgili bir farkındalık geliştirilmeli ve polis ve sağlık görevlileri gibi ilgili meslek gruplarının şiddetin tespiti ve farklı türlerin ayırt edilebilmesi konusunda eğitilmesi gerekmektedir.
TOCED yasasında oluşturulması öngörülen Şiddeti Önleme ve Danışma Merkezlerinin (ŞÖDAM) bir an önce oluşturulması ve gerekli personelin istihdamı sağlanmalıdır.
Buna ek olarak şiddete uğrayan kadınların güven içinde sığınabilecekleri ve gerekli sosyal ve psikolojik desteği alabilecekleri sığınma evlerinin açılması ve buraların efektif çalışabilmesi için 2018 yılı bütçesinde bu konulara yeterli kaynak aktarımının sağlanması gereklidir.
Aile yasasında öngörülen koruma emrinin gerçek anlamda koruma sağlayabilmesi için bu görevle görevlendirilmiş olan polis teşkilatının yakın takibi yapılmalı ve koruma emirlerinin gerektiği şekilde uygulanmadığı noktalar tespit edilip müdahale edilmelidir. Yine Aile Yasası’nda öngörülen koruma emrine dair ŞÖDAM’a yapılacak adli yardım taleplerinin karşılanması için gerekli mali ve yasal düzenlemelerin bir an önce yerine getirilmesi gerekmektedir.
Son olarak, yukarıda bahsi geçen mekanizmaları desteklemek ve güçlendirmek için Ev İçi Şiddetin önlenmesine ilişkin yasal çalışmaların bir an önce tamamlanması gereklidir.
- Sağlık politikaları
Anayasal bir hak olan sağlık hakkına erişimde oluşacak hükümeti genel sağlık sektöründeki sıkıntıları bir an önce gidermeye ve bu ülkede yaşayan herkesin sağlık hizmetlere erişebilmesine olanak sağlayan bir sistem oluşturmasına ihtiyaç vardır.
Sağlık sisteminin iyileştirilmesi ve herkese adil şekilde erişilebilir olmasının yanında kadın sağlığını ilgilendiren meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve benzeri sağlık konularında ulusal sağlık politikalarının oluşturulması, yaş ve diğer demografik özelliklerine göre risk grubunda olan kişilerin ücretsiz olarak rutin kanser taraması ve smear testi gibi testlerden fayalanması sağlanmalı, ayrıca rahim ağzı kanserinin önlenmesinde önemli bir rolü olduğu bilinen HPV aşısının genç kız ve kadınlarda ücretsiz olarak uygulanabilmesinin önü açılması gereklidir.
Kadınların fiziki ve mental sağlığının önemli bir parçası olan doğurganlık haklarının bir an önce tanınması ve bu yönde gerek sağlık sistemi içerisinde gerekse diğer sosyal destek mekanizmaları içerisinde önlem ve uygulamalar oluşturulmalıdır. Bu önlem ve uygulamaların en başında istenmeyen hamileliklerin ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenebilmesi amacıyla yaş gruplarına uygun cinsel eğitim programlarının oluşturulup uygulanması, sağlık kurumlarının doğum kontrol ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma yöntemlerine ilişkin kamuya açık bilgi üretim ve dağıtımı yapması ve bu yöntemlerin tümüne kadınların erişebilmesi sağlanmalıdır.
İstenmeyen hamileliklerin önlenemediği durumlarda, kürtajın kadının fiziki ve mental sağlığının korunması için gerekli bir tıbbi prosedür olduğunun ilkesel olarak tanınması ve ceza yasası ile 10 haftaya sınırlanan kürtaj süresinin bir an önce gerçekçi olarak uygulanabilir bir süreye yükseltilmesi gerekmektedir. Ayrıca eşin rızası gibi hukuki sınırlamaların da bir an önce ortadan kaldırılması gereklidir.
Son olarak, aslında hasta hakkı olan bilgi edinme ve rıza onay hakkının kullanılmasına saygı duyulması ve bunun tüm sağlık hizmetlerinde uygulanır olmakla birlikte özellikle kadınların üreme sağlığı ve doğurganlık haklarına ilişkin sağlık hizmetlerine erişiminde bu haklardan faydalandıklarından emin olmaları gerekmektedir. Bu çerçevede Hasta Hakları Yasası çalışmalarının da bir an önce tamamlanıp yürürlüğe koyulması elzemdir.