Demokrasilerde ülkeyi halkın seçtiği vekiller yönetir. Seçilmiş vekiller de ülkeyi keyfine göre değil, Anayasa ve Yasalara bağlı biçimde yönetir.
KKTC’de demokrasi askıya alındı. Seçilmişler Ankara’nın beğenmediği kişilerse hemen müdahale ile bir adım geriye çekilir ve yerine Ankara’nın onayını alabilecek biri getirilir.
Bu durumda KKTC demokrasisi de, devletin kendisi de işlevini yitirir. Üstelik bunu yapanlar “egemen eşitliğe dayalı, iki devletli çözüm” savunucularıdır.
Son günlerde yaşadığımız gelişmeler tam da bu sonucu yarattı. Sokaktaki insanın seçimlere güveni kalmadı. Artık seçmek istemiyor.
Seçmen “ülkeyi madem bizim seçtiğimiz kişiler değil de Ankara’nın tayin ettiği kişiler yönetecek öyleyse biz neden sandığa gidelim” diye düşünmeye başladı.
İkincisi demokrasi kültürümüz ve demokratik geleneklerimizle övündüğümüz günler gerilerde kaldı. Bütün öteki değerlerimizle beraber demokratik tartışma kültürümüz de yavaş yavaş yok oluyor. En kötüsü toplumsal inancımızı yitiriyoruz.
Oturdukları koltukları halkın verdiği yetkiyle değil, birilerinin müdahalesi ile kazananlar halka değil, müdahaleyi yapanlara biat ederler. Bugün içinde yaşadığımız tam da budur.
Cumhurbaşkanı Tatar koltuğu demokratik bir yarışla değil, Ankara’nın açık ve aleni ittirmesiyle kazandı.
Tatar yerine vekalet bile bırakmadan saraya gidince hem UBP’de, hem de ülkede kaos başladı. UBP kurultay yapmaya çalıştı beceremedi. Ona da müdahale ettiler ve koltuğu bu kez Ersan Saner’e verdiler.
Ama Ersan Saner de kendi hükümetini değil, kendine koltuğu tevdi edenlerin hükümetini kurdu. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Ankara’da varılan mutabakat çerçevesinde “seçimde Tatar’ı desteklemeleri karşılığı, seçimden sonra kurulacak hükümette yer alma garantisi” alan DP ve YDP Ersan Saner hükümetinde bakan oldular.
Bu hükümet 11 ay sürdü. Ama bu 11 ay tamamlanamayan UBP kurultayı çalkantılarıyla geçti. Nihayet kaset skandalıyla sona erdi.
UBP tabanı % 60 oyla Faiz Sucuoğlu’nu başkan seçti. Ocak 2022’de yapılan erken genel seçimlerde bu kez halk % 39 oyla Faiz Sucuoğlu liderliğindeki UBP’yi sandıktan 24 milletvekiliyle birinci parti olarak çıkardı.
Bütün çabalarına rağmen kendini Ankara’ya kabul ettiremeyen Sucuoğlu’nun seçimden sonra DP ve YDP ile kurduğu hükümet bir rekorla 59 günde bitti. Ardından aynı hükümeti bir bakan değiştirerek yeniden kuran Sucuoğlu bu kez güvenoyu almadan yeni bir rekor kırarak 5 günde bitti.
Bu defa küçük ortaklar Sucuoğlu’na ültimatom verdi. Toplam 5 milletvekili olan 2 parti, 24 milletvekili olan UBP’ye ültimatom vererek kendilerinin de bakan olduğu hükümete güvenoyu vermeyeceklerini açıkladı.
Bu sözde 100 gün şartnamesi aslında UBP’ye değil, Sucuoğlu’na verilmişti. Ankara’nın istemediği Sucuoğlu’na hem UBP içinden, hem de ortaklarından “artık çekil” baskısı idi. Sucuoğlu da baskılara fazla direnmedi. İsteneni yaptı ve çekildi.
Bu kez hem cumhurbaşkanı, hem de UBP yetkilileri bu yapılanları normal göstermeye ve güya parti içi demokrasi işletilerek yeni bir başbakan seçileceğine yönelik ciddi bir kampanya başlattı.
Bu da çok sürmedi. Sabah başka, akşam başka, ertesi sabah bambaşka konuşarak zaman öldürdüler. Sonunda da Ersin Tatar’ın görevi verdiği adaşım Ünal Üstel’e tam destek verdiler.
PM toplantısının ardından açıklama yapan Faiz Sucuoğlu koalisyon ortaklarına kırgın olduğunu belirtti ve “Deklerasyon zorlaması ve şartını UBP’nin kabul etmesi mümkün değildir. Bize sunulduğu gibi sunulursa her şey kopar, o zaman da sorumluluk onların olur” dedi.
Üstel hemen YDP ve DP’yi ziyaret etti. Ziyaretler kısa sürdü. Açıklamalar rutin oldu. Hele DP ile yapılan görüşmenin ardından hem Üstel’in, hem de Ataoğlu’nun “Hayırlara Vesile Olsun” sözleri işin aslını ortaya koydu.
İlginçtir ne YDP başkanı Arıklı, ne de DP başkanı Ataoğlu “100 Gün Şartnamesi” adı altında Sucuoğlu’na verdikleri ültimatomu hatırlamadı. Bu konu hiç olmamış gibi davrandılar.
Bir kez daha oynanan bu çirkin oyunun nereden yazıldığı, kimlerin başrol ya da daha küçük rollerde görev aldığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı.
Oyun seçilmiş Sucuoğlu’nun devre dışı bırakılması idi. Başrol oyuncusu saraya tayin edilmiş Ersin Tatar, küçük rollerde de UBP içinden bazı vekillerle YDP ve DP başkanları oldu.
Böylece Ankara’nın beğenmediği Sucuoğlu kızağa alındı. Bu şartlarda bile partisinin başkanlığından ayrılmayacağını ve normal kurultaya kadar başta kalacağını bu arada başbakan olarak atanan Ünal Üstel ile yakın çalışacağını açıklayan Sucuoğlu da madalyayı hak etti.
Aslında fazla söze gerek yok. Koltuklar halkın seçtiği kişilere değil de, birilerinin tayin ettiği kişilere verilirse halkın değil, tayin edenin isteklerine ve ihtiyaçlarına uygun işler yapılır.