Bizimki bitti. Şimdi sıra komşularda. Gelecek Pazar, Güney’de de ‘Seçim’ var. Bildiğiniz gibi, adamızın diğer yarısındaki sistem, ‘Başkanlık Sistemi’. Yani onlar, kendilerine bir Başkan seçmek için sandık başına gidecekler.
Anketler ‘Anastasiades’ diyormuş... Güney’in kamuoyu araştırma şirketleri bizimkiler gibi mi ? Bilmem... Güney’de de küskünler, boykotçular var mı ? Onu da bilmem... 700 kadar da Türk seçmen varmış. Türk seçmenler sandığa gidecek mi ? Giderlerse oylarını kime verecekler ? Hiç bilmem..
***
Hafta içinde bir arkadaş toplantısındaydım. On-oniki kişi kadardık. Çoğunluk Güney’dendi. Bizim seçimleri konuştuk önce. İlgiliydiler. Belli ki yakından izlemişlerdi, hem propaganda sürecini hem de sonuçları. UBP’nin, çoğunluğun oyunu almayı başarmasının nedenlerini de konuştuk, sol partilerin başarısızlık nedenlerini de... Öz’de, sandıktan sağ’ın güçlü çıkmasından endişeliydiler. Boykotçular da dikkatlerini çekmiş. Nedenlerini öğrenmek istediler ısrarla.
Enine boyuna Kuzey’in seçimlerini konuştuktan sonra sıra geldi Güney’e.
Sordum: “Siz kime oy vereceksiniz ?”
Çoğunluk “Anastasiades” dedi. “En azından, barış görüşmelerinden bir deneyimi var... Gelişmelerin tam ortasındaydı... Sorunları biliyor... En baştan ve sıfırdan başlaması gerekmeyecek...”
“Bildiğim kadarıyla 650-700 kadar da Türk seçmen var. Sizce, Türkler sandığa giderlerse, hangi adaya oy verecekler?” diye sordum.... Birbirlerine baktılar, ses çıkmadı.
Diğer sorularıma verdikleri yanıtlar da ilginçti.
“Farkında mısınız hiç biriniz iç sorunlarınızdan söz etmediniz. Hep çözüm görüşmelerini öne çıkardınız.. İç’te sorunlarınız yok mu ?” dedim, “Uuuu...Çoook...” dediler..
Başladılar sıralamaya...
“İhalelerde yolsuzluklar, partizanlık” dediler... “Her yerde torpil...” dediler... “Devlet dairelerinde keşmekeş” dediler... “Devlet Hastaneleri bir alem” dediler....
Dediklerinin ardı arkası kesilmedi.
“Birbirimize ne kadar çok benziyoruz farkında mısınız ?” dedim...
Yine bakıştılar... “Bilmez miydin ?” dediler. Gülüştük karşılıklı....
Sonra... Laf döndü dolandı ‘Çözüm’e geldi, her zaman olduğu gibi.
“Bir çözüm olacağına inanıyor musunuz gerçekten ?” diye sordum. Bazıları “Evet” derken bazıları umutsuz sözler ettiler. “Ama çabaların muhakkak devam etmesi lazım” dediler.
Kuzeydeki seçmen sayısındaki artışın farkında olup olmadıklarını sordum... “Evet..Farkındayız” dediler.. “Beş yıl sonra bu rakamın ikiye katlanabileceğinin farkında mısınız ?” dedim... “İkiye katlanırsa iyi. Üç, dört kat bile olabilir, biliyoruz” dediler....
Çok kalmadı... Sadece bir hafta... Sandık sonucunu beklemedeyiz....
Sokak Ağzı
“Bir bangacık da bana böyle kredicik verir mi acaba ? Başbakanımız gibi ben da çog sıkıdayım da....” (Cüneyt Argün)
***
“Çok merak ettim... Yıllarca bu ülkede Başkanlık yapmış olan Dr.Küçük ve Rauf Denktaş’ın hiç bu kadar parası oldu mu bankalarda ? (Nusret-Lefkoşa)
***
“Özgürgün açıklamasında resmen herkesle dalga geçti, herkesi aptal yerine koydu. Kendi partisi içinde bu açıklamalarından tatmin olan ve ona inanan oldu mu acaba ? Çok merak ediyorum.” (Firdevs-Lefkoşa)
***
“Arkadaşıma ‘Acilen bin liraya ihtiyacım var’ dedim. ‘Vallahi yok’ dedi... ‘Dolar yahut Euro değil TL’ dedim. ’Ne o var ne de obürü. TL bile yok’ dedi.... Kendi kendime, ‘Demek ki ben ahmağın tekiyim. Arkadaşlarımı iyi seçememişim’ dedim. (Gülseren Cantez)
***
“Hastaneye giden oldu mu bu son zamanalarda ? Allah düşürmesin. Ama bizim hastanelere hiç düşürmesin...” (Mehmet Yeterkol)
***
“Türkiyede gene savaş rüzgarları esiyor. İlle de bir belanın içine dalmak isteyenler, savaş naraları atıyorlar yine. Dikkatler başka tarafa çekmek, ülke içinde olup bitenlerin bir kenara itilmesi için mi diye düşünmekten kendimi alamıyorum...” (TC Yasemin-Mağusa)
***
“60 küsur yaşındayım. Babam anladırdı. İngilizler EOKA’cıları tutuglar, kemiglerini gırarlarmış döve döve... O zamandan bu yana polisde, kemigleri gırılana gadar adam dövüldüğünü duymadıydım. Şimdi bunu da duydug sonunda. Eğer doğruysa, nerden nerelere geldig, eyi düşünmemiz lazım.” (Mehmet K.- İskele)
***