Bakan Çeler ‘özelde çalışanı’ terk etmiyor…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hazırladığı ve belirli sektörlerde çalışan KKTC vatandaşlarına 750 TL katkı; işverenlerin de sosyal yatırımlarını karşılamayı öngöre Yerel İşgücünün Desteklenmesi Tüzüğü tartışılmaya devam ediyor…
Özelde çalışanlar bu projeyi ‘mutlulukla’ karşılarken, bazı kesimler ‘rahatsızlığını’ gösteriyor…
‘Yabancı yatırımcıya’ karşı çıkan, devletten her türlü teşviki almak için kırk takla atan ‘bazı iş kesimleri’, nedense ‘yerli iş gücünün istihdamı ve teşvikine’ sert tepki gösteriyor.
Göreve geldiği günden bu yana ortaya koyduğu tavır ve projeleri ile ‘özelde çalışanın’ yanında olduğunu hep gösteren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’se, emek sömürüsü yapmayan işverenin, SENDİKALAŞMDAN da korkmasına gerek olmadığını vurguluyor…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler dün Genç TV’de yayınlanan ‘Merhaba Yeni Gün’ programına konuk oldu, Baykan Gürses Özdağ’ın yerel işgücü destekleme projesine ilişkin basında yer alan bazı haberlere ilişkin sorularını da yanıtladı.
Bakan Çeleri bir süredir bu konuda ‘Hükümet krizini tetikleme’ adına haberler yapıldığını ifade söyledi, bir konuya da açıklık getirdi.
Kullanılacak fonun ‘İstihdam Destek Merkezi Fonu’ olduğuna vurgu yapan Çeler, ‘yanlış bazı haberlerde’ yer aldığının aksine, sosyal sigortalarla alakası olmadığına işaret etti.
Bu fon, yerel işgücü desteği dışında hiçbir şeye kullanılamaz!
‘Sendikalaşma’ anlamında endişe taşıyan gazetelerin bu tür haberler yapma yoluna gittiğini de söyleyen Bakan Çeler, “Yolu onarmaya paraları yok, sendikalaşmaya 750’şer TL verecekler’ diye haber yaptılar dün de, bir kere İstihdam Destek Merkezi altında biriken fon, yerel işgücü desteği dışında hiçbir yere kullanılamaz, yasa bunu emreder” dedi, bu konudaki ‘kamu oyunu yanıltma çabalarına’ da son noktayı koymuş oldu.
Çeler bu konuda Hükümet içerisinde herhangi bir krizin olmadığını da söyledi, “Doğrudur, Bakanlar Kurulu gündemine geldi, ancak destek verilmedi değil, sürdürebilirliği açısından da detaylı bilgiler istendi. Bir de neden sendikalaşmayı istediğimizi sordu arkadaşlar, önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulu’nda sebep- sonuç ilişkilerini de içeren bir tanıtım yapacağız.
“Hükümet’te kriz de yok, kavga da…”
Zeki Çeler Halkın Partisi’nin bu projeye karşı çıktığı ve hatta Hükümet’te krize neden olduğuna ilişkin iddiaları da yanıtladı…
“Herhangi bir kriz, herhangi bir kavga, münakaşa hiçbir şey olmadı, aksine olumlu bir şekilde özel sektörde yaşanan sıkıntıları hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak ben, hem Sayın Başbakan kendi gözlemlerini ve diğer tüm bakanlar da kendi gözlemlerini aktardı, geçen gün. Neden sendikalaşma gereklidir veya olduğunda ne gibi bir sıkıntı olabiliri konuştuk. İşverenler çok bastırıyor çünkü olmaması için, açık söyleyeyim.
Ben Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak bu projeyi yaparken sadece sendikalaşmayı öngörmedik. Sendikalaşmanın olmasını içine sindiremeyen, özellikle emek sömürüsü yapan kesimler, bu emek sömürüsünün devamı için bu maddeyi devama çıkararak bundan yararlanmak istiyorlar.
Ben de tam aksine, bu tek başına sendikalaşma değildir, bu yerel işgücünün artık ülke ekonomisine katılması anlamına gelen bir projedir. Bu desteğin tek bacağı para vermek, yatırımları yapmak veya sendikalaşmak değildir”.
“UBP zaten her zaman işverenin yanında oldu…”
İşverenlerin bir kısmının ‘tümünü temsil ettiklerini’ iddia ederek üzerlerine geldiklerini ifade eden Zeki Çeler, soru üzerine, ana muhalefet, UBP’nin ‘zaten her zaman işverenin yanında olduğunun, hiçbir zaman emekçinin yanında olmayan bir parti olduğunu altını da çizdi…
“Vatandaşa destek sağlayacak ve ekonomide ciddi bir kalkınma sağlayacak bu çalışmanın Hükümet’in de artı puan almasına sebep olacaktır ki ana Muhalefetin bundan endişe duyuyor…” diyen Bakan Çeler, bu konuda kafa karışmaya çalışanlar olsa da ‘dik duruşlarının ortada’ olduğuna vurgu yaptı.
“Biz bu ülkede yerel işgücünün artırılmasını istiyoruz. Yerel işgücünün özel sektörü tercih etmeme sebepleri de ortadadır” diyen Çeler, sosyo-kültürel açıdan, maaş ve iş güvencesi açısından endişelerin giderilmesi için çabaladıklarını belirtti.
“Emek sömürüsü yapmayan işverenin endişelenmesine gerek yok”
“Emek sömürüsü yapmıyor, çalışanlarına haklarını veriyor, gerçek maaşı üzerinden yatırımlarını yapıyorsa, sendikalı, toplu iş sözleşmeli olmak hiçbir işvereni sıkıntıya sokmaz” diyen Çeler, özelde çalışanın yanında duruşunu bir kez daha ortaya koydu.
Bakan Zeki Çeler’in yanı sıra bu süreçte kimlerin özelde çalışanın, iş gücüne katılmaya çekinen yerel iş gücünün yanında duracağını da hep birlikte göreceğiz…
BİR YORUM
Bu kez tedbiri elden bırakmadık…
Aralık ayı içerisinde yaşadığımız felaketin ardından her yağmurdan korkar olduk. 2 gündür bazı bölgelerde neredeyse aralıksız devam eden yağmur, yine akıllara o günleri getirdi, tedirgin etti.
Yalnız bu kez bir fark vardı…
Bireysel olarak bizler de, tüm birimleriyle devlet de daha hazırlıklıydı. Meteoroloji Dairesi günler öncesinden, sürekli yağmur beklentisini duyurdu, dere taşması, su baskını, anı sel, fırtına şeklinde rüzgâr, yıldırım gibi olaylara karşı tedbirli olunması uyarısında bulundu.
Polis, sık sık tüm yollarla ilgili bilgi verdi, tehlike arz edebilecek noktalarda kapatmaya gitti. Cep telefonlarına atılan mesajlarla bilgilendirdi.
Tüm bunların yanı sıra hep de ‘sahada’ görev yaptı.
Sıkıntılı noktalarda bekledi. Felaketin de yaşandığı yol olan Lefkoşa- Girne Anayolu üzerinde birçok noktada bekleyen polisi görmek, rahatlattı. İlgili birimler hep hazır bekledi. Ve tabi bizler de ikazlara uyduk, kendi adımıza tedbir aldık. Şu ana kadar da ne mutlu ki üzücü bir olay da yaşanmadı.
Kim bilir, belki de hepimiz 6 Aralık gecesi de bu kadar hazırlıklı ve tedbirli olsaydık, felaketin kıyısından dönebilirdik, daha az zararla atlatırdık.
Ama en azından son iki günde olanlar, yaşananlardan en azından ders aldığımızın da göstergesi oldu. Dilerim tedbiri elden hiç bırakmayız!..
BİR ALINTI: Maronitlerin evlerine dönmeleri eğer başarılırsa, Kıbrıs'ta 1964 yılından beri yılan hikayesine dönen göçmenlerin evlerine dönmeleri konusunda büyük bir adım atılmış olacak. (İbrahim AKKORLU)