Seçim dedikoduları  ve yorumlarına devam…

Serhat İncirli

Hat, bitti, tertiplenelim!
Seçimler tamamlandı…
“Seçmen” hesabı kesti!

-*-*-

Bu saatten sonra “şu şöyle olduydu ve bu da böyle olduydu, ben şöyle dediydim da dinlemedinizdi” filmini tartışmanın anlamı yok.

-*-*-

Bundan sonrasını konuşmak lazım…
Ve “başarısızlık mutlaksa” bırakmasını iyi bilmek lazım…

-*-*-

Efendim, Erhan Arıklı bırakmalı mı?
“Kesin 10 vekil çıkarırız” deyip de sadece üçü zorlarsanız, bir daha düşünürsünüz elbette ama YDP zaten “bir vekil” değil miydi?
Evet öyleydi… 

-*-*-

Bu arada seçimin mutlak mağluplarından biri Bertan Zaroğlu oldu. 
Partisinden ayrıldı UBP’ye gitti. 
Ama seçilemedi.

-*-*-

Efendim tercih oyunları oynandı!
Her zaman oynanıyor ve sistem bunu emrediyor…
Efendim karmalarda paralar döndü, oyunlar oynandı!
Olabilir ama karma da bu sistemin parçasıdır…

-*-*-

Kimse küsmesin.
Kimse kırılmasın.
Kırılgan olan zaten bir daha denemesin!
Herkes önce ülkesine, sonra partisine hizmet için çabasını esirgemesin.

-*-*-

Aday olmak, ciddi cesaret işidir.
Hele UBP’den aday olmak, maddi külfettir de!
403 adayı da medeni cesaretinden dolayı kutlarım.

-*-*-

Yanılmıyorsam, 16 yeni aday meclise girmiş durumda…
Bu rakam hiç de fena değil…
Açık söylemek isterim, HP’nin aldığı sonuca çok üzüldüm…
Çünkü bu parti bana göre, tüm eleştirileri hak edebilir ama temizliğin, hesap sormanın, şeffaflığın önemli adresiydi…
Peki HP kaybetti mi?
Ciddi anlamda kaybetti…
Bir önceki seçimde 9 vekil kazanmış, neredeyse yüzde 20 oy oranına dayanmıştı.
Ama Pazar günkü sonuç, HP’nin postu yere vurması anlamına gelmemeli…
Yetkili isimler oturup – yeniden örgütlenme adına fikir üretmelidir; “kaybettik, mahvolduk, bittik, haydi kapatalım” düşüncesi, son derece yanlış ve anlamsız olur. 
Teşkilatta küçülme elbette olacaktır ama “yeniden toparlanma” kaçınılmazdır. 

-*-*-

DP kaybetti mi?
Fikri Ataoğlu, “beklediğimiz sonuç bu değildi” dedi…
Ama teknik olarak bence DP, “bir vekilden” üç vekile yükselmiştir…
Eski Genel Başkan Serdar Denktaş ve eski vekil Koral Çağman’ı “partinin vekilleri” kabul etmek bana doğru gelmiyor.

-*-*-

Ataoğlu, özellikle Serdar Denktaş ile ciddi sorunluydu ve bu sorun, gizli değildi.
Haliyle, tercihlerde, karmalarda kesmeler biçmeler, bu partide çok yüksek oranda havada uçuştu.
Partide çok eski bir isim olan Hasan Tosunoğlu, bence çok ciddi bir seçim kazanmıştır… Ve Serhat Akpınar ile birlikte, hem DP’nin hem de Meclis’in iki yeni vekili olmuştur…

-*-*-

Gelelim TDP’ye…
Pırıl pırıl adayları vardı bu partinin…
Ve bu adayların, en başta da Genel Sekreter Halil Hızal’ın, asla küsmek ve gitmek gibi bir tavrı olmaması lazım…

-*-*-

Şu anda partinin tüm unsurlarının; kendilerinden eskilerin Pazar günkü seçime gelene kadarki birkaç aylık süreçte yaptığı gibi “saçmalama” hakları yoktur…
“Saçmalama” derken, buna “boykot” ve “acayip sosyal medya paylaşımları”nı dahil ediyorum…
Evet boykot, bana göre tartışmasız bir şekilde sadece TDP’ye zarar vermiştir…
“Ben TDP’liyim” diyen birinin, partisi seçime girerken boykota yatması, elbette demokratik hakkıdır ama bence zaten partiden ihracı gerektirmektedir…

-*-*-

Lütfen kimse katakulli okumasın; boş yere de benle ilgili yazı yazıp, Ersin Tatar’dan gereksiz ve de anlamsız “teşekkür” almasın!
Boykotçular, Mustafa Akıncı ve bareasının siyasi küskünlüğü, siyasi çökmüşlüğü ve hatta cumhurbaşkanlığı seçimi yenilgisinin hazımsızlığı TDP’yi baraja çakmıştır… 
Bir bir daha ikidir!

-*-*-

Efendim, ekonomik anlamda berbat bir durumdayız…
Doğrudur!
Hiç bu kadar berbat bir durumda olmamıştık…
Eee madem ki bu kadar kötü durumdayız; o zaman UBP ile CTP koalisyon kursun!
Bu görüş, elbette “yanlış” bir bakış içermiyor…
Ancak, UBP – DP hatta UBP – YDP, hatta ve hatta UBP – HP – DP koalisyonu çok daha uygun formüllerdir…

-*-*-

Dün de yazmıştık…
Meclis’te grubu olmayanların komitelerde oy hakkı da olmayacak ancak UBP, komitelerde zaten çoğunluk olacak…

-*-*-

UBP ile CTP’nin koalisyonu, imkansızdır.
Çünkü UBP’nin alacağı koltuk sayısı azalır ve bakanlık iddiasındaki garkariyalar, Faiz beyi ham yapar!

-*-*-

Haaa Faiz bey güçlenmedi mi?
Çok güçlendi!
Faiz bey, Türkiye’ye rağmen, biri iptal edilen iki kurultay kazanmıştır hem de kazandığı kurultay zaferi, çok ciddi büyüklüktedir.
Partisinin vekil sayısını artırmıştır.
Ve Türkiye ile de arasını düzeltmiş gibi görünmektedir.

-*-*-

Haaa, Ersan Saner dosyası yeniden alevlenir ve başını ağrıtır mı?
O yargının işi!
Ama Faiz bey, artık UBP lideridir ve başbakandır.
Ve karşısında, çük güçlenmiş bir şekilde seçimden çıkan, CTP ve genç lideri Tufan Erhürman bulunmaktadır.

-*-*-

Yapıcı, akılcı bir muhalefet; uyumlu ve “hamma hummasız” bir koalisyonla sıkıntılar daha kolay aşılır… Aşılmaması için bir sebep olmaz inancındayım.

-*-*-

Seçim yorumlarını yarın ve sonraki günlerde de yazmaya devam edeceğiz elbette… 
Şunu yeniden ekleyeyim; Faiz Sucuoğlu, bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde partisinin kesin adayıdır.
Ersin Tatar mı?
Toroslar birkaç ay sonra rutubet yükselecek ve görünmeyecek; O da yapacak iş bulamayacak!
Cenazelerle, düğünlerle idare edecek ama tabii ki yeniden aday olması için yeterli olmayacak… 

-*-*-

“Efendim, Faiz bey asla Cumhurbaşkanı adayı olmaz” diyenleri işitir gibiyim…
Özel bir yorum yapacağım, kötülemek ya da eleştirmek için değil, emin olabilirsiniz…
Ancak, önce derim ki, “… siyasette hırsınız yoksa, vazgeçin” ve sonrasında da sorarım; “Faiz bey evlidir değil mi?”
“Hayır Faiz, adaysın!”… 
Bitti!
Bilmem anlatabildim mi?


Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi kararları neyi emrediyor? “Kapalı mekanlarda her 3 metre kare alana bir kişi gelecek şekilde düzenleme yapılmalıdır”… Başka ne diyor? “Maske zorunludur”… Peki TAK Ajansı’ndan sevgili Hüseyin Sayıl bu fotoğrafı nerede çekti? Cevap veriyorum: Kuzey Covid Omicron Cumhuriyeti!