Seçimi öne almak

Tümay Tuğyan

Lafı çok dolandırmadan, sonda söylenecek olanı, başta söylemek lazım galiba; memleketin siyasi ortamı, Cumhurbaşkanlığı seçimi için 3 buçuk ay daha beklemeyi kaldırmaz.

Hazır biraz rahatlamışken, tahmini ‘ikinci dalga’ beklentisinin işaret ettiği sonbaharı beklemeden, bu seçimi mümkün olan en kısa sürede aradan çıkarmalı ve seçim kaygılarından arınmış bir biçimde, yolumuza devam edebilmeliyiz.

***

Pandemi nedeniyle ‘gazı kaçan’ seçim balonu, son sürat şişiriliyor yeniden.

Siyasetçisiyle, medyasıyla…

Bu noktadan sonra duyacağımız her açıklama, buram buram propaganda kokacak artık.

Meclise bir bakmak, bunu görebilmek için yeter de artar bile.

Cumhuriyet Meclisi artık iyice, seçim öncesi haneye puan ekleme platformuna dönüştü.

O kadar ki, sosyal medyada skor sayıyor insanlar, meclis oturumlarını izleyip.

Bunun çok farkında olan siyasetçi de daha bir iştahlanıp, ‘aytışmanın’ dozunu artırdıkça artırıyor.

Bu sağlıklı bir siyasi zemin olmasa gerek!

***

Bir yanda adayların, ‘durumdan’ istifade etmeye çalışma gayeleri, diğer yanda partilerin kendi içlerinde halihazırda kaynayan kazanların, ince seçim hesapları nedeniyle iyice fokurdamaya başlaması, bize çok zor bir yaz dönemi yaşatacağa benzer.

Bu nedenle de seçim ‘derdi’ bir an önce gündemden kalkıp, siyaset normalleşmeli ve ivedi olarak çözüm bekleyen sorunlara daha aklıselim bir niyetle çözüm arayabilme ortamı yaratılmalıdır.

***

Tamam, biz hiçbir zaman siyasetin layıkıyla yapılabildiği bir ülke olamadık.

Bırakın layıkıyla yapmayı, hedefin urubunu dahi tutturabilmekten aciz olduk.

Bunun nedenleri de ortada.

Kıbrıs sorunu faktörü…

Çözümsüzlük faktörü…

Türkiye faktörü…

Çözümsüzlük faktörüyle Türkiye faktörünün nur topu çocuğu; statüko faktörü…

Statükonun ganimetleri ve de nimetleri…

Halk için değil, statükonun devamı için, halka hizmet için değil, statükoya hizmet için şekillenen bir siyaset anlayışı…

Koltukları, halkı arkalarına alarak değil, ipleri elinde tutanları arkalarına alarak korumaya çalışan siyasetçi profili…

Bizim gerçeğimiz, bu!

Bu, ancak buna rağmen seçim arifesinde bu kirlilik, iyiden kaymak bağlama safhasına ulaşmak üzere.

İçinden geçmekte olduğumuz bu büyük sağlık ve beraberinde gelen ekonomik krizin ortasında, böylesi bir siyasi ortamı göğüsleyebilecek lüksümüz var mı gerçekten de?