Ateşli tartışmalardan sonra erken seçim tarihi belirlendi… 28 Temmuz’da seçim var…
Hiç kuşku yok ki, daha iyi demokrasi, daha iyi yaşam şartları, daha iyi yönetim ve daha çağdaş anlayışlara ihtiyacımız var. Aslında bütün bunlar eğitimin işi… Ancak ne yazık ki her şeyden önce çok daha iyi bir eğitime ihtiyacımız var…
Daha çok katılımcı ve özgürlüğe, daha çok yaratıcılığa, işbirliğine, bilimselliğe ihtiyacımız var. Daha verimli ve kaliteli eğitime ihtiyacımız var…
Her türlü kültürel ve tarihi değerleri yeni nesillere aktarma, bu değerlerimize sahip çıkan yaklaşımlara ihtiyacımız var… Çok kültürlü eğitim olgularına, kültürel farklılıkları ve bu farklılıklara hoşgörü ile bakabilme değerlerini içeren anlayışlara ihtiyacımız var…
Öğretmenlerimizin, sosyal bakımdan kendilerini özgür hissetmeye, tüm zamanlarını eğitme ayırmalarını sağlayacak ekonomik ve özlük haklarına ihtiyaçları var.
Engelli ve öğrenme güçlüğü çeken çocuklarımızı ihmal etmeden “her öğrenci öğrenebilir” ve “her öğrenci değerlidir” anlayışlarını hakim kılmaya ihtiyacımız var…
Akademik eğitimin okulda başlayıp, okulda tamamlandığı, çocuklarımızın hem bedenen hem de ruhen sağlıklı bir eğitim-öğretim yaşantısı geçirmelerini sağlayacak okullara ihtiyacımız var…
Çocukları küçük yaşlarda anlamsız ve gereksiz bir yarışa sokan sınav ve çağdışı yaklaşımların terk edilmesine ihtiyacımız var… Özellikle ilkokul kademesinde yaşanan “özel ders” ve dershaneye ihtiyaç duyma koşullarını ortadan kaldıracak kararlılığa ihtiyacımız var…
Oysa çağın ortaya çıkardığı yeni ihtiyaç ve talepler ile birlikte eğitimin amacı, yapısı ve süreçlerine ilişkin bir paradigmatik dönüşüm gerçekleşmiş ve bu doğrultuda yeni bir “eğitim sistemi” temel belirleyicileri ortaya çıkmıştır. Bizim eğitim sistemimizde bu belirleyicileri ara ki bulasın…
Kısacası, vizyona ihtiyacımız var… İşte paradigmatik dönüşümleri sağlayacak bu değişimlere ihtiyacımız var. Dahası bütün bunları gerçekleştirmek için kararlı duruşlara ihtiyaç var.
Eğitim sistemimizde birçok sorun var. Sistemi oluşturan her unsurda kanayan bir yara var. Yine de her şeye rağmen bütün bu kötü gidişi değiştirmeyi sağlayacak bir fırsat var… “28 Temmuz” var…
***
Anlayana - Gülmece
Bu Kadar Fark İçin…
İki tavuk birlikte otlanmaktadır. Tavuklarda güngörmüş, gelişmiş, iri olan hemen söze girer:
- “Ben senden değerliyim. Cinsim bulunmaz. Çünkü yumurtalarım seninkilerden iki kat daha büyük.”
Daha genç olan diğer tavuk, biraz da şaşkın bir ifadeyle yanıt verir:
- “Ne önemi var ki bunların”
Gururuna yediremeyen iri tavuktan hemen karşılık gelir:
- “Ama benim yumurtalarımın tanesi 95 kuruş, seninkiler ise 90 kuruşa satılıyor.”
Bizim genç tavuk tereddüt etmeden:
- “Bu kadar fark için o kadar zorlanmaya değmez...”
***
Biliyor muydunuz?
ÖSYM’den Yeni Bir Sistem
ÖSYM tarafından yapılan açıklamaya göre, yeni bir sistemle kurumların, kendilerine sunulan belgelerin doğruluğunu adayların şifrelerini paylaşmadan kontrol edebilmeleri imkanı sağlanacak. Sınav sonuç belgesi doğrulama sistemi ile bilgilerin değiştirilerek ilgili kurumların ve medyanın yanıltılmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor.
Adayların kendileri dışında sonuç bilgilerini paylaşmak istedikleri kişilere (velisi veya öğretmeni gibi) şifresini paylaşmadan sonuçlarını görme şansı verecek sistemle geçmiş yıllarda yaşanan sınav sonuç belgelerinin adaylar tarafından değiştirilmesi sonucunda ortaya çıkan olumsuzlukların da önüne geçilmesi planlanıyor.
Sonuç belgesi kontrol ve doğrulama işlemi geçmiş sınavlara yönelik olarak da yapılabilecek. Kurumlar tarafından sonuç doğrulamak amacı ile ÖSYM Bilgi Sistemi üzerinde yapılan tüm sorgulamalar silinemez ve değiştirilemez biçimde kaydedilecek ve sadece ilgili adayın söz konusu kod ile ilişkilendirilmiş olan tek bir sonucuna ulaşılması mümkün olabilecek.
***
Aklınızda Bulunsun
Okullarımız
Eğitim denince, akla gelen ilk olgu okullardır… Her toplum, eğitim sistemi için belirli hedeflere ve ideallere sahiptir. Bu idealler yalnız ve ancak okulda pratik olarak ortaya konur…
Emile Durkheim, toplumu bir arada tutan değerlerin okul tarafından beslenip büyütüldüğünü söyler… Durkheim’e göre okulun en önemli fonksiyonu yeni kuşakları sosyalleştirerek, toplumun verimli bir üyesi yapmaktır.
Peki, ama bizim okullarımız bahsedilen bu yapılara göre mi hizmet vermektedir? Kanımca hayır…
Ne yazık ki okullardaki öğrenciler “mutludur” ya da bu okullar, toplumsal hedef ve amaçlarımıza uygun en iyi eğitimi vermektedir diyemiyoruz…
Oysa, bu okulların en önemli görevi; onlara “ben toplumun önemli bir bireyiyim” dedirtecek ortamları yaratmak değil mi?
Ancak bu sorulara yanıt verecek sorumluları ara ki bulasın… Dahası bugünkü kadar toplumun beklentilerinden uzak bir okul yapılanması gözlemlemedim diyebilirim…
Oysa çağdaş ülkeler, gelecek 50 yıldaki okullarını yapılandırma uğraşında… İnsanların nasıl öğrendiğini… Öğrenmenin, öğretmekten farklı olduğunu… İki insanın aynı şekilde öğrenmediğini… İnsanların bireysel özelliklerinin, yetenek ve anlayışlarının farklı olduğunu biliyoruz…
25 yıl önce bugünlerde Girne’deki Anafartalar Lisesi’nden mezun olmaya çalışan genç bir öğrenciydim… 25 yıl sonra Anafartalar Lisesi ve diğer tüm okullarımızda sınıflarda kapalı duran “akıllı tahtaları” saymazsak değişen pek bir şey yok…