“Sen çık dışarıda, beni bekle...”

Cenk Mutluyakalı

İstanbul uçağı Ercan’a iniyor.
“Hayırlı Cumalar” uçaklarından biri bu.
Kumarcıları taşıyor.
Türk Hava Yolları havada “şerbet” ikram ediyor!

***

İki yüz kadar yolcu, belki daha da fazla, uçak Airbus.
Ercan’da kimlik ya da pasaport kontrolü için 10 ayrı sıra var.
İlk sıra “asker” için...
İkincisinde “KKTC” yazılı...
Diğer 8’i Türkiye ve öteki...

***

8 sırada yığılma var.
KKTC’de 8 kişi (!)
Birisi “yediler bizi” gibisinden söyleniyor, bildik yakınmalar, “azınlık olduk, kalmadık.”
Tarihin hangi döneminde çoğunluk olabilmişiz sahi!
Hem bunlar “turist” (!)
Büyük Han desen casinonun büyük hamamını bilecek, Soli desen rulet masasının soluna gidecek!

***

“KKTC” sırasının en başına gelen “açıkgöz” kimliğini uzatınca, görevli polis, “lütfen yandaki sıralara geçiniz” diyor, “burası sadece Kıbrıs kimliği...
Vay sen misin bunu söyleyen!
“Biz size...”
Görevli polis gayet soğukkanlı, pasaportu almıyor...
“Burada sadece Kıbrıs kimliği” diye yineliyor.
Neyse...
Hüseyin ( Ekmekçi) hemen gerisinden kimliği uzatıyor.
Adam önünde!
“Siz yan tarafa geçer misiniz” falan derken...
“Sen kimsin ya! Sen dışarıya çıkınca orada bekle beni, orada görüşelim” mealinde sözler...
Polisi çavuşu da hemen orada!
Adam alkolün de etkisiyle “memleket benim” efkarında!

***

Münih’ten yola çıkmışız sabah.
Oralarda “pasaport işlemi” için polis ya da görevli dahi yok.
Avrupa Birliği yurttaşıysanız “çipi okutuyorsunuz” kapı kendiliğinden açılıyor.
Ercan’a dair merak ettiğim şu da var, yani Avrupalı turist de şu “kumarcı yoğunluğu” içerisine mi kaynıyor?

***

“Çavuşum, adam tehdit ediyor” diyoruz...
Polisin gözlerine bakıyorum.
“Usanmışlık ve bezginlik” okunuyor.
İçeri götürse, muhtemelen adamdan çok kendinin başı ağrıyacak.
Havaalanı zaten bir acayip!
Yolcu karşılama salonunda yüzlerce insan her birinin elinde bir kumarhane yaftası!
Bir o kadar da ruletli reklam panosu...
“Sen çık, beni dışarıda bekle” demişti adam...
Memleketin zaten içi dışına çıkmış.
Beklesek ne olacak, beklemesek ne!


Kaldırımlar ne için!

Şehir içi yollar yeniden düzenleniyor.
Kaldırımlar döşeniyor.
Burası başşehir.
Eminim diğer yerlerde de böyledir.
Kaldırımlar “araçlar” için (!)
Yeni yeni kaldırım yapılıyor ki, arabalar park edecek “daha güzel” alanlar bulabilsinler!

Önceki hafta sonu Girne’deki maça yürüyerek gitmek istedik, dostum Murat’la...
Templos’tan yola çıktık.
Stadyuma yürüyoruz.
Kaldırımlar var.
İyi ki var.
Tümünün üzeri dolu!
Elbette park edilmiş arabalar...
Otelden çıkmış, şehir merkezine doğru yürüyüş yapan turistler de var.
“Buralı mısınız” diyen gözlerle bize bakıyorlar...
“Sizin ülkenizde kaldırımlar niçin böyle...”
Utanıyoruz.
Başşehir Lefkoşa da böyle.
Daha bir saat önce yapımı tamamlanmış kaldırım üzerinde araçlar...
Ve bu toplum, güya “eğitimli” !
Bir de “dışarıdan” gelenleri beğenmiyor, “cahil” muamelesi yapıyoruz ya!
Ne kadar da “çok bilmişiz” öyle!
Kaldırım kenarlarına “demir parmaklık” yapmak gerekiyor, “uygarlaşana” dek.


 

DEVAM

Dünyadaki yerel yönetim vizyonunu takip eden harika bir genç Onur Olguner!

Lefkoşa Belediye Başkanlığı’na gün gelir aday olur, olmaz bilemem. (Bence bu dönem erken…)

Ama mutlaka, Lefkoşa’nın ya da siyasetin yerel yönetim mekanizmaları içerisinde yer almalıdır.

Hem Yenidüzen’deki yazılarını, hem sosyal medya paylaşımlarını hayranlıkla izliyorum.

Cumhuriyetçi Türk Partisi kurumsallaşma politikası içinde bir “Yerel Yönetim Masası” oluşturulmalı böylesi gençlere sorumluluk verilmelidir.

Siyaseti yenilemek ve zihniyet değişimi “dünyayı izleyen, araştıran, bilgiyi paylaşan vizyonu geniş ve iddialı gençlerle olacak” Onur, devam!


Notçuklarım

-Devlet Hastanesi’nde “kalp nakli” yapılabilecek.
Ve YDÜ Hastanesi’nde geçtiğimiz hafta 4 yaşındaki çocuğa anjiyo yapıldı.

Bunlar çok iyi haberler!
Elbette sağlığa yönelik pek çok olumsuzluk var. Ama bu gelişmeler de umutlandırıyor, sevindiriyor.

-Adanın kuzeyinde yaşayan Kıbrıslı Rum ve Maronitlere yönelik yardımlardan “vergi yükü”nün kaldırılması olumlu bir adım!
Özersay bir süredir, “söylüyor ama söylemiyordu...”
Bulmaca gibi konuşmamak önemli.