Fehime ALASYA
Kıbrıs’ın güneyinde başkanlık seçimleri federal çözüm umutlarını yeşertirken, uzmanlar, ilk turu Yenidüzen’e yorumladı.
Nikos Anastasiadis ve Stavros Malas’ın ikinci turda yarışacağı seçimin sonucu, Kıbrıs sorununun geleceğini de etkileyecek.
Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’nın karşısına kimin oturacağının önemli olduğunu belirten uzmanlar, çözüm süreci için iyi niyet ve güçlü iradeye dikkat çekiyor.
“Seçmen sadece Kıbrıs sorunu ekseninde düşünerek oy vermemiştir” diyen uzmanlar, Kıbrıslı Rumların tavırlarını yalnızca müzakereler üzerinden yorumlamanın yanıltıcı olacağını da belirtti.
Doğu Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Sözen:
“Malas, esnek adım atacak olursa milliyetçi kesimden büyük tepki alacaktır”
“Seçimin ilk turda tamamlanmasını beklemek gerçekçi olmazdı. 9 adaylı bir yarışta, özellikle de 3 aday öne çıkıyorsa, ikinci tur önceden biliniyordu. Seçimin en önemli sürprizi Stavros Malas’ın öne çıkması oldu. Bu sonucun Malas’ın son haftalarda televizyon programlarında gösterdiği üstün performanstan kaynaklandığını düşünüyorum.”
“BM ölçecek”
“Birleşmiş Milletler”in seçimlerden sonra bir yoklama yapacağı ve müzakerelerin başlayıp başlamama olasılığını ölçeceğini düşünüyorum. O yüzden kimin başkan olacağı, bu süreçle ilgili nasıl bir vizyon ortaya koyacağı önemlidir.
Crans Montana’da çöken müzakerelerin ardından Anastasiadis, masaya hemen dönemeye hazır olduğu mesajını veriyordu. Seçim sürecine girdiği zaman, oy kaygısıyla söylemelerini milliyetçi bir çizgiye çekmeye başladı. Günün sonunda BM Genel Sekreteri’nin raporuna baktığımız zaman iki liderden de bir iyi niyet ve talep beklentisi vardır. İki lider müzakerelere yeniden başlamak yönünde bir irade ortaya koyabilirse, Birleşmiş Milletler o durumda çağrı yapacaktır. Anastasiadis’in yarışı kazanması halinde seçim dönemindeki milliyetçi söylemlerinde ısrarcı olacağını düşünmüyorum.”
Malas, daha ılımlı fakat…
“Malas ve onu destekleyen AKEL çözüme yönelik çok daha ılımlı mesajlar veriyor ve bir an önce müzakere masasına dönmek eğilimi içerisindeler. Tabii başkan seçilmesi halinde esnek adımlar atacak olursa, güneydeki sağ ve etno milliyetçi kesimden büyük tepki alacaktır.”
“Kıbrıs sorunu tek etken değil”
“Seçimlerde kazanan adayın görevi sadece Kıbrıs meselesini müzakere etmek değil, yürütmenin de başında olacaktır. Hem Kıbrıs meselesini yürütecek hem de iç politikada yürütmenin başıdır. En yetkili kişidir. O yüzden seçmen sadece Kıbrıs sorunu ekseninde düşünülerek oy vermemiştir. % 71 katılım oranı hiç de az bir rakam değil. Seçim katılımı averajın üzerindedir. Özellikle Avrupa’daki seçimlerle kıyaslandığı zaman Kıbrıs’ın iki tarafı da averajın üzerindedir…”
Gazeteci Marilena Evangelou:
“Bir tarafta ulusalcı oylar diğer tarafta çözüm yanlılarının oyları…”
“Seçimin çözüm için referandum olduğuna inanmıyorum. İki aday Anastasiadis ve Malas seçim öncesi Kıbrıs sorununu öncelikleri arasına koymadı. Yine de federal çözümü reddeden adayların yarış dışında kalması önemli bir gelişmedir. İnsanlar aklında Kıbrıs sorununu olarak veya olmayarak oy kullandı ve Nicholas Papadopoulos’u eledi. Elbette bu önemli bir mesaj olarak okunabilir. Ama aynı zamanda ulusalcı çizgide olan ELAM’ın adayı Christos Christou da kayda değer bir oy aldı. (5,65%) Bu oran partiyi siyasi haritanın önlerine yerleştirdi ve güç kazandırdı. Pazar gününün sonuçları federal çözümü canlı tuttu ama bunun önümüzdeki pazar günü de devam edip etmeyeceği adayların bir haftalık sürede yapacağı anlaşma ve işbirliklerine bağlı. İkisi de, Nikos Anastasiades ve Stavros Malas, Nicholas Papadopoulos’un ilk turda aldığı oyları kendilerine çekmeye çalışacak. ELAM’a oy verenleri de unutmamalıyız. Bugünden başlayarak, hafta sonuna kadar tüm siyasi partiler, adaylar, eski adaylar yoğun bir “al ver” müzakerelerine girişecek, ortaya çıkacak işbirlikleri çözüm için umut vermeyebilir.
“İlk turda seçmen stratejik davrandı”
“Stavros Malas’ın net bir şekilde ELAM ile müzakere etmeyeceğini söylediğinin altını çizmeliyim ama DIKO ve EDEK oylarını almak için çaba gösterecek. Hepimizin bildiği gibi bu iki parti de müzakere masasında görüşülen federal çözümü desteklemiyor. Nikos Anastasiades, ELAM’ın ikinci tura kalan adaylara cevaplamaları için vereceği soruları yanıtlayacağını söyledi ama bu ana kadar ulusalcı partinin desteğini kabul edip etmeyeceğini net bir şekilde belli etmedi. Anastasiades için DIKO ve EDEK’in oyları ve seçimlerin ilk turunda sandığa gitmeyenler tabii ki önemli ve bu önemli bir oran. Pek çok Anastasiades taraftarı adaylarının ikinci tura kalacağını bildiği için sandığa gitmedi. Sonuçların analizinden önemli bir fenomen çıktı, Stavros Malas, beklendiğinden yüksek bir oran aldı (30,24%). Öyle görünüyor ki birçok insan oy verirken stratejik davrandı. Bu insanlar çeşitli nedenlerden dolayı Nicholas Papadopoulos’un ikinci tura kalmasını istemedi.
AKEL taraftarı olmamalarına rağmen Stavros Malas’a oy verdiler. Bunların bir kısmı güçlü bir şekilde çözüme inanıyor ve Nicholas Papadopoulos’un ikinci tura kalma riskini göze alamadılar. Bir bölümü de DIKO taraftarı olup kendi partilerinin aday seçimine duydukları hayal kırıklığından dolayı Papadopoulos’u cezalandırmak istedi. Kimileri de Malas’ın Anastasiades karşısında Papadopoulos’tan daha kolay bir aday olduğunu düşünen DISI taraftarlarıydı.
“Öyle anlaşıyor ki durum karışık”
“Bence çözüm yanlıların çoğunluğu Malas’a oy verdi. Geleneksel partilerden uzaklaşan bir seçmen profili de olabilir. Buradaki önemli soru şu, bu insanlar ikinci turda ne yapacak? Bu adayların tercihlerine bağlı olacak. Anastasiades halen çözümden yana olduğunu göstermelidir. Malas’ın da AKEL’in ekonomik programa yönelik müdahil olmayacağına dair seçmeni ikna etmesi şarttır. Öyle anlaşıyor ki durum karışık. Bir tarafta ulusalcı oylar diğer tarafta çözüm yanlılarının oyları. Ne sonucu tahmin edebilirim, ne de çözüm iradesinin canlı kalıp kalmayacağını. Sadece umut edebilirim.”
DAÜ Öğretim Üyesi Prof Dr. Yücel Vural:
“Çözüm süreciyle pozitif bir ilişki kuran adaylara destek verildi…”
“Kıbrıs’ın güneyinde yapılan başkanlık seçimlerinde ortaya çıkan sonuç, büyük çoğunluğunu Kıbrıslı Rumların oluşturduğu seçmenlerin, Kıbrıs sorununun müzakerelerle çözümünü öngören iki büyük partinin ve onların adaylarının tutumunu onaylar niteliktedir. Kıbrıs müzakerelerinde Kıbrıs Türk tarafına ciddi tavizler verdiğine ya da ciddi fırsatları yitirdiğine dair yoğun eleştirilere rağmen DISI’nin desteklediği aday olan Nicos Anastasiades en yüksek oyu almıştır. Kıbrıs sorununun çözümünün en temel öncelik olduğunu ilan eden ve AKEL’in desteklediği aday olan Malas ise bir önceki başkanlık seçimlerinde aldığı oyu yaklaşık beş puan artırarak ikinci tura kalmıştır. Bu açıdan yaklaşıldığında BM Genel Sekreteri Guterres tarafında ortaya atılan çerçeve temelinde müzakerelere devam çağrısı yapan iki aday başarılı olmuştur. Eklektik bir programa ve ittifaka dayanarak seçimlere katılan DIKO başkanı Papadopulos ve onun politikalarının türevlerini öneren Lillikas ise Kıbrıs sorununda önerdikleri ‘ray değiştirme’ ve ‘belirsizlik’ programlarına yeterli destek bulamayarak elenmişlerdir. Seçmenler, üzerinde uzlaşmaya varılan federal çözümü sorgulamaya girişen ve ismi daha ziyade şiddet ve toplumlararası güvensizlikle birlikte anılan ELAM’dan uzak durmayı tercih etmişlerdir. En azından Kıbrıs sorunu açısından yaklaşıldığında güneydeki seçimlerden bu tür sonuçlar çıkarabileceğimizi düşünüyorum.”
Sonucun Kıbrıs sorunu açısından değerlendirilmesi
“Seçmenlerin büyük bir çoğunlukla çözüm ve barış süreciyle pozitif bir ilişki kuran adaylara destek vermesi Kıbrıs sorununun çözüm perspektifleri açısından olumlu bir ortamın yaratılmasına olanak tanımaktadır. İlk tur, müzakere zeminine Guterres çerçevesi temelinde hızla geri dönüşün yollarını açarken bunun kimin tarafından sürdürüleceği meselesinin çözümünü ikinci tura havale etmiştir. Müzakerelerin yeniden başlaması talebi seçmenlerin büyük çoğunluğunun destek verdiği bir olgu olarak karşımızda durmaktadır. Sonuçlar, seçmenlerin büyük bir çoğunluğunun belirsizliğe ve maceracı yaklaşımlara destek vermekten kaçındığını göstermesi bakımından önemlidir. Bu nedenle, seçimin hemen ardından Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin de hesaplamalarını bu gerçeklik üzerinden yapmasının uluslararası toplumun temel beklentisi haline geleceği anlaşılmaktadır.”
“Seçmenler, milliyetçi ve ayırımcı yaklaşımlardan uzak durmayı tercih ediyor”
“Seçmenlerin ortaklaşa işaret ettikleri bir unsur yoktur ama seçmen büyük çoğunlukla barışa, huzura ve istikrara vurgu yapan adaylara yöneliyor ve diğerlerinin gündeme getirdiği tüm milliyetçi ve ayırımcı yaklaşımlardan uzak durmayı tercih ediyor.”
Gazeteci Yiorgos Kakouris:
“Sonucu sadece Kıbrıs sorununa yönelik çözüm mesajı olarak ele almamalıyız”
“Nikolas Papadopoulos’un Başkanlık seçiminin birinci turunda yenilgiye uğraması iki toplumun çözüm yanlılarında iyimserlik yaratması anlaşılır bir şey. Bu sonucun iki toplum arasındaki güveni artıracağını ve sene sonuna kadar müzakerelerin yeniden başlayacağı durumunu yarattığı konusunda hemfikirim. Ancak, Kıbrıslı Türklerin seçimlerine doğru bağlamda bakmadığımız gibi, Stavros Malas’ın da beklenmedik başarısının arkasındaki diğer etkenleri de göz ardı edemeyiz. Sonucu sadece Kıbrıs sorununa yönelik çözüm mesajı olarak ele almamalıyız.
" Papadopoulos büyük bir kumar oynadı."
Papadopoulos kampanyası boyunca bu seçimin Kıbrıs sorunu için doğru çözüm yolunu belirleyecek bir referandum olduğunu söylemekle büyük bir kumar oynadı. Papadopoulos’un bu düşünceleri doğrultusunda, seçim sonuçları Kıbrıs sorunu için farklı çözüm yolları bulma arayışının reddedildiği gösterdi. Kıbrıslı Rumlar, 8 Temmuz 2008’de kabul edilen çözüm çerçevesi ve Hristofyas ile Anastasiades’in başkanlık dönemlerinde varılan yakınlaşmalar ve anlaşmalar dışında faklı bir çözüm yolu denemesi kabul görmedi.
Hem Anastasiades hem de Malas, Kıbrıs müzakerelerinin Crans Montana’da uğradığı kesintiden itibaren devam etmesi gerektiğini düşünüyor, seçmenler de büyük ölçüde bu yaklaşıma katıldıklarını, en azından oy vermekle güçlü şekilde karşı olmadıklarını gösterdiler.
Seçmen Papadopoulos’u sadece Kıbrıs sorununa olan yaklaşımından ötürü reddetmedi. Olan şu, “yeni strateji” seçmene inandırıcı gelmedi ve adaylığı için güçlü bir pazarlama aracı olarak görülmedi.
Papadopoulos’un Kıbrıs sorundaki duruşu sadece retçilere hitap etti ve daha ılımlı olan büyük kitlelere cazip gelmedi. Kampanyası ayrıca gerçekçi olmayan vaatler sunduğu, kibirli ve utanmaz taktikler kullanmakla eleştirildi.
"Malas’a oy vererek kendi adaylarını sabote ettiler"
Seçmen Papadopoulos’u pek çok taktiksel nedenden dolayı da reddetti. DIKO’nun geleneksel taraftarları Anastasiades veya Malas’a yöneldi. Pek çoğu bunu DIKO’nun Kıbrıs sorununa yaklaşımına katılmadığı için yaptı, önemli bir oran da özellikle Malas’a oy vererek kendi adaylarını sabote etti. Bunun sebebi ise Anastasiades’in ikinci tura Malas ile çıkmasını sağlamaktı çünkü anketler Anastasiades’in ikinci tura Malas ile çıkması daha kolay bir kazanım olduğunu gösterdi.
Öte yandan Malas’a yönelen bir kısım DIKO taraftarları ikinci turda da onu desteklemeyi düşünüyor.
Papadopoulos’un oyları ayni zamanda, ulusalcı çizgisini gizlemeye çalışmayan ELAM’a kaydı
Papadopoulos’un müttefik kurduğu, Eleni Theocharous’un “Dayanışma” gibi küçük partilerin oyları da büyük oranda Anastasiades’e kaydı.
Malas, tahminlerin üzerindeki yüksek oy oranını 2013’te Anastasiades’e destek veren ılımlılar ve çözüm yanlılarına borçludur.
Anastasiades ile Malas arasındaki oy yüzdeliği beklenenden az olmuştur, bunun sebebi ise pek çok Anastasiades taraftarının adaylarının ikinci tura kalacağından emin olduğu için oy kullanmaya gitmediğinden kaynaklanıyor.
Bu hafta dikkat edilmesi gereken son bir nokta ise Anastasiades ve Malas’ın ikinci tur için kuracağı ittifaklar. Hiçbir taraf destek almadan ikinci turu kazanamaz.
Anastasiades herkes ile konuşmaya hazır olduğunun işaretini verdi, bu DIKO için bir açılım olabilir ancak Papadopoulos’un, kendisiyle herhangi bir işbirliğine girmesi çok olası gözükmüyor. ELAM destekçileri yanında sandığa gitmeyenler ve küskün çözüm yanlılar için bir teklif gibi de okunabilir.
Öte yandan Malas, Kıbrıs sorunuyla ilgili duruşunu sulandırmadan, diğer DIKO oylarını kendisine çekmeye çalışacak.
Şimdiden ortadaki seçmenin küçük bir yüzdeliği bu tür taktikleri kabul etmeyeceği görünüyor. Kıbrıs Rum siyasetinin önündeki en zorlu iş iki büyük siyasi gücün Papadopoulos ve çözüm karşıtlarını bir tarafa itmek için hemfikir olup olmayacaklarıdır.”