Lefkoşa belediye seçiminden daha önemli olan “seçim sonrası” idi. Nitekim seçim sonuçlarına bağlı olarak hükümetin, muhalefetin, Lefkoşa Belediyesi’nin, Ankara menşeli paketlerin geleceğine ilişkin yorumlar ve eğilimler ortaya çıkmaya başladı. Değişim ve dönüşümlerin başlangıç noktası niteliğinde...
Değerlendirme yapabilmek amacıyla seçim günü surlariçi bölgesindeki sandıkları gezdim, gözlem ve bölge insanlarıyla sohbet etme olanağı buldum.
Demokrasi örneği mi?
Adayların seçim sürecinde birbirlerine ve topluma karşı ortaya koydukları davranışlar demokrasiye örnek olabilecek nitelikteydi. Ancak arka planda yaşananlarla vitrinde gördüklerimiz pek de uyuşmadı. Seçim bürolarına, bankartlara saldırmalar, tehtidler, baskınlar... yaşandı. Devlet olanakları, parti olanağı gibi kullanıldı. İstihdam edilen geçler zorla sandıklara gönderildi. Mahkemeler binasının giriş kapısına yeni istihdam edilmiş üç-beş genç kız oturtuldu. Gelip geçenlerin “Kimdir bunlar?” gibisinden meraklı ve sorgulayıcı bakışları karşısında, “Biz de anlamadık.” der gibi mahcup ve utangaç vaziyette çoğu zaman yere bakarak olup bitenleri göz ucuyla izlemeye çalışıyorlardı.
İnsan onuru ancak bu kadar ayaklar altına alınabilirdi, insan emeği ancak bu kadar istismar edilebilirdi. Demokrasi, siyaset insanları bu denli mi bağımlı yapar...
Surlar İçi: Demokratik Mülkiyet
Seçim günü surlariçi insan hareketliliği yönünden sakindi. Şehir, kirliliği ile başbaşa kalmış, sessizce kaderini değiştirecek başkanını bekliyordu. Ne ki sakinlik aldatıcı da olabilmektedir. Paranın sesi kuytu köşelerde şıngırdar. Sokakta yürüyen, ortalıkta dolaşan duyamaz.
Gettolar kendilerine özgü değer yargılarını, insan manzaralarını da üretiyor. İtaat kültürüne özgü “komutan” , “abi”, “muhtar”, “ağa” diye hitap edilen insan tiplemeleri dönüyordu sandıkların etrafında...
Saat dört gibi hareketlilik arttı. Telefon konuşmaları, arabalar gelip gitmeye başladı... İnsanlar ya geliyordu ya da getiriliyordu!
Gelmek için neden saat dörte kadar beklendi? Dörtten sonra onları getiren güç ne idi?
Arabahmet mahallesinde 105 numaralı sandıktayım. “Zibilin” üstünden atlayıp oy veriyor insanlar... Sandıklar açılıyor 66 oy UBP’ye, 40 oy DP’ye, 42 oy da CTP’ye çıkıyor... Oysa o mahallede, o sokakta kendisi yaşıyor. Çöp yığınlarının kenarında çocuğu oynuyor. Surlariçi ve Haspolat’ta sandık bazında durum böyle... UBP artı DP oyları karşısında CTP’nin oyları yaklaşık onda altı oranında duruyor. Lefkoşa genelinde bu oran yaklaşık onda yedidir. TDP ise pek bir varlık gösteremedi.
Surlariçinden çıktıkca Kızılay, Göçmenköy, Yenişehir, Marmara, Ortaköy, Küçük Kaymaklı, Taşkınköy, Çağlayan, Kumsal, Hamitköy’de CTP oyları artıyor. Köşklüçiftlik’te diğer bölgelere göre UBP’nin oyları düşüyor, DP’nin oyları artıyor. Taşkınköy, Yenişehir, kısmen Ortaköy’de UBP ile DP’nin oyları düşerken TDP’nin arttığı görülüyor. Kemikleşmiş oy, küskünlerin sanadığa gitmemesi, UBP’ye tepkili olanların TDP’ye veya DP’ye kayması... anlaşılabilir nedenler olarak görülmektedir. Ancak surlariçi ve Haspolat’ta bu görünümün içinde yormumlanamayacak kadar farklı sonuçlar ortya çıkıyor.
Aslında her seçim dönemi surlariçi ritüeli haline geldi yaşananlar. Bulutoğlu’nun seçimi kaybettiğini sanmasıyla sarf ettiği sözler, Serdar Dentaş’ın “Bizde oy satın aldık.” açıklaması, seçim öncesi LTB on milyon sterlin borçlanmasını hatırlayalım. Bunlar hangi anlayışın ürünüydü? Son seçimde daha da ileri gidilerek bölge üzerinde “demokratik mülkiyet” hakkı geliştirildi. “Parasını ödediğim, bölgeye benden başkası giremez.” anlayışıyla bölge yirmi dört saat denetim ve gözetim altında tutuldu. Son gece çıkan olayların altında yatan anlayış da bu değilmiydi!?
Bölge insanının oy kullanma hakkı üzerinde geliştirilen mülkiyet, demokratik özgürlükleri sınırlanmakta, bölge sorunlarının çözülmesine engel oluşturmaktadır. Sonuçlar bu bağlantının sürdüğünü, zincirlerin kırılamadığını göstermektedir. Artık otuz yıldan beridir bölge insanı üzerinde oluşturulan “mülkiyet” zincirlerinin kırılarak, demokratik hak ve özgürlüklerin mahallede, sokakta yaşanır kılma zamanı gelmiştir. Sol partilerin bölge insanıyla iletişim kanallarını güçlendirerek, sosyal bütünleşmeyi sağlayacak, sosyal riskleri azaltacak, fırsat eşitliği temelinde sosyal politikalar üretmesi gerekmektedir. Demokratik özgürlük ancak böyle gelebilecektir bölgeye...
Belirli bir boyutuyla ele alınmaya çalışılan bölge insanının daha iyi anlaşılabilmesi için sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik, domografik... güncel verilere dayalı analizlerin de eklenmesi yapılması gerekmektedir.
Katılım Neden Az?
Seçime katılımın az olması başta UBP olmak üzere halkın siyasi kurumlara duyduğu kırgınlık, umutsuzluktan gelmektedir. Bununla birlikte surlar içinde bölge insanlarıyla yaptığımız görüşmelerde seçmen listelerine kayıtlı bazı kişilerin aileleriyle birlikte işsizlik, emeklilik gibi nedenlerle Türkiye’ye göç ettiklerini belirtmişlerdir.
Ne Olacak Lefkoşa’nın Hali?
Lefkoşa’nın acil temizliğe ihtiyacı vardır. Bunu için Lefkoşa Belediye’si Mağusa, Girne, Değirmenlik, Dikmen, Alayköy belediyeleri ile elbirliği yaparak temizlik seferberliği başlatarak Lefkoşay’yı çöpten ve yabani otlardan kurtarmalıdır.
Ne Olacak Belediyenin Hali?
Elbette belediye çalışanlarının sorunları çözülerek çalışma barışı sağlanmalıdır. Maaşlarını düzenli almaları sağlanmalıdır. Ancak borcun borçla ödenmesi geçici bir çözüm olacaktır. Bunun yerine her türlü giderleri azaltıcı, gelirleri artırıcı stratejiler geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.
Usulüne uygun olmayan harcamaları her kim yapmışsa hesap sorulmalıdır. “Hesap sorma” stratejik bir kavramdır. Oyların sayısal ifadenin ötesinde niteliksel bir ifadesidir de... Hesap sorulmazsa, hesap sorulacak duruma gelinir. Hesap sormayandan, hesap sorulur.
“Kadri’nin Götürdüğü Yere Git”
Kadri Fellahoğlu’na bu zor görevi üstlenme cesareti gösterdiğinden dolayı teşekkür ederim. Lefkoşa’nın, ülke siyasetinin böyle bir cesarete ihtiyacı vardı.
Affınıza sığınarak siyasetin bundan sonraki durumunu hoş bir benzetmeyle “Kadri’nin Götürdüğü Yere Git” film adına benzetmek istiyorum.
İktidar veya muhalefet en fazla bir yıl içerisinde Kadri’nin götürdüğü yere gidecektir. Sorunları çözer, Lefkoşa’yı temizler, batıranlardan hesap sorarsa, halkın CTP’ye olan güvenini artıracak, yükselişte olan partiyi iktidara taşıyacaktır. Yok eğer başaramazsa iktidardan gitmek üzere olan UBP’yi tekrardan, iktidara götürecektir.
İç politikadaki konjektür gereği girilen kritik dönemecin siyasi arenası olacağa benziyor Lefkoşa... Arenanın baş aktörlerinden biri de Lefkoşa Belediyesi olacak.
Seçime katılan tüm adaylara demokrasinin gelişmesine katkı koyduklarından dolayı teşekkür ederim.