Aşağıdaki yazı 5 yılı aşkın bir süre önce yazılmıştı tarafımdan… TC Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan (O zamanın Başbakanı) ve sorunun diğer tarafı Kürtlerin birlikte, Kürt sorunu ile ilgili sorunun ortadan kaldırılması konusundaki çalışmalarını yorumlamış ve ‘umut’ belirtmiştim.
Şimdi gelinen aşamada elinde daha da bir güç barındıran Erdoğan’ın o günkü politikalarından çok uzakta olduğunu gördükçe bir daha hatırlatmak istedim 5 yıl önceki günleri;
***
TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bize de fazlasıyla yansıyan bazı olumsuz yanlarını bir kenara bırakalım, Kürt sorunuyla ilgili yaşanan şimdiki sürece bakalım.
Belki bir yıl önce, belki daha da yakın zaman için Erdoğan’ın veya TC Hükümeti’nin BDP (şimdiki HDP) milletvekillerini İmralı’daki Abdullah Öcalan’a göndermesini ve Kürt sorununun çözümüyle ilgili böyle bir adım atmasını beklemek biraz zordu ama oldu.
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ön çalışmalarını yaptı, ardından BDP ile görüşüldü, onlar Öcalan’la görüştüler, Öcalan bir mektup yazdı, PKK’ya gönderdi, sorunun kalkması, çatışmaların bitmesi için olumlu bir süreç başladı ve taraflar yani, TC Hükümeti ve BDP ve PKK, sürecin bozulmaması için gayret gösteriyorlar.
Öcalan’la görüşme tutanaklarının basına sızdırılması konusunda taraflar birbirini suçlarken veya “biz sızdırmadık” derken, sonunda BDP, Parti Meclisi üyelerinden 2 ve basın biriminden 1 kişiyi bu konuda suçlu bulup görevlerinden uzaklaştırdı. “Saklamaya gerek yok” dediler ve olayın sorumlularının bulunup sürecin yıpratılmaması, kesintiye uğratılmaması için daha da diyet ödemeye kararlı olduklarını göstermiş oldular.
Erdoğan açısından baktığımızda bazı konularda diktatör tavrı takınan, kendisine göre gazeteci seçen, eleştirenleri işinden eden, partisinde ‘tek adam’ konumunda olan bir kişi… Ancak Kürt sorununda belki de o kişilikten beklenmeyen bir süreç sürdürüyor. Söylenene göre Türklerin, Kürtlerin ve diğer azınlıkların da “TC Yurttaşı” olarak adlandırılacağı bir anlaşmaya varılmış. Kendisine sol demokrat diyen CHP bile buna “neden Türk yurttaşı olmasın?” diye karşı duruyor. Erdoğan, Türkiye’de kendisine sol diyenlerin önünde, olması gereken değişimin, gelişimin ve demokrasinin öncülüğünü yapıyor. Demokrat mı Erdoğan? Değil ama demokrat yoksunluğunda boşluğu dolduruyor!
Bu gelişmeler Erdoğan bağlamında değerlendirildiğinde çelişkili tavırlar, farklı kişilikler ama gerçek de, olan da bu...
Bu sürecin başarıya ulaşması biz Kıbrıslıtürkler için de merakla beklenen bir durum… Sorunların çözülmesi, artık insanların ölmemesi, savaşa harcanan paraların kalkınmaya harcanması için verilen mücadeleler önüne takoz konulmasına değil, katkı koyulmasına, iteklenmesine muhtaç mücadelelerdir.
Benim de beklentim, sürecin olumlu sonlanması ve barışın süreğen olması…
***
Olmadı, Erdoğan için o zaman zarfında “boşluğu dolduruyor” gibi yaklaşım ortaya koyabiliyorken şimdi yapamıyoruz. O zaman birlikte çalışılan şimdiki adıyla HDP milletvekillerinin çoğu hapiste… Şimdinin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş da içeride, diğer adaylarla eşit koşullarda propaganda yapamıyor. Uzun zamandır içeride ama daha hakkında somut bir suçlama yok, hakkında çıkarılmış hüküm yok ama özellikle şimdi seçim meydanlarında ‘hüküm giymiş suçlu’ gibi takdim edilerek haksız bir sürecin yaşanmasına neden olunuyor.
Aynı gün bizde de yerel seçimler var ama Türkiye’deki seçimleri konuşuyoruz. Neden? Çünkü ne kadar ‘ayrıyız’ desek de oradaki her esintiden biz fırtınayı yaşadığımız için tabii ki!..
Girne eski Liman’da bir yer…
Girne Eski Limanı’nda rahatça dolaşmayı, oturup bir şeyler içmeyi, gündüzün ferahını, gecenin loşluğunu ve ritmini yakalamayı özellikle orayı eskilerde mekân tutmuş herkes özler. Yeniler de huzurlu bir ortam arar… Akustik müziğin rahatlatıcı özelliğini içkisini içerken duymak, sözleri mırıldanmak günün, haftanın ve belki de daha uzun zamanın stresini atmanın en aranılan yerlerinden biridir Girne Limanı… En azından eskilerde… Artık o özelliği çok arar olduk. Arada bir uğradığımız yerde neredeyse kolunuzdan tutup size içeriye çekecek çalışanların olduğu, her yerden ayrı bir müzik sesinin ve Kıbrıs’a uzak yemek kokularının geldiği ve yer işgallerinin olduğu yerde huzur bulmak çok mümkün değil. Ama şimdi Birol Bebek arkadaşımız ortağıyla işletmesini devraldığı White Pearl Hotel ve terasıyla bir fırsat yarattı bize… Limanın hemen girişinde Gümrük Binası karşısında… Girne Limanı’nı altına alan teras manzarası ile hem o taciz eden çalışanlardan ve yabancı kalabalık rahatsızlığından uzak kalırken aynı zamanda da Limanın içinde olmanın rahatlığını yaşıyorsunuz. Batı esintisini de oturduğunuz yerde hissederken içtiğiniz veya yediğiniz şeylere de makul fiyat ödemenin iç huzuru da öte yandan… Girne Limanı’nı şimdi ve yeniden yaşamak isteyenlere duyurulur.
Birol
Yeniler, eskiler… Paralar, parasızlıklar… Projeler, projesizlikler… Dolu ve boş konuşmalar… Güven ve güvensizlik… Bir yerel seçim propaganda dönemi olumlu ve olumsuz sunumlar ve görünümlerle devam ediyor… Sanırım benim de başta beklemediğim kadar dolu ve güven veren, kendinden emin konuşmasıyla CTP Girne Belediye Başkan adayı Birol Karaman yükselen bir grafikle devam ediyor. Umarım hak eden karşılığı alır.
Umut
Lefkoşa-Girne yolunda neredeyse her yağan yağmurdan sonra kapanan yollarla ilgili bu yenilenme projesinde bir önlem düşünülmüştür diye umuyorum. Şimdiki yol yapılırken hiç yağmur yağmayacakmış, akan suyun gideceği yola ihtiyaç yokmuş gibi hiç konmamış, konmuşsa da incecik konmuş asfaltın altındaki boruların kalınlarıyla değiştirilmesi veya köprülerin yapılması planlanmıştır diye umuyorum.
İnsanların ne kadar kötü olduklarını görmek beni şaşırtmıyor, fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce çok şaşırıyorum.
Goethe